Perşembe, 01 Eylül 2016 09:18

Darbecilik Neleri Deşifre Etti Dersiniz?

Darbe fırsatçılarına; 

Küçük görülen ‘yurdum insanı’ ordunun şerefini kurtarmadı mı?

Halen baskıcılığın ve laikliği sopa olarak kullanmanın insanları takiyyeye sürüklediğini görmüyor musunuz? 

FG ile birlikte Mevlâna’ya, Muhyittin-i Arabî’ye ve mezarının gizli olmasını isteyen Bediüzzaman’a ‘dini narsistlik yani kendini kutsallaştırma, şirk’ iddiası ile aynı anda vuran çarpık bakış ilmî cehalet değil mi?

“İlahi irade elinde kamışım,

 Ben ha yazmışım ha yazmamışım” diyen Necip Fazıl da mı müşrik?

Bir kimsenin ilmî tevazu olarak “Bu eserler ilhamla yazdırıldı, bana ait olamaz, ben sadece aracıyım” demesi neden Allah’a ortak koşmak olarak okunur? Ancak egosu yüksek insanlar bunu anlayamadıkları için öyle yorumlayabilirler. Takipçilerinin Mevlâna’yı kutsallaştırması neden Mevlâna’nın suçu olsun.

15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişimi sonrası pek çok asker kökenli veya sivil kişi konuştu, yazdı. İki şey dikkatimi çekti. Birincisi Genelkurmay Başkanlığı yapanlar dahil pek çoğunun darbe tanımlamasının net olmadığını gözlemlemek artık sır değil. İkincisi hemen her şey üst akla ve dış veya yanlış nedene bağlanıyor.

Tıpta 3T kuralı vardır. Teşhis, Tedavi ve Takip. Sosyal hastalıklar için de bu kural geçerlidir. Teşhisiniz yanlışsa doğru strateji kuramazsınız, takibiniz yoksa stratejik planlar boşa gider.

