Çarşamba, 20 Ocak 2010 13:13

Bu iddialar cevapsız bırakılamaz

Bu iddialar cevapsız bırakılamaz

HASAN CELAL GÜZEL
RADİKAL
21.01.2010 
08:35

Taraf Gazetesi’nin TSK aleyhindeki yayın politikasını ve genel tutumunu tasvip etmeyenlerdenim. Zira, TSK içindeki hukuk dışı ve antidemokratik eylemlerin kurumun tüzel kişiliğini zedelememesi için itina edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Lâkin, Taraf’ın dünkü manşetini okurken, ortaya çıkarılan darbe plânlarının, ne maksatla yayınlanırsa yayınlansın, Türkiye’ye ve Türk demokrasisine büyük hizmet olduğu kanaatine vardım.
Haberin ayrıntılarına bakıldığında dehşete kapılmamak mümkün değil. Bir ‘irtica’ eylemi başlatabilmek için Fatih Camii’nin içine ve Beyazıt Camii’nin şadırvanına bomba yerleştirilmesi, Jandarma Binbaşısı ve Yüzbaşısı yönetiminde kurulan ölüm timleri, kendi jetimizin düşürülmesinin plânlanması, cübbeli ve sarıklı grupların Hava Müzesi’ni basmalarının sağlanması ve daha nice insanlık dışı alçakça yapılan plânlar...
Üstelik bu ‘Balyoz’ isimli plânda, ne yazık ki 29’u general, 133’ü subay olmak üzere toplam 162 askerin adları yer alıyor...
***
Askere toz kondurmak istemeyenlerimiz, bu haberin uydurma olduğunu düşüneceklerdir. Onları çok iyi anlıyorum. Böylesine bir alçaklığı bir ordu mensubuna yakıştıramıyorlar. İnsanın bu kadarına inanası gelmiyor. Ancak, 27 Mayıs’tan bu yana yarım yüzyıldır sergilenen darbe rezaletlerini düşününce, hakikati ister istemez kabullenmek zorunda kalıyorsunuz.
Ben bu haberin doğru olduğuna inanıyorum...
28 Şubat Darbesi’nin illegal ‘Batı Çalışma Grubu’ cuntasını açıkladığımda, özellikle
Org. Çevik Bir imzasıyla yayınlanan ‘Batı Çalışma Konsepti’ adlı dokümanda cuntacıların içyüzü ortaya çıkmıştı. 28 Şubat’ın önde gelen yöneticileri arasında o zaman korgeneral olan Çetin Doğan da vardı.
28 Şubat ekibi, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonundan başlayarak tekrar harekete geçmiş ve 2003 ilkbaharından itibaren ‘Erenler Grubu’ adı altında darbe plânları hazırlamaya başlamışlardı. Ancak, zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün hukuka ve demokrasiye bağlılığı sâyesinde bu plânlar yürürlüğe konulamamıştı.
Ne yazık ki bu darbe plânları, illegal yapılanmalar, andıçlar ve fişlemeler günümüze kadar devam edip gelmiştir.
Bu son açıklamalarla şu gerçek açıkça ortaya çıkmıştır: Türkiye’de ‘irtica’ yoktur; hiçbir dönemde olmamıştır; bundan sonra da olmayacaktır. İrtica iddiaları darbe gerekçesi olarak kullanılmakta ve jakoben oligarşinin tahakkümünü devam ettirebilmek için vasıta yapılmaktadır.
Diğer taraftan, jakoben oligarşinin ve darbeci cuntaların gözünü kan bürüdüğü, binlerce vatandaşımızın ölümüne ve yaralanmasına, çocukların öldürülmesine, kendi uçağımızın düşürülmesine bile aldırmadıkları ortaya çıkmıştır.
***
Başbakan’ın ve Genelkurmay Başkanı’nın işi zordur. Bir yandan TSK’nın itibarını daha fazla zedelenmekten korurken, diğer taraftan bu gözü dönmüş, kana susamış darbecileri tasfiye etmek zorundadırlar. Yargı da bu konuda cesaretle suçluları cezalandırmak mecburiyetindedir.
Türk Demokrasisi, en zor sınavından geçmektedir. Bu iddialar cevapsız bırakılamaz. Sanki hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilemez.

Son Düzenlenme Perşembe, 21 Ocak 2010 13:14
Hasan Celal Güzel

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...