Çarşamba, 04 Mart 2015 10:13

EMİLE ZOLA ” İTHAM EDİYORUM..!” DEMİŞTİ, BEN DE İTHAM EDİYORUM..!

Son darbenin üzerinden 18 yıl geçti.

Darbeyi 10 yıl önce kışla içinde  yaşamaya başlayan biz asker mağdurlar içinse 28 yıl geride kaldı.

Türkiye tarihinde ilk kez, darbelerin ve darbecilerin yargılama sürecini bu dönemde gördük.

TSK’da 12 Eylül 1980 ihtilaliyle başlayan ve 28 Şubat 1997 darbesiyle Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla bitirilen meslek hayatımız döneminde ve sonrasında sivil hayatta yaşadığımız olayların derin izleri acı birer hatıra olarak hafızamızda yerini aldı.

Topyekun halkın üzerine karabasan gibi çöken, tank paletlerinin altında cesetleri değil acımasız bir nefretle masum ruhları ezen, İslam’a ve dindar Müslümanlara Firavun soyunun asırlardır biriktirdiği kini kusan darbeciler, BİN YIL DA GEÇSE unutulmayacak..!

Darbecilerden brifing almayı sinesine yedirebilip adaletin namusunu satan yargıç müsveddeleriyle çürütülen, paralel çetenin sinsi ihanetiyle de morga kaldırılan adalet sistemi içindeki 28 Şubat mahkemesinden kararın çıkacağı kesin olmakla birlikte, hukukun tesis edileceğinden  duyduğumuz endişeleri  haklı çıkaran bir minvalde yürütülmesi ümitlerimizi kırsa da, millet nazarında ebedi mahkum edilen darbeci güruhun sanık sandalyesinde hesap vermesi tarihi bir önemi haizdir.12 Eylül 1980 ihtilali ve 28 Şubat 1997 darbesinin sözde kudretli paşalarının mahkemelerde hesap vermesi, ülkemizde karanlık dönemlerinin kapandığı ve aydınlık bir geleceğin şekillendiği büyük dönüşümün işaretidir.

Son on yıl içinde darbelerin sebep olduğu mağduriyetlerin telafisi için önemli adımlar atıldı. Fakat hala mağduriyeti devam eden büyük kitleler hiç hak etmedikleri   sıkıntıları yaşamaya devam ediyor.28 Şubat dönemlerinin brifingli yargıçlarının adaleti katlederek verdiği hükümlerle mahkum edilen masum insanlar cezaevlerinde dört gözle Yusuf (A.S) gibi hak ve hürriyetlerinin iadesini bekliyor. Darbe dönemini çok iyi bilen, o günleri bizzat yaşayan, bugün Allah’ın lütfuyla yetkili ve sorumlu makamında olan kişiler, o masum insanların cezaevinde geçirdiği bir saniyenin hesabını huzur-u mahşerde veremezler.

Her ne kadar darbeciler yargılanıyor olsa da, TSK içinde elan darbeci kadroların mevcut ve uykuda  beklediğini önce sorumluların, sonra milletimizin çok iyi bilmesi ve müteyakkız olması gerekir. 28 Şubat darbesinin aktörlerini sanık sandalyesine oturtan, mağdurlarını darbeden sadece 5 yıl sonra tek başına iktidara taşıyacak sağduyu ve erdemi hikmetle ortaya koyan halkımızın, her seçim ısrarla devamını sağladığı SİYASİ İSTİKRAR onların en büyük korkusu ve engelidir. Darbelerin diğer dayanak noktası olan yasal mevzuatla ilgili düzenlemeler henüz tam olarak gerçekleştirilememiştir. En hayati adım 12 Eylül ihtilalcilerinin millete dayattığı TALİMAT ANAYASASININ değiştirilmesidir. Yasa ve yönetmeliklerde yapılması gereken değişikliklerin ertelenmesi ise telafisi zor sonuçlara neden olabilecektir. Başta MGK olmak üzere Devlet organlarında yapılması zorunlu olan yapısal değişiklikler de asla ertelenmemelidir. Siyasi istikrar bozulup ülke yönetimi yeniden eğreti koalisyon hükümetlerine kaldığında, yeraltında  uyuyan darbeci hücreler derhal  canlanacak, şartların hazırlanması için gereken adımlar mahirce atılarak KAOS ORTAMI oluşturulacak, geçmişte defalarca bu millete yaşatılan zulümler daha ağır biçimde tekrar edilecektir. Milletin Cumhurbaşkanlığı makamı dahil bütün yetkileri teslim ettiği siyasi kadrolar, bu tehlikeyi gözden ırak tutmamalı iktidarda geçen her saniyeyi en etkin şekilde değerlendirmelidir. 7 Şubat,17-25 Aralık Dostmodern (!) darbe girişimlerini  icra edenlerin hala sürdürdüğü azim ve kararlılığın gerçek dayanakları iyi tahlil edilmelidir..!

