Cumartesi, 06 Aralık 2008 05:11

Yaş kararları, tamamen yargı denetimi dışında mı?

Yaş kararları,Tamamen yargı denetimi dışında mı?

Bilindiği üzere, Anayasa'nın 125. maddesi ilk fıkrasıyla "idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır" hükmünü getirmektedir.

Ancak arkasından, üçüncü fıkrada "Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler" ile "Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) kararları" yargı denetimi dışında bırakılmıştır. Yargının denetimi dışında bırakılan işlemler bunlardan ibaret de değildir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Ku­rulu kararları (Anayasa'nın 159/4. maddesi), memurların uyarma ve kınama cezasıyla sonuçlanan disiplin işlemleri (Anayasa'nın 129/3. maddesi) için de yargı yolu kapatılmıştır. Olağanüstü hal ve sıkıyönetim ile savaş dönemlerinin kanun hükmünde kararnameleri de yargı denetimi dışında bırakılmıştır (Anayasa'nın 148/1. maddesi). Güncel olması münasebetiyle, yargı denetimi dışında kalan Yüksek Askeri Şûra kararlarını ele almak istiyoruz. Pek çok konu gibi, YAŞ kararları da doğru hukuki zeminlerde tartışılmamıştır; çoğu kişinin zannettiği gibi, bu kararların yargı denetimi dışında olduğu kanaati sağlam ve tartışmasız bir hukuki temele de sahip değildir. Kısaca izah edelim.

YAŞ kararları 1982 Anayasası'ndan önce yargı denetimine tabi idi. Nitekim, 1980'den önce, emekli edilen bir generalin açmış olduğu davayı kazanması ve emeklilik kararını iptal ettirmesi üzerine, üst kadrolarda ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Özellikle bu olay dikkate alınarak, 1982 Anayasası'nda YAŞ kararlarına karşı yargı yolu kapatılmış, terfi ve emeklilik sisteminde sorunlar yaşanmasının önüne geçilmek istenmiştir. Buraya kadar hukuken bir sorun gözükmemektedir. Çünkü YAŞ'ın bu tür (general terfi ve emekliliklerine dair) kararları, bir nevi hükümet tasarrufu olarak düşünülebilecek kararlardır; yargı denetimine tabi tutulsalar da, yargı organlarının yerindelik denetimi yapamayacağı kararlardır.

Asıl hukuki sorun ayrıntıya baktığımızda kendini göstermektedir. 1982 Anayasası'nın yürürlüğe girmesinden yaklaşık dokuz ay sonra, Temmuz 1983'te, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 50. ve 94. maddelerinde değişiklik yapılarak, YAŞ'ın görev alanı genişletilmiştir. Adı geçen kanunun 50. maddesi "Çeşitli Nedenlerle Silahlı Kuvvetler'den Ayrılacak Subaylar Hakkında Yapılacak İşlem" başlığını taşımaktadır. Maddede (a), (b), (c) ve (d) bendlerinde farklı sebeplerle Silahlı Kuvvetler'den ayrılacak subaylarla ilgili işlemler düzenlenmektedir. Maddenin son fıkrası ise, maddede sayılan hususlarla ilgili yapılacak işlemlerin prosedürünü "Subay Sicil Yönetmeliği"ne atıf yaparak düzenlemektedir. Son cümle ise şudur: "Bu gibi subaylardan durumlarının Yüksek Askeri Şûra tarafından incelenmesi Genelkurmay Başkanlığı'nca gerekli görülenle­ri Silahlı Kuvvetler'den ayırma işlemi, Yüksek Askeri Şûra kararı ile yapılır." Aynı cümle, astsubaylarla ilgili olarak 94. maddede de bulunmaktadır.

