Değişen bir başka husus daha var ki o da, küresel
Suriye’de yaşananlar ile ilgili bugüne dek pek çok söz söylenip bir o kadar da yazı kaleme alındı. Afrika’nın kuzeyinden esmeye başlayan “Bahar Rüzgârları” yönünü Ortadoğu’ya çevirdiğinde bu rüzgârın Suriye’de bir fırtınaya dönüşerek takılıp kalacağı, Mübarek ve Kaddafi’nin akıbetlerine şahit olanlar için tahmini zor bir bilmeceydi.
Hayatını kaybeden binlerce masum ile evini ve yurdunu terk etmek zorunda kalan yüzbinlerce insan…
Babadan oğula geçen iktidarlarda sadece yönetim el değiştirmiyor olmalı ki, baba ve oğul arasındaki fizyolojik, genetik ve psikolojik bağın bir neticesi olarak yaşananlar birbirini aratmıyor.
Nasıl mı?
Yer: Suriye
Devlet Başkanı: Hafız Esed (Baba)
İktidar Süresi: 29 yıl
Eğitim: Pilot Subay
Tarihe adını Hama katliamı ile yazdırdı
Yer: Suriye
Devlet Başkanı: Beşşar Esed (Oğul)
İktidar Süresi: 13 yıl ve devam ediyor
Eğitim: Tıp Doktoru ve Avrupa’da eğitim
Tarihe adını Suriye katliamı ile yazdırıyor
Yer: ABD
Devlet Başkanı: George H.W. Bush (Baba)
Eğitim: Yale Üniversitesi Tarih
İktidar Süresi: 4 yıl. Başkan Yardımcılığı ile birlikte 12 yıl
Tarihe adını 1. Körfez Savaşında milyonlarca insanın katliamı ile yazdırdı
Yer: ABD
Devlet Başkanı: George W. Bush (Oğul)
Eğitim: Yale Üniversitesi
İktidar Süresi: 8 yıl
Tarihe adını 2. Körfez Savaşında milyonlarca insanın katliamı ile yazdırdı
Görülen o ki, ne eğitim seviyesi ne de iktidarı olunan gücün büyüklüğü babalar ve oğullar arasındaki bu güçlü genetik bağın yönetim şeklini değiştirmede bir etkisi bulunmuyor. Değişen sadece gücün büyüklüğüne göre günahlarına girilen masumların sayısı…
Değişen bir başka husus daha var ki o da, küresel güçler iktidarlarını koruma adına başka ülkelerdeki masumlara silahlarını doğrulturken, zayıf iktidarlar ise bu silahları kendi halklarına doğrultarak iktidarda kalmaya çalışmaktadırlar.
Beşşar Esed iktidara geldiğinde birçok kimse onun Avrupa’da yetiştiğini ve yönetiminde daha çok özgürlük ve demokrasiyi getireceğini düşünüyordu. Ancak tarih yine yanıltmadı ve gösterdi ki gücün baş döndüren çekiciliği iktidarda kalma hırsı ile kişide ne eğitimden bir eser ne de insanlığa dair bir hayat emaresi bıraktırıyor.
Beşşar Esed, akıbetini pekiyi görmemiş olacak ki, köşeye sıkıştırılmış bir kedi misali pençelerini sağa sola savurmakta. Türkiye’yi öfkeli bir tavır ile hareket etmeye zorlayarak hem Arap milliyetçiliğini körüklemek hem de Uluslararası camiada kendine daha fazla destekçi bularak bir ümit iktidarda kalmaya çalışmaktadır.
Esed’in sınırlarımıza düşürdüğü toplar, akabinde düşürdüğü bir Türk jeti ve son olarak ta Reyhanlı’daki terör hadisesi, bu tahrikkârlığın açık birer göstergesidir.
Türkiye, dün olduğu gibi bugünde itidalini koruyarak netice alıcı hamlelerini doğru zaman ve yerde yapacaktır.
Bugün, çözüm süreci gibi hassas bir dönemden geçildiği bir zamanda siyasetçisinden medyasına kadar toplumu yönlendirme unsurlarına sahip olanlar tahriklere karşı itidal çağrılarını yinelemeli ve kargaşa ortamlarının oluşmasının önüne geçilmelidir.
Reyhanlı’da hayatını kaybeden 51 masum vatandaşımıza Allah’tan (c.c) rahmet yakınlarına da Sabr-ı Cemil niyaz ederim.
