Salı, 22 Mart 2016 10:15

Çuvaldızı hükümete, iğneyi sivil topluma batıralım

Çuvaldızı ve iğneyi hazırlayalım. Hem kendimizi, hem başkasını eleştireceğiz. İğneyi kendimize batırırken bağırmak yok.

Artık sözün bittiği yere geldik. Retorik, Ankara ve Taksim saldırılarıyla birlikte öldü. Şimdi eylem zamanı, hareket zamanı, somut adımlar atma zamanı.

Bunları söyleyince herkesin gözü devlete, hükümete, bakanlara çevriliyor. Haklılar. Elbette güvenliğimizi ve canımızı korumak onların görevi. Bunu yapamıyorsa hesap sorulmalı, eleştirilmeli, istifa mekanizması çalıştırılmalı. Buraya kadar her şey yolunda mı? Çuvaldızı batırın hükümete, bakanlara.

Terörle mücadelede sivil toplum nerede?

Peki terörle mücadelede sivil toplum kuruluşlarının (STK) hiç görevi yok mu? Onlar da aslında kamu yararına faaliyet gösteren, devlete bu yüzden vergi vermeyen, hatta bir kısmı Anayasa'da, kanunda yeri olan, bakanlar kurulu kararıyla kamu yararına vakıf ve denek statüsü alan kurumlar değil mi?

Sivil toplumun demokrasideki yerini sürekli hatırlatıyorlar bize. Mesela yeni anayasa yapılacak, bir kanuni düzenleme olacak, köprü yapılacak, park yapılacak bir bakıyorsunuz, 'milleti temsil eden sivil topluma danışmadan bunları yapmak demokrasiye sığmaz' diye başlıyorlar eleştiriye.

Peki, ülkenin her yanında terör can alıyor, şehir yakıyor, ilçe işgal ediyor, insanlarımızı mülteci konumuna sokuyor sivil toplum örgütlerimiz nerede?

Güçlü bir sosyal kampanya yapıp, Sur'dan, Cizre'den, Silopi'den PKK yüzünden göç eden insanlarla dayanışma sergilenemedi. Onların paraya, pula ihtiyacı yok ama sevgiye, dayanışmaya, dostluğa ihtiyacı var. Terörle mücadele eden, can veren güvelik kuvvetlerimize moral kampanyaları olmadı maalesef.

Taksim saldırısından sonra, sosyal medyada binlerce insan, 'birlik için miting yapalım' diye çağrı yaptı. Bir kaç büyük sivil örgütü bizzat aradım. 'Teröre karşı bir miting yapın sivil örgütler olarak, biz de gönüllü basın ekibi olalım' dedim. Baktım kulağı Ankara'da, başka yerde.

Avrupa'da tek bir gösteri yapılamadı

Londra'da, Brüksel'de PKK bayrakları, Ankara'yı kana bulayan teröristin posterleriyle eylem yaptılar. Sürekli Avrupa'yı eleştiriyoruz, terörü destekliyor diye. Buna karşın Avrupa'da tek bir demokratik protesto yapamadı sivil örgütler. 5 milyon Türkün yaşadığı Avrupa'da, AK Parti organize etmeden, bir salon gösterisi, bir protesto yürüyüşü, bir sivil dayanışma eylemi yapılamıyor.

Hadi diyelim büyük eylem yapılamıyor. Avrupa'da temsilcilikleri olan önemli sivil toplum kuruluşları var. Bunlar, bir basın toplantısı, bir basın ziyareti, bir siyasetçi ziyareti de mi yapamıyor? Hiç ses çıkarmamak ne demektir, gerçekten anlamıyorum?

Medya dernekleri bir karar alamadı

Her eylemden sonra bir tartışma yaşanır, 'parçalanmış ceset gösterilmesin, halkı korkuya düşürecek görüntü yayınlanmasın' diye. Medyanın hiçbiri buna uymaz, sonunda RTÜK yasak getirir. Sonra da başlarlar sansür tartışmasına, haber alma hakkı vızıltısına.

