Salı, 23 Ağustos 2016 18:09

Profesyonel ordu pahalı mıdır?

Profesyonel orduya ihtiyaç olduğunu herkes biliyor söylüyor da itiraz edilme gerekçesi farklılık gösteriyor. Genelde söylenen şu; çok paraya ihtiyaç var. Peki bu doğru mu?

Bir de Silahlı Kuvvetlerin Mehmetçik ile özdeşleştiğini ileri sürerek mevcut düzenin devam etmesi gerektiğini söyleyen var hatta askerlerin halktan olması sayesinde ordunun bu azınlık grupları tarafından ele geçirilemeyeceği örneğin Suriye’deki Nusayri Esed Rejimi olabileceği endişesini taşıyanlar var. 15 Temmuz 2016 darbesi bu düşüncenin çok da gerçekçi olmadığını gösterdi. Zira askerler komutanların emrinden çıkamadı ve maalesef halka ateş açılırken bazı yerlerde engel olunurken bazen emri uygulamak zorunda kaldılar.

Her ne ise olan oldu. Eski bir asker olarak bu konuda seminerler verip kamuoyunu aydınlatıcı makaleler yazarak profesyonel askerliğin gerekli olduğunu 20 yıldır yazıyorum. Hiç olmazsa ordunun yeniden yapılandırılması esnasında bu düşüncelere yer verilmesi ve üzerinde ciddiyetle durulması gerekiyor…

Mevcut statükonun korunmasını ve köhnemiş Prusya askerlik sisteminin devamını isteyenlerin sayısı bir hayli azalmış durumda.  Darbe teşebbüsleri ve modern askeri yapılanma bir çok eski kafalı kişinin aklını başına getirdi. Dünya Aya, Mars’a hatta kuyruklu yıldıza gitti oralara kadar uzandı fakat bizim generallerimiz ve siyasetçilerimiz hala yaya kalmış patika yollarda yürümeye çalışıyorlar. Yahu hiç olmaz ise şu NATO standartlarına göre bir ordu için gayret edin. NATO ülkeleri içinde mükellef askerlik sistemini uygulayan ve bizim kadar büyük ve hantal bir orduyu besleyen var mı?

Bu dar görüşlü insanlara en hafif söyleyeceğim sözler bu kadar. Daha fazlasını hak ediyorlar lakin okuyucularıma karşı saygımdan ötürü daha fazla söz sarf etmek istemiyorum.

Öncelikle mevcut durumun yani mükellefiyet sisteminin zararları ve ne derece çağ dışı olduğu yeterince anlaşılmamış. Orduevlerinde, sosyal tesislerde askerlik görevi adı altında garsonluk veya başka işler yapan vatandaşlarımızın “Niçin böyle bir görevle mükellefim” sorusu, duyulmak istenmiyor. Ve belki de en önemlisi belirli bir ideolojiyi “insanların kafasına çakmak” için bu kusurlu ve çağdışı kalmış sistem savunulmaya çalışılıyor. O halde anlaşılmayan veya anlaşılmak istenmeyen bazı gerçekleri tekrar söylemeye çalışayım.

Bir kere 400 bin civarındaki mükellef erbaş ve erin profesyonelleşmesi veya uzman er/erbaş statüsünde işe alınmaları diye bir şey düşünülemez. En fazla 100 bin askerin profesyonel olmasına ihtiyaç vardır. Bu sayıda askerin uzman olması elbette bütçeye bir maliyet getirecektir. Fakat mevcut durumdaki harcamalar göz önüne alındığında 350 bin askerin azaltılması ile elde edilen tasarruf, bu maliyeti rahatlıkla karşılayacaktır. Düşünün her gün her sabah yüzbinlerce mükellef asker kahvaltı yapıyor öğle ve akşam yemeği yiyor. Bunların sadece kahvaltısı dahi tırlarla dolu yiyecek masrafı demektir. Ayrıca yine yüzbinlerce mükellef askeri barınma, giyinme ve eğitim masraflarının göz önüne alınması da lazımdır. Bütün bunlar profesyonel askerliği zorunlu kılmaktadır. Dünyanın hemen hemen her yerinde bu uygulama yıllardır varken 2017 yılına girerken hala tartışıyor olmamız düşündürücüdür.

Ayrıca bu iş “hadi hemen başlayalım” demekle olmaz. En az 5-10 senelik bir geçiş dönemi gereklidir. Modern bir ordu için belirli bir süre “dövizli askerlik sistemi” ile gerekli kaynak temin edilebilir.