Dikkat edilirse, disiplin işlemlerini düzenleyen bu iki maddede, disiplin işlemlerinde olağan prosedürün dışında bir yol izlenmesi, bazı disiplin dosyalarının YAŞ gündemine getirilmesi, gerek görüldüğü takdirde Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ayırma işleminin şûra kararıyla yapılması öngörül­mektedir. Bu düzenleme, 50. maddeye 29.7.1983 tarihli ve 2870 sayılı kanunun 4. maddesiyle, 94. maddeye de aynı kanunun 7. maddesiyle eklenmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ayrılması gereken kişiler arasında neden ayrım yapılmak istenmiş olabilir? Bu soruya çeşitli cevaplar verilebilir. Ancak, düzenlemenin, 1982 Anayasası'nın YAŞ kararlarını yargı denetimi dışına çıkartmasından sonra yapıldığı dikkate alınırsa, bazı disiplin dosyalarının şûraya havale edilerek yargı denetimi dışında tutulmasının istendiğini düşünmek yanlış olmayacaktır. Çünkü, şûra kararıyla ihraç edilen subay ve astsubaylarla, normal disiplin prosedürüyle ihraç edilenlerin durumları arasında tek fark yargı denetimine gidebilme noktasında bulunmaktadır.

Bu izahat çerçevesinde, YAŞ'ın subay ve astsubaylar hakkında vermiş olduğu kararları iki grupta değerlendirmek gerekmektedir. İlk gruptaki kararlar, şûranın generalliğe veya generallikteki terfi ve emeklilik kararlarıdır. İkinci gruptaki kararlar ise 29.7.1983 tarihli ve 2870 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra uygulanmaya başlayan, her rütbedeki subay ve astsubayların, aslında 926 sayılı kanunun 50. ve 94. madde­lerine göre normal disiplin prosedürüne tabi dosyaları hakkında verilen kararlardır. İlk gruptaki kararlar, 1982 Anayasası'nın öngördüğü, yukarıda sözünü ettiğimiz, nihayetinde bir hükümet tasarrufu olarak değerlendirilebilecek, yargı yolu açık olsa bile "yerindelik denetimi" yapılamayacağı için, hukuki sorunla karşılaşılmayacak türden kararlardır. Anayasa koyucu, açık olarak, bu türden şûra kararlarına karşı yargı yolunu kapatmıştır.

İkinci gruptaki kararlara gelince... 926 sayılı kanunun 50. ve 94. maddelerinde yapılan düzenleme, 1982 Anayasası'nın yürürlüğünden sonradır. Bu bakımdan, Anayasa koyucu tarafından, bu sonraki tarihli düzenlemelerin de yargı denetimi dışında bırakılmasının istendiği söylenemez. Sadece yasakoyucu, bazı işlemleri Anayasa'daki yargı yolunu kapatan hükmün koruması altına sokmak istemiştir; yargı denetimi yasağının içeriği bir kanun hükmüyle genişletilmiştir. Bu bakımdan, yasakoyucunun "Anayasa'ya karşı hile (dolan)"sinden söz edebiliriz. Teknik hukuk bakımından, yani kanuna göre, Anayasa'daki yargı yolu yasaklamasının her iki gruptaki kararları kapsadığı düşünülebilir. Ancak, hukukun üstünlüğü anlayışı çerçevesinde, ikinci gruptaki kararların Anayasa'daki yargı yolu yasağına giremeyeceğini düşünmek gerekir.

Yüksek Askeri Şûra kararlarıyla ilgili yapmış olduğumuz ayrımın önem kazandığı nokta, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi çerçevesinde önü­müze çıkmaktadır. Belirttiğimiz üzere, bu maddeye göre yargıya başvurma hakkı temel haklardandır, hiçbir şekilde kısıtlanamaz. Anayasa'nın 125/3. maddesi ise YAŞ kararlarına karşı yargı yolunu kapatmaktadır. Şu halde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi ile Anayasa'nın 125/3. maddesi çelişmektedir. Anayasa'nın 90. maddesine göre, "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz." Mayıs 2004'te eklenen hüküm ise daha da açıktır: "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." YAŞ kararlarının yargı denetimi dışında tutulmasına dair hüküm ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi hükmü çelişmektedir. Anayasa'nın 90. maddesi ise bu çelişkiyi çözmektedir: Anayasa'da yer alan şûra kararlarına karşı yargı yolunu kapayan hüküm anayasa koyucunun iradesi dikkate alınıp dar yorumlanarak, şûranın bir "disiplin işlemi" mahiyetinde olan ihraç kararlarına karşı yargı yolunu açık tutmak gerekmektedir.

