Salı, 17 Mayıs 2016 12:36

Kandan beslenen Dersimli Kemal

Malumunuz, Cumhuriyet Halk Partisi cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir zaman halkın iradesiyle seçilemediği gibi halkın iradesine de hiçbir zaman saygı duymamıştır. 

Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde Türkiye’deki demokrasi ve gelişme sürecinde CHP’nin de Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte ana muhalefet lideri olduğunda kendi camiası nezdinde büyük beklentiler taşıyordu. 

Ama maalesef Kemal Kılıçdaroğlu CHP tarihinin, darbeler, entrikalar ve monşerler sıfatıyla halkı şaşırtmamıştır. ‘’Kan dökülmeden başkanlık sistemini getiremezsiniz!’’ demesi sanırım yadırganmamalı. 

Kemal beye ufak bir hatırlatma: ‘’CHP’nin 1930’larda Dersim harekâtıyla ilgili nasıl acımasızca insan katlettiğini anmakta yarar var.’’ O çok sevdikleri atalarının manevi kızı Sabiha Gökçen’in uçakla Dersimlileri nasıl katlettiğini unutmamalı, mensubu olduğu siyasi partiden de utanmalı. 

Dersim katliamı hafızalardan silinmediği gibi Kemal beyin rakı masalarını da hafızasını hep silme ihtiyacı duyduğu için ata rakısı yardımıyla sık sık hafızasını reset yapması gerektiğini görmekteyiz. 

Sanırım CHP’lilerin de kan ve doku uyuşmazlığı da buradan ileri gelmektedir. Bir tarafta cellat hastalığı olan bir siyasi lider öbür tarafta mazlum bir milleti katleden bir siyasi rejiminin olması tezat olarak karşılanamaz. 

Dönemin milli şeflik hastalığı, bugünün ittifak ve koalisyon işbirlikçisi FETÖ, PYD, CHP ve PKK işbirliği ile tarihteki yerini almasıyla beraber bu kirli ittifakın önümüzdeki süreçlerde bedelinin Dersimli Kemal’e ödetileceği kaçınılmazdır. 

Paralel örgütün, Cumhuriyet Halk Partisi’nin üzerine Pensilvanya’dan ne denli güçlü bir sopa gösterdiğini, CHP’nin içinden gelen korku seslerinden anlıyoruz. Bu ses o kadar etkindir ki Pensilvanya’dan sallanan sopanın şiddeti Kandil’den hissedildiği gibi CHP’nin genel merkezinde de hissedildiğini görmekteyiz. 

CHP siyasal rejim olarak yıllarca ağabeylere, ablalara ve imam büyüklerine hakarette sınır tanımazken bugün bakıyorsunuz ki o haşmetli milli şef cuntası denilen siyasal rejim ağabeylerinin koltukaltlarından, ablaların eteklerinden ayrılmıyor. Dünün Türk solunun fraksiyonları, beyaz Kürtlerin Kandil bekçileriyle bir koro halinde Pensilvanya’nın güdümüne girdiğini, PKK sorununun bölgede oluşturduğu tahribattan da görmekteyiz. 

Avrupa’nın son zamanlarda terörle mücadelede Türkiye’ye karşı ikiyüzlü politikalarının Türkiye’deki muhalefetten kaynaklandığını açık söyleyebiliriz. 

Türkiye’deki FETÖ işbirlikçileri, partiler üstü yeni organizasyonlara girerek, yandaş askeri ve polisi, hâkim ve savcıları organize ettiğini net görmekteyiz. Bunun açık göstergesiyse, Avrupa parlamentosunun BM’ye doğu ve güneydoğuyu taşıyarak, terörle mücadelede devlet politikalarının yıpratılması amaçlanmaktadır. 

HDP milletvekillerinin sık sık ABD’ye ve Avrupa’ya çıkmalarının yanında, CHP milletvekillerinin kendilerine eşlik etmesi, Avrupa parlamentosundaki konuşmalarda CHP’li milletvekillerinin de Türkiye’yi suçlayıcı ifadelerde bulunması, Kılıçdaroğlu’nun kendi ülkesini Avrupa basınına suçlayarak, kötülemesi oynanan büyük oyunun CHP üzerinden yürütüldüğünün kanıtıdır. 

Demirtaş’ın son zamanlarda sus pus olması, basın sözcülüğünü CHP’nin üstlenmesi şaşkınlık oluşturmamalı. ‘’Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz!’’ diyen zihniyetin, cumhuriyet tarihi boyunca kanla beslendiğini sanırım Türkiye halkı unutmamıştır. 

CHP’nin bütün darbeci iktidarlarında en çok Alevilerin öldürüldüğü, Kürtlerin katledildiği, faili meçhul cinayetlerin işlendiği ortadadır. 

Bu toplumun gözünün içine baka baka ‘’Kan dökülmeden başkanlık sistemini getiremezsiniz!’’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu yanlış anlaşılmamalıdır(!). Gözlerini kan bürümüş, ihtiras ve siyasi hırslarına yenik düşmüş siyasi liderler, umutlarını kaybettiklerinde bu yollara başvururlar. 

Bizim bildiğimiz dünyada sosyal demokratlar, evrensel insan hakları beyannamesine ve sözleşmelerine bağlı olan, eşit yurttaşlık ilkelerine inanmış, kültürel, sosyal ve ekonomik olarak da halkların ve milletin teminatını taşıyan liderlerdir. 

Ne yazıktır ki Türkiye’de sosyalistçi parti diye geçinen CHP ve benzerleri, marjinal, faşist, ideolojik bir yapının esirleri olduğunu, Türk siyasi tarihinin de yüzkarası olduklarını her seferinde bize hatırlatmaktadırlar. 

Ülkemin güzel insanlarına selâm olsun. Dua ile kalın.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...