Salı, 12 Nisan 2016 10:37

Valiler değil, HDP’nin kirli düşünceleri devre dışı bırakıldı

Mehmet Tezkan Bey’in, çözüm süreci ile ilgili yazısı ilgimizi çektiğinden dolayı içimizde cevap verme isteği oluştu. Sayın Mehmet Tezkan, “Milli Kardeşlik Projesi” bu ülkenin kaderidir dediğimiz ve bizlerin hasretle beklediği önemli bir sorundu. Sanırım konuyu sulandırmak kimsenin yararına olmadığı gibi sizin de yararınıza değildi.

Milli Kardeşlik Projesi Türk siyasi tarihinde bir ilk olmakla birlikte önemli bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Böyle bir projeyi hepimizincesaretle alkışlaması ve başarıya ulaşması için dua etmemiz gerekliydi. Görüyoruz ki bırakın duayı, alkış bile edemiyoruz. 

Gelelim valiler üzerinden havluyu atma konusuna. Bölgede valilerin bu konunun başarıya ulaşması için çok çabaladıklarını yakinen gözlemledim ve de kendi adıma çok yakın takip etim diyebilirim. Bu konuda valilere ve mülkiye amirlerine haksızlık yapmayalım. “Bölgede paralel yapıya yakın vali ve mülkiye amirleri bu projeyi sabote etti” derseniz eyvallah. Buna katılırım.

Bizlerin takdir etmesi gereken, cesaretle ülkesinin geleceğini dizayn etmeye çalışan Ak Parti hükümetidir. Takdire layık olansa: Tehdit unsurlarını ortadan kaldırmak için görev sorumluluğuyla ile çalışmalarıdır.

Sistemin ve rejimin uzun yıllara dayanan kirli birikimi ne yazık ki 2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesiyle bütün sorunları kucağında buldu. Sayın Mehmet Tezkan, unutulmamalı ki: Cumhuriyet tarihinde ilkler yaşanmaya başlanmıştıİlk kez bir başbakan Dersim katliamını tanımış ve kendi halkından özür dilemişti. Yine ilk kez Kürt tarihinde ve Kürt halkı nezdinde değerli olan Şeyh Sait, Feqiye Teyran, Ahmedi Hani, Mem-u Zin gibi önemli şahsiyetler kültürel ve sosyolojik olarak dile getirilmiştir. Bunlar bu ülkede önemli gelişmelerdir. Ak Parti iktidarı, darbeleri ve katliamları yapanların, kin ve nefret tohumu eken sözde devlet adamıyız diyen generallerin, hukukçuların, siyasilerin, karanlık odakların nerdeyse tamamını mahkûm eden önemli bir iktidardır.

Sayın Mehmet Tezkan, bazıları hızlı gelişim ve değişim içerisinde olan uzun süreli bir Ak Parti iktidarını içine sindiremediği gibi kimi tarafların başarısını kabul edemeyerek Milli Kardeşlik Projesi’ni de sabote etmek amacıyla HDP ve yandaş örgütleriyle süreci çıkmaza sokmak için bütünentrikalarıyla ve karanlık güç odaklarıyla birlikte çalıştıklarını net söyleyebiliriz.

Burada; bölgede değişen dengeler, Suriye’deki iç savaş, Irak’taki iç savaşın yarattığı defakto durum, Irak’taki ve Suriye’deki Kürtlerin oldubittiye getirilen yeni devlet oluşumu, Türkiye’deki Kürtleri dizayn etmeye çalışan karanlık sözde müttefik güçler, Türkiye’deki Kürtlere de Kürt Devleti vaadi ile yangına körükle gidildiği nettir.

Bu hükümet “Milli Kardeşlik Projesini” devirmediği gibi masayı da hiçbir zaman terk etmemiştir. Sadece muhataplar konusunda bundan sonraki süreçte Kürt siyasal ve kanaat önderleri muhatap alınmalıdır. Bunun Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın ifadelerinde de yer aldığını söyleyebiliriz.

Bu sürecin devrilmesi için HDP’nin Habur’daki gövde gösterisiyle süreci sabote etmesi göz ardı edilmemeli. Arkasında Doğu ve Güneydoğu’daki din adamlarının öldürülmesi, kimi yerlerde asker ve polislerin şehit edilmesi, bazı bölgelerde mütedeyyin vatandaşların katledilmesi, 6-7 Ekim olaylarını meydana getirerek bölgede iç savaş provası yapması göz ardı edilmemeli.

7 Haziran seçimleri öncesi KCK’nın tek taraflı olarak bütün asker ve polisleri tutsak edeceğini açıklaması, Mili Kardeşlik Projesini tek taraflı olarak sonlandırdığını açıklaması, KCK’nın bölgedeki belediyelerin araç ve gereçleriyle hendek kazması, silah taşıması, eğitim kamplarına gençlerigötürmesi… HDP’li belediyelerde herkese kurulacak yeni özerk devlet yapılanmasına veya öz yönetimde herkesin işe alınacağı amir, memur olacağı vaadiyle bu sonuç oluşturulmuştur.

Sayın Mehmet Tezkan Bey, hükümet tek taraflı olarak bunca hataya rağmen operasyona başlamış olsaydı daha büyük facialar olacağı gibi uluslararası kamuoyu baskısı ve derin aktörlerin direkt hükümeti suçlaması kaçınılmazdı. İç kamuoyu bu baskıya daha fazla dayanamaz, olaylar farklı yönlere çekilebilirdi. Siz de biliyorsunuz ki, devletin mekanizmalarının bir bütün olduğu aşikârdır.

Hükümetçe alınan kararlarda strateji uygulanırken valiler pasifize değil daha çok sosyal, toplumsal barışı sağlayacak önemli misyonları olan mülkiye amirleridir. Valiler pasifize edilmediği gibi önümüzdeki süreçlerde toplum mühendisliği gibi konularda daha aktif olacağı, özelikle Doğu ve Güneydoğu’da daha çok yetkilendirileceği kanısındayım. 

Devletin yeni stratejisinde can kaybının önüne geçilmesi için planladığımücadele taktiği, şehir içi kent savaşı yeni taktik konsepttir. Burada terörle mücadeleden bahsedilirken, psikolojik bütün detayların incelendiği kanaatindeyim. Bilakis karanlık geçmiş geride kaldığı gibi önümüzdeki aydınlık süreç bizleri bekliyor. Allah terörle mücadele eden bütün güvenlik güçlerimizin yar ve yardımcısı olsun.

Ülkemin güzel insanlarına selâm olsun. Dua ile kalın.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...