Çarşamba, 06 Şubat 2013 13:25

KOMUTAN KALMADI (MI)?

Önemli günler yaşıyoruz. Devlet stratejisinde bazı ciddi değişiklikler yapılıyor ve gelecek yeniden tanzim ediliyor. Yeni bir oluşum ve şekillenme inşa ediliyor. Daha önce duymadığımız bir çok söylemleri de duymaya başlıyoruz. 2012 yılı tarihe terör ile mücadelede en başarılı bir yıl olarak geçmeye namzet iken Sayın Başbakanımız’dan duyduğumuz “tutuklu asker sayısı terör ile mücadelemize zarar vermeye başladı. Göreve gönderecek komutan bulamıyoruz” söylemleri gerçekten bizi şaşırtıyor.

Bütün darbeler döneminde çok daha fazla Subay-Astsb. haksız yere TSK’den ihraç edildiğinde bu mahzurların dile getirildiğini duymadık. Yakın tarihimizde sıcak yaşadığımız bir dönem olan 28 ŞUBAT sürecinde binlerce Subay-Astsb. YAŞ kararları ile, üçlü kararname yöntemi ile ihraç edildi. Ya da bir şekilde emekli-istifaya zorlandı. Ancak bu mahzurlar hiç gündeme getirilmedi. Hatta sözde blakis vatanın yüksek menfaatleri gereği bu tasfiye işleminin yapıldığı ifade edildi. Terör bölgesinde görevli komando Yzb.’nın ilişiği kesildiğinde bile bunları duyamadık.

 Elbette hükümetin elinde bizim bilmediğimiz, duymadığımız çok önemli istihbari bilgiler var. Hikmet-i hükümetten sual olunmaz diye kültürümüze girmiş bir söz de vardır. Çok hassas dengelerin gözetildiğini anlıyoruz.  Devlet menfaati neyi gerektiriyorsa onun yapıldığını, en azından yapılmaya çalışıldığını biliyoruz, ya da öyle olduğuna inanmak istiyoruz.

Adalet iki şekilde tecelli eder. Adaleti tam ve adaleti izafi. Fıkhen ancak adaleti tam uygulanamaz ise adaleti izafi uygulanabilir. Şu anda adaleti izafi uygulanıp yeni bir sayfa açılması isteniyor, adaleti tammın uygulanması mümkün görünmüyor olabilir. Bu kadar büyük bir yapı içinde suçluyu suçsuzu tam ayırabilmek mümkün değil denebilir. Hatta belki şu benzetme de yapılabilir. Trafikte hız sınırlaması var. Siz bu sınırı ihlal edenlere yıllardır mudahale etmiyorsunuz. Bir gün müdahale edeceğiniz tutuyor ve hız ihlali yapanlara en ağır cezayı veriyorsunuz. Yaşananlar biraz bu örneğe de benziyor olabilir. Yapılacaklar belki Türkiye’nin mefaatine de olabilir. Ancak bu dönemin kapanması isteniyorsa tüm mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi, gerekli özürün dilenmesi, tüm iade-i itibarların yapılması, yaşananların bir daha yaşanmaması için tedbirlerin kurumsal olarak alınması (aksi halde Hilmi ÖZKÖK gider, Yaşar BÜYÜKANIT, İlker BAŞBUĞ gelir gene aynı şeyleri yaşarsınız. Ya da Necdet ÖZEL gider başkası gelir gene sıkıntı yaşarsınız), bu işi bizzat planlayan emir-komuta zincirinin başında olanların uygun ceza almaları sağlanmalıdır. Belki ondan sonra yeni dönemi daha rahat konuşabiliriz.

Bütün bunlar yapılmadan yeni bir dönemin temelini eksik argumanlar üzerine kurarsanız adaleti izafi bile yapamazsınız endişesini şahsen taşıyorum. Türk milleti karakteri olarak çabuk unutma ve affetme genlerine fazlası ile sahibiz. Ancak hak meselesi mevzu olduğunda devlet ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Aksi halde her ferdin hakkını devlet olarak affettim diyebilmeniz için her ferdin de hakkını bizzat vermeniz gerekiyor.

Ayrıca bugün darbe tehlikesi geçmiştir diyebilmek mümkün müdür? Kanımca böyle bir tehlikenin olmadığını aklı başında hiç bir insan kolay kolay zikredemez. Henüz daha darbe anayasası ile yönetilen bir ülke konumundayız.

Elbette yargılanma  süresi kısaltılmalıdır, elbette mümkün olabildiğince yargılanmalar tutuksuz  yapılmalıdır, elbette emir-komuta zinciri dahilinde bu toplantılara müdahil olan personel ile bu işi bizzat planlayanlar bir tutulmamalıdır, elbette ceza suç ile orantılı olmalıdır. Bunları anlayabiliyorum. Ancak kökten bir anlayış ile tüm yaşananları hiç yaşanmamış gibi varsayıp kendi milletini düşman görenleri afvetme kolaylığına girmeye hakkımız olmadığını düşünüyorum. Gerçek bir darbeci elbette teröristtir.

Son olarak bir endişemi de dile getirmek istiyorum. Üst düzey tutuklu bir asker geçtiğimiz yıl  ses kayıtlarında medyaya düşen haberlere göre “Dönecek bu rüzgâr. Son dört genelkurmay başkanı vatan haini. Onların yüzünden bu hallere geldik. Şu andaki genelkurmay başkanına (Necdet Özel) fazla fatura çıkaramıyorum. Çok zeki bir adamdır. Buradan bir çıkış stratejisi yaratıyor kendince."diyordu. Acaba bu strateji mi uygulandı diye de düşünmeden edemiyorum.

Cenab-ı Hak başımızdakilerin ferasetini muhafaza etsin. Ülkemiz ve devletimiz için en hayırlı kararları almayı nasip etsin inşallah.

Ekrem Ata

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki AHMET GÜNDÜZ Pazartesi, 11 Şubat 2013 08:38 yazan AHMET GÜNDÜZ

    Sayın Kardeşim Ekrem BEY.Sizinle biz aynı sınıf Askeriyiz.Yemeğin güzel olması yeterli besin ham maddesi ve gerekli özenin gösterilmesi ve gerektiğince takip edilirse ve verilen malzemeler doğru kullanılırsa her şey mükemmel olur.Bu nedenle TSK elinde mevcut personele yerinde ve edindiği tecrübeyi görmeden kullanması nedeni ile mağdurların doğmasına sebebiyet vermiştir. Bu gün yeterli tecrübe sahibi personelini kap dışarı bırakılmasının sonucu olsa gerek,İnşallah ayrılan kişilerin yerine yeterince bilgi tecrübe sahibi olanlar vardır da bizlere görev düşmez ama böyle bir görevin verilmesi durumunda çağırılma durumunda da bu görevi yapmıyoruz deme hakkımız da yok aldığımız terbiye ve görev ahlakı bunu gösteriyor.SAYGILARIMLA BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLİYORUM.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...