Salı, 09 Aralık 2008 15:02

AB yolunda askerlerin ideolojik eğitimi

AB yolunda askerlerin ideolojik eğitimi

Taraf - Istanbul - 06.12.2008  YEŞİM OCAKLI

AB ülkelerinde ordu, güvenlik konularında eğitilmiş, sivil otoritenin emrinde, demokrasi, bireysel özgürlükler ve sivil toplumun erdemini anlamış yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu orduların varlık sebebi, Türkiye’dekinin tam tersine bir ideolojiyi korumak değil, ülkenin sınırlarını dış saldırılara karşı korumaktır. 


Avrupa Birliği’yle (AB) tam üyelik müzakereleri yürüten bir ülke konumunda olan Türkiye’de devletin iki temel sorunu vardır. Birincisi devletin bizzat işleyiş mekanizmasından kaynaklanan bürokrasi hastalığıdır. İkincisi ise devletin bir ideolojiye sahip olmasıdır. Devletin bürokrasi hastalığı ve resmî bir ideolojiye sahip olması birbirinden bağımsız değil, birbirini tamamlayan, besleyen ve var kılan sorunlardır.

Devletin bürokratik elitleri, hiçbir şekilde kendileri ve resmî ideoloji arasına sınırlı bir mesafe koymaya gerek görmemektedirler. Üniversitelerin açılış törenlerinde, yargı yılının başlaması nedeniyle yapılan toplantılarda yapılan konuşmalarda devlet bürokrasisi ve devlet ideolojisi arasındaki özdeşliği, bürokratik kurumların kendilerini devlet ideolojisinin koruyucusu olarak nasıl konumlandırdığını görme imkânımız oluyor.

Her yılın ağustos ayında askerî bürokrasinin üst yönetimi değişmektedir. Askerî bürokrasinin üst yönetiminin belirlenmesi, demokratik ve katılımcı bir sürecin ürünü olarak gerçekleşmemektedir. Her ne kadar YAŞ’ta Başbakan ve Milli Savunma Bakanı bulunuyorsa da yapılan atamalar ordunun kendi iç ataması olarak gerçekleşmektedir. Örneğin görev süresi dolan Genelkurmay Başkanı’nın yerine Kara Kuvvetleri Komutanı’nın atanacağı bellidir. Başka bir ifade ile her ağustosta resmiyet kazanan askerî bürokrasinin üst yönetimindeki değişiklikler neredeyse önceden bellidir.

ASKERLERİN KONUŞMALARI


Komutanların tören konuşmaları, AB’nin kuruluş değerleri yani insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi yerine resmî ideolojiye bağlılıklarını içselleştirdiklerini ve onu önemsediklerini ortaya koymaktadır. AB’nde böyle konuşmalar mümkün olmamasına rağmen, bu birliğe tam üye olmak isteyen Türkiye’de bunlar nasıl mümkün, olağan ve sıradan olabilmektedir? Bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz: Türkiye’de AB’nde olmayan bir resmî devlet ideolojisi vardır.

Askerî yetkililerin günümüzde postmodernizm, çokkültürcülük, küreselleşme ve sivil çoğulcu toplum gibi günümüzdeki fikir ve gelişmelere karşı olmasının temelinde almış oldukları eğitimin payı olsa gerektir. Askerlere verilen eğitim içerisinde sivilleşme, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, bireyin en yüce değer oluşu, çoğulculuk ve toplumun doğal gelişimi, seçilmiş sivillerin emrinde olmayı içselleştirme gibi hususların ne derecede ve ne düzeyde yer aldığı ya da almadığının ciddi bir şekilde araştırılmasına ihtiyaç vardır.

Alınan militer eğitimin ideolojik niteliği, askerî görevlilerin Batılı birçok temel kavramı orijinal anlamının dışında kavramasına neden olmaktadır. Bu temel kavramların başında laiklik gelmektedir. Yapılan konuşmalarda, laikliğin, özgürlükçü ve çoğulcu bir şekilde anlaşılmadığı, devlete toplumu laikleştirme görevi veren ideolojik bir program olarak anlaşıldığı ortaya çıkmaktadır. Yine konuşmalarda demokrasiye neredeyse hiç değinilmemektedir ya da dudak ucuyla bir ya da iki sefer dokunulmaktadır. Konuşmalarda Batılı ölçütlerdeki liberal demokrasiye vurgu yapılmaması, militerlerin sözde değil özde demokrasi anlayışının ne olduğunu kamuoyunun merak etmesine neden olmuştur.

Bu tartışmaların yapıldığı bugünlerde şu sorunun gündeme getirilmesi yerinde olacaktır: Türkiye’de seçilmiş iktidara karşı beş tane askerî müdahale (27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan) gerçekleştirilmiştir. Bu darbeler, askerî okul ve eğitim merkezlerinde TSK’nın milli birlik ve bütünlüğü sağlamak için giriştiği iç güvenlik harekâtları mı olarak değerlendirilmektedir yoksa demokrasiye yönelik anayasal olmayan girişimler olarak mı öğretilmektedir? Askerî görevlilerin darbeler konusunda ne düşündüğü, AB’ne tam üyelik statüsüne sahip Türkiye’nin sahip olduğu demokrasi düzeyinin niteliğini göstermesi açısından çok önemlidir.

Yapılan konuşmaların, muhtevaları nedeniyle bir AB ülkesinde yapılamayacağı açıktır. Askerî yetkililerin Türkiye’deki sıra dışı konumları ile AB üyelik sürecinin hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları bağlamında Türkiye’nin yapması gereken değişiklikler arasında derin bir çatışma vardır. Bu derin çatışmanın temelinde askerî yetkililerin benimsediği ideolojik çerçeve vardır. Daha da ötesi son konuşmalara yansıdığı gibi askerlerin kendi ideolojilerini herkese benimsetme isteği, bu çelişkiyi derinleştirmektedir. Askerler benimsedikleri ideolojinin doğasından ötürü postmodernizme, küreselleşmeye ve çok kültürlülüğe karşı çıkmaktadırlar. Yapılan konuşmalar, felsefe ve düşünce alanında dahi askerlerin söz sahibi ve otorite olduğunu ilan etmektedir.

YENİ BİR EĞİTİM SİSTEMİ ŞART


Askerlerin söz söyleyebilecekleri tek alan, felsefe değil, güvenlik alanıdır. Ulusal güvenlikle ilgili görüş ve önerilerini askerler, bağlı bulundukları sivil iktidarın mercilerine yani Başbakanlığa iletebilirler. AB ülkelerinde ordu görevlileri güvenlik konularında eğitilmiş, sivil otoritenin emrinde olmayı öğrenmiş, demokrasi, bireysel özgürlükler ve sivil toplumun erdemini anlamış yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır, çünkü o orduların eğitim süreçlerinde ordunun varlık sebebi, bir ideolojiyi korumak değil ülkenin sınırlarını dış saldırılara karşı korumaktır.

Bu çerçevede Türkiye’nin AB üyesi ülkelerin ordularının demokrasi, ve sivilleşme tecrübelerinden istifade etmeye ihtiyacı vardır, çünkü askerlik mesleğini profesyonel olarak bilen ancak sivil, çoğulcu ve demokratik bir zihniyete sahip askerlere hepimizin çok ihtiyacı vardır. Son olarak Hilmi Özkök örneğinin sivil anlayışa sahip profesyonel asker tipinin ülkemiz demokrasisine ne kadar çok katkı yapabileceğini unutmamamız lazımdır.

* Araştırmacı-Yazar / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

 

Son Düzenlenme Salı, 09 Aralık 2008 15:19
Yeşim Ocaklı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...