Aralık 2002'den itibaren başbakan ve Milli Savunma bakanının, YAŞ kararlarına muhalif kalıp "şerh" koymalarının hukuken tamamen haklı ve izah ettiğimiz gibi çok güçlü bir gerekçesi vardır. Disiplin işlemi mahiyetindeki dosyaların nor­mal disiplin prosedürüne tabi olarak diğer dosyalarla birlikte işlem görmeleri gerektiği, bunun Anayasa'daki yargı yolu yasağının maksadına uygun ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin gereği olduğu, YAŞ kararıyla disiplin cezası verilmesinin Anayasa'ya karşı bir "hile" olarak değerlendirildiği" şeklindeki itiraz hukuki bir itirazdır.

Tekrar ifade edecek olursak, YAŞ kararlarına karşı yargı yolu, general terfileriyle ilgili kararların yargı tarafından iptalini önlemek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst komuta kadrosunda istikrar ve disiplin sağlamak maksadıyla kapatılmıştır. 1982 Anayasası'ndan önce böyle bir hüküm yoktur. Anayasa'nın yürürlüğe girmesinden sekiz ay kadar sonra, Danışma Meclisi'nce 926 sayılı kanunun disiplin işlemleriyle ilgili 50. ve 94. maddelerine bir cümle eklenerek, bazı disiplin dosyalarının YAŞ tarafından karara bağlanmasını öngörmenin, bazı disiplin dosyalarının yargı denetimi dışında bırakılmasından başka amacı olamaz. Bu düzenleme ile anayasa koyucunun iradesine aykırı davranıldığı gibi, Anayasa'nın 90. maddesinin son haline göre, karar mercii YAŞ da olsa yapılan işlemin, bir disiplin işlemi olma özelliği sebe­biyle yargı denetimi dışında tutulması hukuk mantığına uygun değildir.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

DOÇ. DR. MUSTAFA ŞENTOP

05 Aralık 2008, Cuma Zaman online

 

Son Düzenlenme Cuma, 04 Aralık 2009 13:42
Prof.Dr. Mustafa Şentop

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

3 yorum

  • Yorum Linki suçsuz Pazartesi, 25 Mayıs 2009 08:29 yazan suçsuz

    Adalete dair gökkubbe altında söylenmeyen kalmamıştır; Ancak söylenenleri duyanların,anlayanların sayısı ne kadar ise adalet o kadar tecelli eder.

    Raporla
  • Yorum Linki oska Cuma, 17 Nisan 2009 09:36 yazan oska

    Elbette normal disiplin suçu ile terfi edememe rahatsızlığı sonucu yargı yoluyla emekliliğe zorlanan generallerin durumları aynı değil.Disiplin suçu yoluyla;(gerçekte dindarlıklarından) YAŞ kararlarıyla re'sen emekliye sevk edilenlerin mutlaka yargılanma haklarının iadesi gerekir.Askerlik hayatı boyunca en ufak bir disiplin cezası dahi almamış vatansever ve elbette dindar olan, nice masum ordudan ihraç edilmiştir.Allah(C.C) mazlumun ahını duyar ve elbette o zalimlerden çıkarır aheste,aheste...

    Raporla
  • Yorum Linki mehmet ERDİL Perşembe, 19 Şubat 2009 12:46 yazan mehmet ERDİL

    bu işin hukuki olmadığı gibi vijdanide olmamasına rağmen bazı siyasiler ve köşe yazarlarının yazı ve beyanatlarında ikidebir söyledikleri, adeta insanı kahreden o,"efendim öyle kolay kolay atmıyorlar bir dosya enaz kırk makam tarafından titizlikle inceleniyor.bir başkası altmış makam demişti"Allah aşkına şu makamları ve titizlikle araştırma yöntemlerini bu sözlerin sahiplerinden öğrenmeniz mümkünmü?lütfen.Saygılarımla

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...