Şu paralı (dövizli) askerlik konusuna da açıklık getirmek lâzım. Sanki çok büyük bir adaletsizlik yapılıyormuş havası estiriliyor. Yahu bu adamlar hem hatırı sayılır bir para veriyorlar 18000 lira az para mı? Adam çalışarak hem vergi veriyor hem de üretime katkı sağlıyor. Sen kalkıp en verimli çağında askere alıp işinden gücünden ediyorsun bir de verdiği paraya itiraz ediyorsun…

Sayısı 300 bine yaklaşan subay, astsubay ve uzman erbaşlar ki, hâlihazırda profesyonel askerdir, bunların statüsünde herhangi bir değişiklik olması beklenmemektedir. Ayrıca deniz ve hava kuvvetlerinin büyük bir bölümü zaten profesyonel kadrolarca donatılmıştır. Bu 
kuvvetlerde de büyük bir farklılık olmayacaktır.

Nihayet Jandarma ve Sahil Güvenlik teşkilatının İçişlerine tamamen bağlanarak ayrı bir sisteme geçmesi sağlandı. Bunun için o kadar çok yazı yazılıp dil döküldü ki. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.  Ordunun asli vazifesini yapması bakımından faydalı olacak modern askerlik sistemi ağır da olsa hayata geçiriliyor.

Profesyonel kadrolar sayesinde Silâhlı Kuvvetlerin sayısı azalacak, hareket kabiliyeti büyük ölçüde artacak, vuruş gücü de buna paralel olarak yükselecektir. Zaten dünyanın en gelişmiş orduları bu sisteme yıllar önce geçmiştir. 

Ciddi bir örnek olması açısından dikkate alınması gereken “Körfez savaşlarına” bir göz atalım. ABD’nin Irak harekâtı esnasında kullandığı asker sayısı 150 bin civarındadır. Bu sayıdaki bir ordu ile mükellef askerler ile donatılmış 1 milyondan fazla Irak kuvveti darmadağın edilmiştir. Zira teknolojide meydana gelen yenilikler askerlik sistemini kökten değiştirmiştir. Modern ordular daha az kayıpla daha etkili bir şekilde savaşma imkânı bulmuştur.

Komutanlarımız eskiden darbe yapmaktan, siyasete, yargıya karışmaktan dolayı çağın gereklerine uygun bir ordunun hazırlanmasına zaman bulamamış fakat artık haddini bilen siyasetten uzak tutulmaya çalışan bir ordumuz var. Bunu faşist generaller sayesinde değil canları ile tankların önüne çıkan vatansever halkımız sayesinde başarabildik. O halde geri kafalı generalleri değil askerlik konusunda uzman olanları ve dünyada meydana gelen gelişmeleri dikkate almamız gerekiyor. 

Hayatında ilk defa silâh alan gençleri mevcut askerlik sisteminin gereği olarak teröristlerin karşısına çıkaran vicdansız komutanların yaptığı yanlışlıklar artık düzelmeye başladı. PKK ile mücadelede uzman asker ve profesyonel kadrolar işbaşında. Bu nedenle kayıplar büyük oranda azaldı. Fakat sadece komando ve sınır birliklerini uzman erbaşlardan donatmak sorunun çözümü için yeterli bir çare değildir.

Bir de şu “Mehmetçik” meselesi var. Sanki profesyonel askerler yurt dışından gelecek gibi bir hava estiriliyor. Ne yani bunlar “Hristofyas” mı? Onlar da bu memleketin insanı, Mehmetçik değil mi?

Mehmetçik ismini kullanarak hamasi söylemler yapan kişilere hiç yakıştıramıyorum. Darbeye karışmış askerleri müdafaa ederek yargıya karışmak, siyasetle içli dışlı olmak yerine kendi işine bakması gerekmez mi? Asker;“Nasıl güçlü ve modern bir ordu meydana getirebilirim?” sorusuna cevap aramalı, darbecilik ve siyaset gibi üzerine vazife olmayan işlere karışmamalıdır.

Emekli olup gidecek general ve subayların şu soruyu kendisine sorması lâzım: Ben yıllardır bu orduda görev yapıyorum. Bu devlet bana en önemli görev ve yetkileri verdi. Peki, ben ne yaptım. Orduyu çağın gerekleri ile donatabildim mi? Askerleri siyasetin dışına çıkarıp aslî görevlerini yapmaya çalıştım mı?

İnşallah yeni dönemde askerler bunları düşünür ve gerekli tedbirleri alır. Yoksa 2016 yılını geride bırakırken hâlâ köhnemiş yönetim anlayışı ve modernleşememiş bir ordu ile küreselleşen dünyada ayıplı yerimizi korumaya devam edeceğiz. 

Hükümet üyelerine ve askerlerimize, çağın gereklerine uygun modern sistemleri anlaması ve uygulaması için Rabbimden akıl ve izan vermesini niyaz ediyorum.

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...