Cuma, 17 Aralık 2010 15:18

Du ziman (iki dil)

Du ziman (iki dil)

İkiye bölündü: Amigolar CHP kurultayını tartışıyorlar, aklı başında adamlar da "iki dil" meselesini. (Bugün kurultayda şaklabanlık edeceklerin bu konuda görüşleri nedir, bilen varsa söylesin.)
Diyarbakır ve dolaylarında, Ankara hükümetinin kararını beklemeden iki dil uygulamasına "fiilen" geçiliyormuş...
Ticareşanelerin tabelaları iki dilde olacak, bir kısım esnaf pazarda meyve ve sebzelerin etiketlerini hem Türkçe hem de Kürtçe yazmaya başladı bile... "Elma" ile "sev", domates ile "bacana sor", marul ile "xas", hıyar ile "xiyar" yanyana... (Demek ki Türk hıyarıyla Kürt hıyarı arasında önemli bir fark da yokmuş.) Bazı ilçe belediyeleri çöp bidonlarını bile iki dilli yaptılar: Sur Belediyesi, Şaredariya Sure...
Ben bu filmi daha önce gördüm.
Nerede mi? Helsinki'de.
Finlandiya'da iki resmi dil kullanılıyor, Fince ve İsveççe. Çünkü bu ülkede çok ciddi oranda bir İsveçli azınlık da yaşıyor.
Bütün sokak tabelaları iki dilde yazılmıştı, üstte Fince, altta İsveççe. Kendi gözümle gördüm.
Fakat hiçkimsenin Finlandiya'nın bölünmez bütünlüğünü tartıştığını duymadım.
Vallahi İspanya'da da gördüm.
Barselona'da iş tersine dönmüştü: Bütün isimler "esas olarak" Katalanca yazılıyor, "Kastilyaca" yani standart İspanyolca onun altında, ek olarak kullanılıyor. Çoğu zaman hiç yazılmıyor bile.
Fransa'da da gördüm: Brötanya ya da Korsika'ya ayak basmış değilim ama Fransa'nın güneybatısında, Bask bölgesinde, Bayonne'da olsun Hendaye'da olsun, Bask dili de kullanılıyor.
Geç İspanya'ya, Irun üzerinden San Sebastian'dan Bilbao'ya, Santander'e kadar git, durum aynı. Gözümle gördüm.
Git İngiltere'ye, geç Galler bölgesine, içisıra bol miktarda "gwyyddf" falan gibi laflar geçen Keltçe her yanda. (İskoçya'nın parası bile ayrıdır yahu!) Bazı ülkelerde de dil birdenbire, bıçakla kesilmiş gibi değişiveriyor: Belçika böyledir.
İsviçre'de, Cenevre'den çıkın, Lausanne'ı geçin, Zürih yönünde ilerleyin, Fransızca bir noktada bitiverir, hemen on metre sonra Almanca tabelalar başlar. Gözümle gördüm.
Ayrılıkçılar yok mu? Var. Ama azınlıktalar.
İngiltere ve İspanya'da, hatta Norveç'te bile cumhuriyetçiler, buna karşılık Fransa'da kralcılar da var ama onlar da azınlıktalar. (İsviçre'de ayrılmak isteyene herhalde deli derler.) Azınlıkların çoğunluğu (lafa bak) daha fazla özerklik istiyor ama "kopmak" da istemiyor.
Ki bu özerklik de çoğu AB ülkesinde sağlanmış.
Bizim Kürtler de aynı durumdalar!
Özgürlük istiyorlar, özerklik istiyorlar ama tam bağımsızlık isteyen küçük ve azgın bir kesim...
Aklın yolu da budur.
Çünkü "muasır medeniyet seviyesi" bu noktadadır efendiler.
Ay yoksa siz annenizin muasır medeniyet seviyesini mi istiyordunuz, otuzlu yılların İtalyan, Alman ya da Rus modellerini?
Peki ne olacak?
Hele 2012 yılını bekleyin, az kaldı.
Hele 2011 seçimlerini AKP gene kazansın (Ankara'da bugün toplanan gereksiz kurultayın sonucu seçim sonucunu etkilemez), hele yeni Anayasa yapılsın, hele halk tarafından kabul edilsin...
Marduk gelmeyecek ama demokrasi gelecek.

Son Düzenlenme Cumartesi, 18 Aralık 2010 15:18
Engin Ardıç

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...