Salı, 30 Temmuz 2013 10:46

FÂCİANIN İKİNCİ PERDESİNE HAZIR MIYIZ?

Sayın halkımıza:

Gezi fırtınası dindi mi? Şimdilik dinmişe benziyor ama önümüzdeki ekimde tekrar daha şiddetli olarak başlayacağına, başlatılacağına dair söylentiler, kuvvetli şüpheler, karineler, emareler var.

Gezi hadiselerinin iç yüzü, derin sebepleri, perde arkası nedir?

Ağaçlar kesilmesin, parka eski topçu kışlası yeniden kondurulmasın mı?..

Bunlara inanan zekâ özürlüdür. Asıl sebepler şunlardır:

1- Ülkemizde bir milyondan fazla Kripto Ermeni bulunmaktadır. Tek kimlikli Ermeni vatandaşımıza hiçbir şey söylemem. Kripto Ermenilerin bir kısmı (hepsi değil) militanca, yıkıcı hareket ediyor. Türkiye’nin parçalanmasını doğu ve güneydoğu Anadolu’da, bugünkü Ermenistan’ın dört beş misli toprağımıza Ermeni nüfusu getirilmesini istiyor.

2- Ülkemizde bir milyondan fazla kripto Yahudi vardır. Bunlar sadece Sabataycılar değildir. Bunların bir kısmı da yıkıcıdır.

3- Militan ve fanatik Haçlılar, Evangelistler Türkiye’yi yeniden bir Hıristiyan ülkesi ve yurdu haline getirmek istiyorlar. İçten, dıştan yıkıcılık yapıyorlar.

4- Faiz lobisi, buna Büyük Finans da diyebiliriz, yakın tarihimizde yüksek ve müzmin enflasyonla, bin türlü dalavere ve spekülâsyonla yüz milyarlarca dolar vurmuşlardır. Onlar bir trilyon dolar vursalar bile doymazlar. Yeni vurgunlar için kirli ve yıkıcı tertipler peşindedirler.

5- Serbest seçimlerle iktidar olamayan bir parti, Gezi anarşisinden medet ummaktadır.

Maalesef Gezi isyanının ikinci perdesi sahneye konulacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bir soru: Yıkıcı hadiseler yine Gezi parkında mı olacaktır? Kesin bir şey söyleyemem. Gezide olacakmış gibi gösterip, hiç ummadık bir yerden vurabilirler.

İkinci perde çok daha yıkıcı olacaktır. Memleket genelinde anarşi ve kaos kasırgaları estireceklerdir.

Üniversitelerin açılmasını bekliyorlar.

ABD’nin, AB’nin, İsrail’in Gezi hadiselerine nasıl baktığını gördük. İsrail’de, Ankara iktidarının düşmesi için dualar bile edildi.

Gezi olaylarının birinci perdesi içten ve dıştan organize idi. İkinci perde yüz kat daha tertipli ve planlı olacaktır.

Gezi hadiseleri bitmiştir diyerek yan gelip yatanlar, gerekli etkili tedbirleri almayanlar dehşetli sürprizlerle karşılaşacaktır.

Gezi hadiseleri egemen azınlıkların işidir, onların ekmeğine yağ sürmüştür.

Bu hadiseler Türkiye’yi, halk ülke devlet olarak sarsmış, hançerlemiş, zarara uğratmıştır.

Gezinin birinci perdesinde büyük maddî zarar oldu, ikinci perdedeki zarar daha büyük ve korkunç olacaktır.

Ermenistan’ın büyümesi için Türkiye’nin çökmesi gerekir.

Doğu Karadeniz sahilimizde Pontus-Rum bölgesi kurulması için, Türkiye çökmelidir.

Faiz lobisinin veya çetesinin yüz milyarlarca dolarlık ganimetlere avantalara ihtiyacı vardır. Bu da durup dururken olmaz. Berrak bir havada böyle voliler vurulmaz. Dehşetli toz duman olacak ki malı götürsünler.

Halkımıza hitap ediyorum:

Gezi anarşisinin ikinci perdesi on milyonlarca Türkiyeliyi feci şekilde maddî manevî zarara uğratacaktır.

İktisat ve ticaret çökerse Türkiye Yunanistan’dan beter olacaktır.

Can, mal, ırz, namus güvenliği kalmayacaktır.

Çoğunluğun din hürriyeti, eskiden olduğu gibi yeniden kısıtlanacaktır.

