Pazartesi, 20 Haziran 2016 16:43

Çaresizseniz Çare Sizsiniz

İnsan öyle musibetlerle, sıkıntılarla karşı karşıya kalır ki kendisini çaresiz hisseder. Fakat gerçekte ise çaresiz değildir. Eğer kendi mahiyetini anlasa, yaratılış gayesini bilse bütün problemlerini çözmüş olur. Kısaca iradesini doğru yolda kullandığı takdirde asıl çareyi bulacaktır. 

Allah, sonsuz merhametini göstermek için insanda bazı duygular yaratmıştır. Bu duygulardan bir tanesi de  acizlik ve fakirlik duygularıdır. Bu duyguları doğru dürüst kullanabilen insan sonsuz merhamete ve inayete mazhar olur. Bütün maharet, insanın acizlikten ve fakirlikten yoğrulduğunu fark edebilmesidir. Ne yazık ki insanlar nefis ve şeytanın telkiniyle kendilerini öyle bir dipsiz kuyuya atarlar ki, bir nevi firavun gibi enâniyet ve kibre mağlup düşerler. Adeta benliği yani enaniyeti kendisini yutar. İşte böyle bir durumdaki insan en zavallı, en perişan insandır. Zira gerçekte en basit işlere dahi gücü yetemeyen insanın, birçok hikmete binaen yaratılmış olan musibetlere, sıkıntılara benliği  ve enesi ile tahammül etmesi imkânsızdır. Kendisinden vazgeçse bile yakınları, sevdikleri ile alâkadar olduğu için, onların da musibet ve sıkıntıları ile ezilir, dünya bir işkence haline gelir. İşte bu sıkıntıların ve belâların ilâcı, merhemi; imandır. 

İman eden bir insan, kudreti sonsuz ve merhameti nihayetsiz olan Allah’a inandığı için her problemine çare olarak ona yönelmek gerektiğini bilir. Böyle bir insana hiçbir musibet, hiçbir belâ, yara açamaz. Dünya gülle olup patlasa dahi dehşete düşüremez. Tabiî ki imanda da mertebeler vardır. İnsanlar, dinî eserler okuyup bunları günlük hayatta tatbik edebildiği ölçüde ve ibadet esnasında samimi olabildiği ölçüde imanını ziyadeleştirebilir. Bu konuda bir had, bir sınırlama konulmamıştır. 

İşte saf bir imanın neticesi olarak karşımıza “dua” çıkmaktadır. Cenâb-ı Allah; Furkan Sûresinde “De ki: Eğer duânız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” ve Mü’min Sûresinde “Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size cevap vereyim” âyetleri ile duânın ne derece önemli olduğunu bize gösteriyor. Bediüzzaman bu âyetleri tefsir ederken şöyle diyor: 

“Duâ eden adam, duâsı ile gösteriyor ki, bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ıttılaı (haberi) var ve bilir, en uzak maksatlarımı yapabilir, benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyle ise, bütün mevcudatın bütün seslerini de işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor; bütün o şeyleri O yapıyor ki, en küçük işlerimi de Ondan bekliyorum. Ondan istiyorum.” Yine Bediüzzaman duâ ile ilgili olarak “Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi” diyerek önemini vurgulamakta şu şekilde ifade etmektedir. 

“Duânın en güzel, en lâtif, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Duâ eden adam bilir ki, Birisi var ki, onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder; Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında, o yalnız değil; bir Kerim Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zatın huzurunda kendisini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp, Elhamdülillahi Rabbil âlemin der” 

İşte yukarıda da ifade edildiği gibi insan çaresiz değildir. Çare insanın kendisindedir. Çare Allah’a yalvarmak ve ona dua etmektir. İnsan yeter ki merhameti sonsuz olan Allah’a yönelebilsin. O takdirde zalimlerin, kan dökmekten usanmayan barbarların verdiği üzüntülerden de kurtulma imkânı hatta sonsuz bir alemde onlardan öcünü alma imkanına sahip olur… 

Kâinatın küçük bir numunesi, örneği ve hülasası olan insanda, sayısız duygu vardır. Bunların çok azını bilip isim verebiliyoruz. İşte bu duygularımızın her birinin elemleri, lezzetleri, vazifeleri ve mükâfatları ayrı ayrıdır. İşte musibetler, hastalıklar, zulümler sayesinde, duygularımızı harekete geçirebilir onları heyecana getirebiliriz. İşte bir insanı insan yapan imanımızı bu duygular ile güçlendirerek. Allah’ın güzel isimlerini bu sayede anlamış olur, yaratılış vazifemizi de bihakkın yerine getirebiliriz, vesselam… 

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...