Kaç tane medya derneği var biliyor musunuz? Ben bilmiyorum. Ancak en az on tane sayabilirim. Hepsi STK. Bunlar, bir gün olsun bir araya gelip, 'Amerikalılar yaptı, İngilizler yaptı, Fransızlar yaptı, biz de yapalım. Medya olarak teröre karşı ortak bir tavır alalım, o görüntüleri kendi irademizle yayınlamayalım' diye konuşmamışlardır. Hadi diyelim farklı fikirdeler, farklı dünyanın insanları bunlar. Bir kısmı terörle aynı kulvarda. O zaman hükümeti destekleyen medya bir araya gelip, ortak karar aslın, herkese örnek olsun. Yok, bunu da yapan yok.

Şimdi iğnenin sırası. Bu ülkenin sivil toplum kuruluşları ve medyası büyük bir çöküntü içinde. Ya hükümetin düşmanı olup, teröre ve her türlü kötülüğe destek veriyor ya da kayıtsız şartsız hükümete adıyor kendini. Her ikisi de sivil toplum kuruluşu felsefesine terstir ve gelecek açısında çok tehlikelidir.

Terörle yol arkadaşlığı yapan STK'ya diyecek sözümüz yok, onlarla artık yargı uğraşmalı.

Ensar Vakfı'nın büyük hatası

Ancak bu taraftaki sivil toplum örgütlerinin durumu içler açısı. İrade, inisiyatif kullanma ve kendinden harekete geçme sorunları artık ciddi boyutlara ulaştı. Buna en önemli örnek Ensar Vakfı'nın başına gelen olaydır. Bir sapık, bir süre vakıfta çalışmış diye, koca vakfı suçsuz yere tam iki gün boyunca sosyal medyada gazetelerde, internet sitelerinde, boy boy haber yapıp, linç ettiler. Ensar Vakfı bir cümle, 'bizim bu sapıkla ilişkimiz yok' diyemedi ve iki gün boyunca o vakıfla birlikte tüm muhafazakar vakıflar zan altında kaldı, sapıklıkla suçlandı.

Ancak iki gün sonra açıklama yapabildiler. Eminim bu açıklamayı yapmak için birilerinden talimat beklediler. İşte buna irade kullanamamak, inisiyatif alamamak ve kendiliğinden harekete geçememek denir. Kusura bakmasınlar, iki gün sonra gazetelere röportaj vermek, o sapık algı operasyonunun zararını hafifletmez. Bu arada Ahmet Hakan bile Ensar Vakfı'ndan daha hızlı ve daha kararlı bir şekilde vakfa sahip çıktı ve bundan dolayı linç edildi.

Sivil toplum önce iğneyi kendisine batırsın

İğneyi kendimize batıralım. Sivil toplum örgütlerinin içi boşaldı ve insan temelli çalışmalardan uzaklaştılar. Arık ortalık tabela derneklerden ve vakıflardan geçilmez oldu. Belediyeler, Kültür Bakanlığı, Tanıtma Fonu, THY ve diğer devlet kurumlarına her düşünceden, her kesimden binlerce vakıf ve dernek proje teklif ediyor. Tamam, devlet bunlara destek versin ama onlar da ihtiyaç olduğunda ülkenin yararına çalışsın.

Terörle mücadele, toplumsal sorunlarla mücadele tek başına Cumhurbaşkanının, hükümetin, güvenlik kuvvetlerinin görevi değildir.Hepimizin sorumluluğu var, hepimizin görevi var, en başta da sivil toplum kuruluşlarının.

Şuna eminim: Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Başbakan Davutoğlu da iradesi güçlü, ülke meselelerinde inisiyatif kullanan, kendiliğinden harekete geçen sivil toplum kuruluşlarının olmasını ister.

İğneyi kendimize batıralım önce, sonra çuvaldızı istediğiniz kişiye saplayın.

Kemal  ÖZTÜRK

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...