Salı, 06 Mart 2018 15:31

Başörtülü diye sağlık tesislerinden yararlandırmadılar

28 Şubat'ta Kıdemli Üstçavuş olan Sürel, antidemokratik uygulamalar nedeniyle gönül verdiği üniformasına veda etmek zorunda kaldı- Sürel:- "Bu sıkıntılı dönemlerde çocuklarımıza çok iyi babalık yapamadık. Onlarla yakından ilgilenemedik. 

ANKARA (AA) - MERVE YILDIZALP - 

28 Şubat postmodern darbe sürecinde, Kıdemli Üstçavuş olarak görevini sürdürürken "irtica" gerekçesiyle ihraç edilen Kerim Sürel, o günlerde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle çocuklarına iyi babalık yapamamanın üzüntüsünü yaşıyor.

Halen Hazine Müsteşarlığında şube sorumlusu olan 48 yaşındaki Sürel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye tarihine postmodern darbe girişimi olarak geçen "28 Şubat" sürecindeki baskılar nedeniyle birçok kişinin hayatının alt üst olduğunu söyledi.

1984'te askeri okula girdiğini, sonrasında da 9 yıl 10 aylık görevi sırasında farklı birliklerde çalıştığını belirten Sürel, 1998'de Muş İl Jandarma Komutanlığında Kıdemli Üstçavuş görevindeyken Yüksek Askeri Şura kararıyla "irtica" gerekçesiyle ordudan atıldığını ifade etti.

"28 Şubat süreci, zulmün zirve yaptığı bir dönem." diyen Sürel, askeri okullarda baskılara maruz kalındığını dile getirdi. Sürel, "Camiye gitmek yasaktı, oruç tutmak yasaktı. Gizli oruç tutanlara da yorucu eğitimlerle orucu bıraktırıyorlardı." dedi.

“DOLAPLARIN ARKASINDA NAMAZ KILMIŞTIM”

Sürel, 1992 yılında Ankara Jandarma Kışlası’nda (Eşref Bitlis Kışlası) kıdemli Çavuş olarak görev yaparken, ikindi vaktinin girmesiyle beraber namaz kıldığını hatırlatarak; “İkindi vakti girince o dönemde camiler kapalıydı. Bizde askerlerin yemek taslarının yıkandığı, dolapların arkasında küçük izbe bir yer vardı. Burada yere naylon serip, ikindi namazını 10 dakika içinde kıldım. Daha sonra görev yerime gittiğimde nerede olduğumu sordular, namaz kıldığımı söyleyince 6 gün oda hapsi cezası verdiler” dedi. 

“EŞİM BAŞÖRTÜLÜ DİYE SAĞLIK KARNESİ VERMEDİLER”

Eşi başörtülü olduğu için sağlık karnesi vermediklerini kaydeden Sürel, bu yüzden de 3 gün oda hapsi aldığını ve daha sonra silahsız bir şekilde Doğu’ya gönderildiğini belirtti. “Resmen benim ölmemi istediler” diyen Sürel, isminin sakıncalı personele çıkarıldığını vurguladı. "Sağlık cüzdanı olmayınca sistemin içerisine giremiyorsunuz ve muayene olmanız mümkün olmuyor. Bir şekilde cüzdanı aldık ama tekrar sıkıntı yaşamamak için kendi sağlık cüzdanımın boş sayfalarını eşimin kullanılan sayfalarıyla değiştiriyordum." diye konuştu.

- "Bilmediğimiz bir işe girmek zorundaydık"

İhraç edildikten sonra Muş'ta yaşamını esnaf olarak sürdürmeye başlayan Sürel, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"İnsan çocukluktan gençlik dönemine kadar askerlik yapınca, oradaki bilgi birikiminizin, başarınızın dışarıda bir karşılığı yok. Dışarıda bunu telafi edecek bir ortam da söz konusu değil. Bilmediğimiz bir işe girmek zorundaydık. Çünkü başka yerde iş bulma şansınız yoktu. Devlet kurumunda veya bir şirkette işe başlamak, hayatınızı devam ettirmek söz konusu değildi. Ticaretle uğraştığımız dönemde Bağ-Kur primlerimizi yatıramadığımız için hastane imkanlarından faydalanamıyorduk. Eşimin eczanede çalışan kardeşi bize bir kutu ilaç numunesi yolladı. Hastalandığımızda kobay hayvanı gibi o ilaçlardan kullanmak zorunda kaldık."

Muş'ta 13 yıl kaldıktan sonra çıkan kanunun ardından 2011'de Hazine Müsteşarlığına atandığına işaret eden Sürel, halen burada görevini sürdürdüğünü anlattı.

Eşine ve çocuklarına, o süreçte destek oldukları için teşekkür eden Sürel, "Bu sıkıntılı dönemlerde çocuklarımıza çok iyi babalık yapamadık. Onlarla yakından ilgilenemedik. En büyük üzüntü duyduğum nokta budur. Belki 28 Şubat süreci yaşanmamış olsaydı Türkiye geldiği bu noktanın çok daha ilerisinde olurdu." dedi.

28 Şubat sürecinde ihraç edilenlerin dik duruşları, karakterleri ve şahsiyetleri olduğunu kaydeden Sürel, "Bu duruşu olan arkadaşlar, orduda görev yapmış olsalardı 15 Temmuz darbe girişimi de yaşanmayacaktı, terör olayları da bugünkü hale gelmeyecekti." değerlendirmesini yaptı.

Son Düzenlenme Salı, 06 Mart 2018 16:16
ASDER Genel Merkezi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...