Çarşamba, 23 Ocak 2013 12:07

Türkiye'de ordu da değişmelidir

Küre dünyanın kare dünyaya dönüştüğü bir dönemde, Türkiye'nin bütün kurum ve kuruluşları gibi, ordusu da değişmelidir. Türkiye'nin güçlü ve zayıf yanları yanında, Türkiye'yi bekleyen fırsatlar ve Türkiye'ye yönelen iç ve dış tehditler, büyük ölçüde değişmiştir. İç ve dış tehdit değişmelerine paralel olarak, Türk ordusunun yapısı, görev ve sorumlulukları da değişmelidir.

*

Her Avrupa ülkesinde, silahlı kuvvetler iç ve dış politikaların belirleyicisi değil, parlementolarda belirlenen iç ve dış politika stratejilerinin uygulayıcısıdır. Kare dünyada ülkelerin gücü, silahlı kuvvetlerinden kaynaklanmaz. Artık ülkelerin güvenliği, askeri güçlerine değil, ekonomik ve kültürel başarılarına dayanmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde, ekonomisi güçlü, ordusu güçsüz ülke yoktur.

*

Amerika, Rusya ve Türkiye kaynaklarının önemli bir kısmını silahlanmaya ayırarak, ülkelerin ekonomik güçlerini, büyük ölçüde zayıflattılar. Rusya'nın güçlü ordusu, Sovyetler Birliği'nin dağılmasını önleyemedi. Amerika'nın yüzen orduları, Vietnam, Irak ve Afganistan'da, bekledikleri sonuçların alınmasına yetmedi. Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük ordusuna sahip olması, Kürt sorununu çözemedi.

*

Japonya'nın dünyanın üçüncü, Almanya'nın dördüncü büyük ekonomilerine sahip olmalarında, silahlanmaya ayırdıkları kaynakların sınırlı olmasının büyük payı vardır. Onlar kaynaklarını ordularını büyütecek yatırımlardan daha çok üretim güçlerine yeni boyutlar kazandıracak yatırımlarda değerlendirdiler. İki büyük ülke, savaşı cephelerden pazarlara taşıyacak, ekonomide köklü dönüşümlerin öncüleri oldular.

*

Yirmibirinci yüzyıl politikaları, savaşları, silahları ve cepheleri değiştirdi. Savaşlar nasıl değiştilerse, ordular da aynı şekilde değişeceklerdir. Her şeyin değiştiği kare dünyada, orduların küre dünyanın orduları olarak kalmaları mümkün değildir. Bugün her asker bir bilgisayar uzmanı olmak zorundadır. En küçüğünden, en büyüğüne kadar, bütün silahlar bilgisayarla donatılmışlardır. Mühendislik eğitimi almayan askerler, günün silahlarından yararlanamazlar.

*

Geleneksel politikalar ve bilinen stratejiler geçerliliklerini, büyük ölçüde yitirdiler. Clausewitz'in vurguladığı gibi: Savaş, politikanın silahla cephede devamı olmaktan çıktı. Politik savaşın pazarda kaliteyle devamı olmaya dönüştü. Savaşların bilimsel ve teknolojik gelişmelerin, lokomotifi olma özellikleri bütünüyle yok oldu.

*

'Savaş herşeyin babasıdır diyen Heraklit'lerin yerlerini, 'Barış herşeyin anasıdır' diyen gönüllü toplum kuruluşları aldı.

*

Türkiye'de ordu değişim rüzgarlarına karşı direnmeyi bırakmalı, kendisini yeniden yapılandırmalıdır.

*

Değişmeyen kuruluşlar, ayakta kalamazlar.

Nazif Gürdoğan

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...