Ülkemizde darbeci piyonlar sahneyi hiçbir zaman boş bırakmadı. 1960’lı yıllardan 2000’li yıllara kadar kimi zaman kulislerde kimi zaman da sahnelerde boy gösterdiler. Bu sahne o kadar şaşaalı ki, saltanat, gayri meşru işler, cinayetler, terör örgütleriyle kirli ilişkiler, parlamentoları zarflarla yönetmeler ve hatta birçok kamu kurumunu şantajla esir almalar… Büyükelçiler vasıtasıyla başbakanları tehdit edenlerin yanında kabineyi bile mektuplarla tayin edenler, gazete patronlarının yatlarla ve katlarla, bazı bakanlık bütçelerini sunmakta sınır tanımayanlar saymakla bitmez.
Gelelim konumuzun özü Cemil Bayık denilen terör örgütünün üst düzey yöneticisine. Bu terörist PKK yapılanmasında alınan kararlarda aktif olan kişidir.
Son zamanlarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darbe yapmaya davet edilmesi ve Türk soluyla Kürt solunun ortak cephede toplanması çok önemli bir gelişmedir ancak bu gelişmenin kimlerin ayak oyunları olduğunu iyi okumak gerekir
Örneğin paralel bir yapının KCK ile çok yönlü görüşmeler yaptığı, ABD’den özel temsilcilerin geldiği söylenmekte. Son zamanlarda Pensilvanya’nın KCK’ya koordineli talimatları olduğu ve hatta Fetullah Gülen’in ordudaki elemanlarının gerekirse KCK ile istişareli planlamalar yapması gerektiği söyleniyor.
Burada şunu anlıyoruz ki; derin devlet, aktif açık kanal pozisyonu ve politikası ile epey anlaşmalı şaibeli kirli işler yürütmüş. Yani Cemil Bayık’ın silahlı kuvvetleri darbeye davet etmesinin altında birçok kirli işler yatıyor.
Hatta Barzani hükümetinin devrilmesi konusunda KCK ve paralel yapı arasında birtakım anlaşmalar yapıldığı ve bunun en büyük destekçisinin Fetullah Gülen olduğu, paralellerin Erbil’deki okulları ve üniversiteleri kapatılmadan işlerin sonuçlandırılması planlanmış.
Anlaşılan Kuzey Irak’ta paralel hiç boş durmuyor.
Süleymaniye’deki Goran hareketiyle alakalı, İran’ın sadık müttefiki olanPKK’nın Goran grubu, Süleymaniye başta olmak üzere, çevresindeki yerlerde hendek ve kanton ilan etmeye hazırlık yaptığı da dolaşan bilgiler arasında.
Burada şunu anlıyoruz ki; kuzeyde Mesut Barzani’nin devrilmesi için var güçleri ile mücadele edecekler.
Dip Not: önemli Kürt siyasilerden birinin sözüdür: Erbil düşerse, Erdoğan da düşer yahut Ak Parti hükümeti düşerse Barzani de düşer. Bu sözler benim açımdan tarihi sözlerdir.
Osman Öcalan’la yaptığımız görüşmede, kendileri çok önemi tespitlerde bulunmuştu. Kısaca bunlar neydi sizinle paylaşmak isterim. Osman Öcalan, PKK’nın bütün faaliyetlerinin Ergenekon’un iznine tabi olduğunu ve derin devletin önümüzdeki süreçlerde uyuyan yeni hücre faaliyetlerini devreye alacağını, bunu da bugünkü PKK’nın kadrosu ile güçlü ilişkiler dâhilinde sürdürdüğünü ifade etmişti.
Osman Öcalan’ın: “Türkiye’deki Alevi yurttaşlar ve Alevi solu her ne kadar modern batıcı olsa da, ‘Açılın Kapılar Şaha Gidelim’ ruhları İrancıdır” demesi manidardır.
Son zamanlarda, İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin Genel Başkanı Mustafa Hicri, Sünni Kürtlerin bölgedeki faaliyetlerini yoğunlaştırdığını ve buna karşın PKK’nın ve PJAK’ın, Sünni peşmergelerinin karakollarınıbastığını, bazı peşmergeleri öldürdüğü söyleniyor.
Konunun özü: PKK’nın bölgedeki Kürtleri korumak veya haklarını aramak gibi bir niyeti yoktur ve ölüm, kan, gözyaşı gibi unsurlarla insanları ruhsal sıkıntıya sevk ederek başka ülkelerin tetikçiliğini yapmaktadır.
İran bölgede bütün gücüyle kirli müttefikleriyle bölgeyi dizayn etmeye çalışmakta ve bütün gari meşru ilişkileri kullanmada tereddüt etmemektedir.
Cemil Bayık ve saz arkadaşları sanırım eski Türkiye’deki çalışma arkadaşlarını bulamadı. Anladığım kadarıyla derin devlet, Ergenekon gibi yapıları özlemiş.
Uyanın ey Kürt kardeşlerim! Kimlere kaldınız?
Unutmadan: Dünya beşten büyüktür ve yeni Türkiye’de eski Monşerlere yer yoktur! (Hakk’tan ve halktan biri) bu milletin başında unutmayın.
Tüm yurttaşlara selâm olsun. Dua ile kalın.