28 Şubat ve diğer darbelerin sebep olduğu zulümlerle mağdur edilenlerin henüz  iade edilmeyen veya eksik bırakılan haklarının geciktirilmesi büyük vebaldir. Hakların verilmesine vesile olmak onlara lütfetmek değil, bilakis  Allah’ın lütfuna mazhar olmaktır. Tüm toplumun bildiği ve kabul ettiği gibi bu insanlar kendileri istediği için mağdur olmadı, inanç ve düşüncelerini samimice yaşadıkları için gadre uğradılar. Mağduriyetlerin telafisi devletin borcudur, bu borcun iadesinde öne sürülecek mazeretler sadece yaşanan mağduriyetlerin devamına neden olmaktadır.

Hayal bile edilemeyen büyük işleri hayata geçiren, birçok haksızlığı ortadan kaldıran, mazlumun göz yaşını silen, öne eğilmiş umutsuz başları yükselten sağlam iradeye, ayak uydurma eksikliği olan bazı siyasi yetkililerin ve bürokratların  yersiz yaklaşımları yaralı yürekleri derinden sızlatmaktadır. Zar zor geçimini sağladığı işini  bırakıp belki de borç alarak Ankara yollarına revan olan,  günlerce çay-simit yiyerek derdini iletmek, çare bulmak için kapı kapı dolaşan insanların bu durumdan zevk almadığını öncelikle milletin emaneti tevdi ettiği ateşten yükü, kendi iradesiyle sırtlanan siyasiler bilmelidir. Mağdurların taleplerinden rahatsız olanların duruşu, halkın sevgi ve takdirini her yönüyle hak etmiş bir liderle beraber yürüdüğü iddiasında olanlara yakışmamaktadır. Çok şükür ki bunlar azınlıkta, ancak mide bulandırmıyor da değil maalesef..!

Sadece Silahlı Kuvvetlerde 10.000 (ON BİN)’e yakın belki daha da fazla insan mağdur edildi. YAŞ kararlarıyla, hukuksuz Kararnameler marifetiyle…baskı…tehdit ve  mobingle…Rütbe takacağı günlerde atılan askeri öğrenciler…Uzman Erbaşlar…Zorla emekli edilenler…Bunlar ülkenin hatta dünyanın  her yerinde…Çoluk çocuğu ile  birlikte 40-50 bin kişi yapar. Artık çocukları değil torunları yetişti bu kişilerin, ama hala mağduriyetleri devam ediyor.

Bugün gece sokağa çıkın, herkesin sıcacık evinde istirahatte olduğu ilerlemiş saatlerde…Çöp konteynerlerini  karıştırıp rızkını arayanları göreceksiniz. İçlerinde gecenin karanlığına rağmen tanınmamak için yüzünü kapatmış birini görürseniz, derin acıların gizlendiği gözlerine dikkatle bakın…O adam,28 Şubatta dindar olduğu için ordudan atılan bir subaydır..! O’nu bir umumi tuvaletin temizlikçisi…Ya da bir semt pazarında tezgahtar olarak görebilirsiniz…Yitirmediği inancı ve onuruyla ..!

Utanç, O’nu bu hale düşüren zalimlerindir…Hala elinden tutmayan devletindir…Ve buna seyirci kalan toplumundur..!

Sorunlar çözülünceye kadar, verdiğimiz vermeye devam edeceğimiz rahatsızlıklar için (rahatsız olanlardan) ben şahsen özür diliyorum..!

Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI

Son Düzenlenme Çarşamba, 04 Mart 2015 10:15
Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...