Perşembe, 12 Şubat 2015 16:48

İnsan özgürlüğünde haddini bilmek…

İnsan, nihayetinde insandır. Ne kadar kendini geliştirirse geliştirsin, insandır. Ne kadar servet edinirse edinsin, insandır. Ne kadar metin ezberlerse ezberlesin, insandır. Ne kadar lisan öğrenirse öğrensin, insandır. Ne kadar zeki olursa olsun, insandır. Ve istisnasız, fasılasız, hep insan olarak kalacaktır. Bunun idraki, belki bir adım ötesinde bu idraki acz ile kabullenişi, onu hakiki benliğine kavuşturur.

Hakiki benlik? Veyahut daha da ötesi; iman. İnsan önce Allah’a iman eder, ancak aslında bu iki yönlü bir imandır. Kelime-i şahadet söylenen ve söylenmeyen cümleleriyle iki buudlu, iki boyutludur. Allah’ın tek ilah olduğuna iman eden, kendisinin de insan olduğuna iman eder. Fahr-i Kâinatın (a.s.m.) peygamber olduğuna iman eden, kendisini de dinleyici ve tebliğe muhatap olan makamına oturtur. Aksi olduğunda ise, maazallah, insanın kendisini idrakinde de bir sorun oluşmaya başlar. Hatta kendisini “sadece” bir insan olarak görmez. Onu kaldırır. Daha fazlası olduğunu düşünür.  Çünkü önünde onun gücüne sınır koyacak başka bir güç yoktur.

Bu düşüncenin nihayetinde vardığı son noktayı, sınırı veyahut haddini bilmez sınırsızlığı Firavun’da,  Nemrut’ta görüyoruz.  Kur’an bize onlarla ders veriyor yönetim  alanında…. Sadece onlar mı? Karun’la da zenginlikte, Medyen ahalisiyle ticarette, Semud da kavmiyle…

Neyse…Biz yine ikisine dönelim. Kendilerini birer ilah olarak topluma kabul ettirmek isteyişleri, aslında kendilerini insandan öte görüşlerinin nihayet noktası değil mi? Belki Nemrut da, Firavun da bu ilahlık hayalini içten içe yıllardır büyütüyorlardı. Sınırlarını arıyorlardı veya sınırsızlık istiyorlardı. Karşılarına bir İbrahim (a.s.) ve bir Musa (a.s.) çıkmasaydı bu hayallerini hep  saklayacaklardı. Hep umacak ve yapacaklardı. Fakat onlar geldiler, hadlerini bildirdiler. Birden hayalinden hakikate dönmek her hayalpereste acı gelir. Nemrutda Firavun da kabul edemediler bu durumu ve benliklerindeki sırrı açık ettiler:

Ah…insan. Bilmiyorsun, eğer ıslah olmazsan cehennemin de senin içinde…Ne diyorum ben öyle? Cehennem insanın içinde olur mu?Olur, olur, hem de nasıl olur. Fıtratına uygun yaşamayan, belki bir yönüyle fıtratına uygun bir anlayışla kendisini anlayamayan insan, aslında kendisine cehennemi hazırlıyor. Belki Kur’an’ın da böyle insanları “nefislerine zulmedenler” olarak tarif etmesi bu yüzdendir. Çünkü;”Cennet ucuz değil cehennem dahi lüzumsuz değil” bu insanlar yaramaz çocuklar gibi her gördüğünü, her işittiğini, heves ettiğini isteyen nefse, bu özgürlüğü tanıyarak ona iyilik etmezler. Demem o ki; bazen sınırlar çok güzeldir. Özgürlüğe bile tercih edilir.

İnsanların kendi alanlarında yapmak istedikleri ve yapmak istemedikleriyle tam özgür olduklarını düşünürsek; yapmak istediklerine alabildiğince izin verildiği ve fakat yapmak istemediklerini ise sistemin kabul etmediği bir düzenin parçası olmak yadırganabilir haklı bir şekilde… Ben yadırgarım. Bir şey daha söyleyeyim mi azıcık cüretle: Bence ülke olarak özgürlüğümüzü kazandığımızı düşündüğümüz 93 yıl önce aslında, yeni bir sınavla baş başa kalmışız ve hâlâ bunun kavgasını veriyoruz toplum olarak: Fert olarak fıtrata uygun özgürlüğümüzü kazanma meselesi..! Evet, toplum olarak tam olmasada özgürüz belki, ama fert olarak hâlâ açmazlarda boğuşuyoruz. Devlete fertler olduğumuzu ispat edemiyoruz. Çünkü sistem bizi fert olarak değil, sadece millet olarak görüyor. Öyle kabul ediyor.

ÖZETLE; Peki, bu özgürlük nasıl kazanılacak? Öncelikle insanın kendisini idrak ile… Yine Bediüzzaman’ın “Ene Risalesi” isimli eserinde belirttiği gibi, ancak enenin, “ben”in idrakiyle… Bizim anahtarımız kendimizi idrakin ateşten çemberi içinde, bu çemberden çıkış yolu da aslında, imanımızla ve ubudiyetimizle alakalı…….siz ne dersiniz….?

                                                                                                                      MEHMET KANMAZ

Son Düzenlenme Perşembe, 19 Şubat 2015 12:22
Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Ahmet ÇALIM Cuma, 13 Şubat 2015 15:35 yazan Ahmet ÇALIM

    GERÇEK ÖZGÜRLÜK KENDİ SINIRLARIMIZI TANIMAKTA.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...