Dinî okullara, Kur’an kurslarına, camilere baskı yapılacaktır.

Yakın tarihimizde görüldüğü gibi din aleyhinde terör fırtınaları estirilecektir.

Sandıktan çıkmış iktidar sokak nümayişleriyle devrilirse adaletsiz tutuklamalar olacaktır.

Eski İstiklâl Mahkemeleri gibi mahkemeler kurabilirler mi?

Ülkemizde kaos, anarşi, çöküntü oluşturmak için bütün ahlak, adalet ve vicdan dışı yollara başvuracaklardır.

Gezi hadiselerinin patlak vermesinde siyasî iktidarın hiç kabahati ve kusuru yok mudur? Yoktur diyenleri muhatap bile kabul etmem.

Bu konuda en büyük hata: Biz sandıktan çıktık, halk bizi destekliyor, bize kimse bir şey yapamaz… Bir iktidar böyle düşünüyorsa intihar etmiş sayılır.

Adnan Menderes iktidarı da sandıktan çıkmıştı. Halk Adnan Menderes’i de çok seviyordu. Sonra ne oldu?

Halka güvenmek ölümcül bir hatâdır.

Hakk’a güvenmek gerekir. Sadece güvenmekle de iş bitmez, Hakk’ın rızasını kazanmak gerekir.

Hakk’a güveniyorsun ama Hakk’ın rızasını kazanacak durumda değilsin… Yine tehlikedesin…

Hakk’ın rızası nasıl kazanılır?

Birincisi: Âdil olacaksın, adaletle hükmedeceksin, haksızlık yapmayacaksın.

İkincisi: Emanetleri ehil olanlara vereceksin, ehliyeti olmayanlara vermeyeceksin.

Üçüncüsü: Devlet ve belediye bütçelerinin harcanmasında en ufak israf ve usulsüzlük olmayacak.

Dördüncüsü: Millî kimliği ve kültürü koruyacaksın. Bu koruma için neler gerekiyorsa onları yapacaksın.

Beşincisi: Aileyi koruyacaksın, zinayı suç olarak kabul edeceksin.

Altıncısı: İç barışı ve sosyal mutabakatı hâkim kılacaksın.

Siyasî bir iktidar, benim hiçbir hatam kusurum aksaklığım yok, bütün kabahat muhaliflerdedir diyorsa onun geleceği karanlıktır.

Medenî toplumlar yaklaşan tayfunlara karşı tedbir alır.

Önümüzdeki sonbaharda ikinci gezi tayfunu üzerimizden geçecek… Sadece devlet, siyasî iktidar, emniyet değil bütün halk tedbir almalı, tedbirli olmalıdır.

Neler yapabiliriz?

(1) Uyanık olmak.

(2) Şüphe uyandırıcı halleri devlete haber vermek.

(3) Yıkıcı hareketlere karşı canını, malını, evini, dükkânını, çoluk çocuğunu (yasal yollar içinde) savunmaya ve korumaya hazır olmak.

(4) Gerektiğinde meşru devlet güçlerine yardım etmek.

(5) Her hal ü kârda yıkıcılar gibi tahribat ve kanunsuz işler yapmamak.

Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturan Sünnî Müslümanlar fırtınalar geçtikten sonra yan gelip yatarlar, yeni bir fırtınaya karşı tedbir almazlar.

Son bir asırlık tarihimiz facialarla doludur.

Düzmece 31 Mart vakasıyla Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesi.

Siyasete karışan ordunun Balkan Harbi’ni yitirmesi, Rumeli’nin elimizden gitmesi.

İttihatçıların devleti birinci dünya savaşına sokması ve büyük yenilgi.

Sultan Vahdettin’e edilen büyük hıyanetler…

1924’te son halifenin yurttan kovulması.

Tek parti zulümleri… İdamlar… Katliamlar… Sürgünler…

27 Mayıs 1960 darbesi faciası ve hıyaneti.

12 Mart 1971 darbesi ve faciası.

12 Eylül 1980 darbesi ve faciası.

28 Şubat rezilliği.

Millet uyanık, tedbirli, birleşmiş olmamasının cezasını çekti.

Eski gafletleri, ihmalleri, tedbirsizlikleri, tefrikayı sürdürürsek önümüzdeki sonbaharda acı sürprizlerle karşı karşıya kalabiliriz.

Acaba bu yazımın bir faydası olur mu?

Mehmet Şevket Eygi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...