Prof. Nevzat Tarhan, yeni kitabında, Sarıkız, Ayışığı gibi darbe girişimleriyle AK Parti'yi bitirme planlarının ortaya çıktığı dönemde eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un sıkça dile getirdiği 'asimetrik savaş' kavramını irdeliyor
Prof. Dr. Nevzat Tarhan Timaş Yayınları arasından çıkan 'Asimetrik Savaş, Politik Psikoloji' isimli kitabında siyasi olayların perde arkasındaki asimetrik savaşı anlatıyor. Tarhan, kitabında Sarıkız, Ayışığı gibi darbe girişimleri ve AK Parti'yi bitirme planlarının ortaya çıktığı dönemde Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un sıkça dile getirdiği 'asimetrik savaş' kavramını başka bir yönden ele alarak inceliyor. Türk siyasi ve toplumsal hayatında yaşanan bir mücadeleden söz eden Tarhan, bu bağlamda İngiltere'nin sömürge ülkelerinde yürüttüğü 'kontrollü gerilim stratejisi'ni örnek gösteriyor. Bu model ile İngilizler etnik grupları çatıştırıp yönetmek istemişti.
ERGENEKON'A KARŞI SİVİL İTAATSİZLİK
'Ergenekon, ruhu, doğası gereği merhametsiz ve güçlü olduğu zaman zalim ve insafsız. Buna karşın aynı zamanda da korkak olan bu ruh, gücünü toplumun üzerinde oluşturduğu korkudan alıyor. Gandhi de İngilizlerin zorba yasalarına karşı korkmadığını göstererek sivil itaatsizliği hayat geçirmişti' diyen yazara göre Ergenekonvari yapılanmalara karşı, toplumda, korkuları yok eden, zorbaların gücünü kıran Gandhi'ler olmalı.
DERİN DÜNYA DEVLETİ ETÖ'YE DE KIZDI
'Derin dünya devleti' kavramı da Tarhan'ın kitabında üzerinde durduğu konulardan. Bu kavram üzerinden Türkiye'de yaşananları anlamlandırmaya çalışan yazar, 27 Mayıs idamları için o tarihlerde oluşturulmak istenilen Bağdat Paktı'nın İslam Birliği'ni çağrıştıran bir proje olduğunu ve Menderes, Polatkan ve Zorlu'nun bu derin devletin öfke hadefi olduğunu söylüyor. Aynı öfkenin 'derin dünya devleti' tarafından Türkiye'nin derin devleti ve uzantısı ETÖ yapılanmasının Avrasya Projesi'yle de çektiğini hatırlatan Tarhan 'Demek ki derin dünya devletinin derdi irtica falan değil stratejik çıkarları' yorumunu yapıyor.
EN GÜÇLÜ LOBİ EMEKLİ GENERALLER
12 Eylül'den sonra gençlerin depolitize edildiği ve devleti kutsayan bir anlayışın Türk halkına empoze edildiğinden kitabında söz eden Tarhan Türkiye'de en güçlü baskı grubunun emekli general lobisi olduğuna da değiniyor. 'Rejimi korumak yetki olarak TSK'da değildir' diyen Tarhan Osmanlı dönemindeki saltanatın yerini TSK'nın almaması gerektiğine işaret ediyor. Cuntacılığı önlemek için yapılacak tek şeyin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne cuntacılığın bir iç güvenlik tehdidi olarak sokulması olduğunu belirtiyor.
Gölcük'te ordu sınıfta kaldı
Asimetrik Savaş isimli kitap, Gölcük Donanma Komutanlığı'na ilişkin çarpıcı verileri de barındırıyor. Tarhan 1999 Marmara Depremi'nde büyük yıkım yaşanan Donanma Komutanlığı'nda yaşanan tüyler ürpertici olayları şu şekilde anlatıyor:
'Marmara Depremi olduğunda depremin merkez üssü olarak Ahmet Mete Işıkara hocamızın Gölcük Orduevi'nin olduğu yeri gösterdiğini herkes hatırlar. Türkiye'de yardımlar ilk ve en çok Donanma Komutanlığı'na yapıldı. Çadırlar ve yiyecekler Gölcük'e geldiğinde deniz subaylarımızın yardımları hep kendilerine aldıklarını o günü yaşayanlar anlatıyor. Halkın bu bencil ve adaletsiz paylaşım karşısında parmaklıklar ardından askeri bölgeyi mağdur bir şekilde şaşkınlık ve üzüntü içinde seyrettiklerini de o günü yaşayanlar iyi hatırlar. İrtica yaygarası ile yapılan manipülasyonu unutmak mümkün değil. Aynı kişiler halka böyle davranmışlardı.'
İLGİNÇ BİR TESADÜF
Şemdinli olaylarının Meclis'le ilgili boyutu, kitapta yer alan bir diğer çarpıcı bölüm. Tarhan, gözden kaçan o olayı bakın kitabında nasıl aktarıyor: 'TBMM'de jandarmanın şehirde istihbarat çalışması ve operasyon yapması ile ilgili yasa teklifi komisyonda engellendi. 27 subay TBMM İçişleri Komisyonu'na gelerek teklifi geçirmek istedi. Ancak milletvekilleri direndi. Bu görüşmeler esnasında jandarmanın istihbarat ihtiyacını güçlendirecek olayların olması ilginç bir tesadüf değil mi?'