  • Darbeciler bu toplumun ürünü, hainlik retoriği arkasına saklanma, konuyu dış nedene bağlama kolaycılığı yerine biz nerede hata yaptık diyebilmeliyiz.
  • Benim darbecim iyi, senin darbecin kötü diyorsak kendimizi kandırma konusunda çok başarılı olduk demektir, kendimize karşı bile dürüst değilmişsiniz diyelim.
  • Darbeyi fırsata dönüştürüp rakiplerinizi yeme planı yapıyorsanız yeryüzünün en adi insanısınız.
  • Çok açık ki, iki güvensizlik FETÖ/PYD nin yoluna asfalt döktü, birincisi askeri ve sivil istihbaratın birbirine güvenmemesi, ikincisi de askeri akılın halkın değerlerini tehdit görmesi ve güvenmemesi.
  • Olaya kuşbakışı bakmayıp sadece FETÖ’nün kumpas mağdurlarını savunuyorsanız, 28 Şubat ve Batı Çalışma Grubu(BÇG) kumpaslarını ve mağdurlarını görmüyorsak ön yargılıyız demektir.
  • Askeri birliklerde din özgürlüğünü tehlike olarak görüp yasaklamayı savunuyorsanız yasakçılığın FETÖ yü doğurduğunu görmüyorsanız size yazıklar olsun. Çağı kaçırmışsınız demektir. İfade edilemeyen ihtiyaçlar sinsi de olsa yollar bulur.
  • Dini duyarlılığı olan bir liderliğin ve hükümetin Humeynivari bir darbeden Türkiyeyi kurtarmasını demokratik özgürlüğe borçluolduğumuzu unutmayınız.
  • Fransız Devriminden 200 sene sonra despotizme tepki olarak meydanlarda tanka, uçağa, füzeye karşı koyabilen bir toplumun artık“Patron benim” dediğini oryantalist kibir sahipleri görmelidir.
  • Genelkurmay Başkanı bile olsanız halkın değerlerin içselleştirmeyen bir orduyu yönetemeyeceğiniz artık görmelisiniz. Halkın değerlerinden korkmayınız küçük gördüğünüz yurdum insanı ordunun şerefini kurtarmadı mı?
  • F.Gülen’e fetişist yani tapınırcasına bağlanmayı kınayıp anıtkabir hallerine ve resmi ideolojinin budist rahip gibi ritüellerine sessiz kalıyorsanız samimi değilsiniz ve çifte standardınız var demektir.
  • Cemaat veya tarikat mensubu olabilirsiniz ama cemaatçi kayırmacılığınız varsa zulüm içindesiniz alimseniz bile zalimsiniz.
  • Cemaat veya tarikat mensubusunuz ama bunu ticari ve siyasi kazanıma çeviriyorsanız din düşmanı kadar dine zarar veriyorsunuz bilmelisiniz.
  • Cemaat ve tarikatları siyasetin arka bahçesi olarak görüyorsanız yeni FETÖ yapılarını bekleyiniz.
  • Hz. Peygamber dahil şeyhinizin ve din büyüklerinin vücut artıklarını dahi kutsallaştırıyorsanız siz Allah’a değil o kişilere tapıyorsunuz demektir, şahıslar değil sıfatlar kutsaldır, anne değil annelik kutsal olduğu gibi, gizli şirk açık şirkten daha tehlikelidir.
  • Darbeyi fırsat bilip ‘Kur’an Müslümanlığı’ adı altında yeni bir kült oluşturuyorsanız tarihte karşılığı İŞİD gibi selefi radikalizmdir.
  • En iyi cemaat cami cemaatidir diyorsanız dini cemaatlerin tarihi rolünü görmüyorsunuz demektir. Toplumsal ahlâkı öğreten başka mekanizma bulmadan bunu söylemek insan ruhunu tanımamaktır.
  • Demokrasiye küfür düzeni diyorsanız Kutsal kitabımızın özgür irademize verdiği değere bakınız. “Rızaya dayalı yönetim, Şura ve  Adalet vurgusu” yapan Kur’an öğretisinin nasıl yönetileceğimizin yöntemini bize bıraktığını görmelisiniz.
  • İslam tarihinde fitne zamanları insanların çoğu kaybeder, kazananlar ancak adil durabilenler olmuştur, araştırınız.
  • Darbe esnasında krizi yönetmede siyasi liderliğin büyük başarısı var ancak herşeyi dış sebebe ve üst akla bağlamaya kolaycılığına kaçıyorsak yanlış dersler çıkarmışız demektir.
  • İlahiyat hocaları ve Bediüzzaman’ın takipçileri, Biz bu “BAHAİ taklidi” sahte peygamber hareketini neden göremedik? diyebilirlerse FETÖ ile aralarındaki farkı anlarız ve olaydan milletçe dersler çıkarabiliriz.

Sonuç olarak: Tarihi kıyaslar en iyi analiz yöntemleridir. Kanuni Sultan Süleyman, Şeyh Yahya Efendiye mektupla sorar cevaben tarihi “haksızlık, yolsuzluk ve yoksulluk” dersini alır.  

Kanuni “Sen ilahî sırlara vâkıfsın. Kerem eyle de bizi aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğulları’nın âkıbeti nasıl olur? …şeklinde mektubunu gönderir. Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahyâ Efendi’nin cevabı bir bakıma çok kısa, ama içinden çıkılmaz bir haldedir: Neme lâzım be Sultânım!

Kanuni hayretle ve sitemle bizzat gelerek sorar, Yahya Efendi cevaben…

Sultânım sizin sorunuzu ciddiye almamak kâbil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz ettim.

İyi ama bu cevaptan bir şey anlamadım. Sadece “neme lâzım be Sultânım!” demişsiniz. Sanki “Beni böyle işlere karıştırma” der gibi bir anlam çıkarıyorum.

Sultânım! 

1-Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlık şâyi olsa, işitenler de “neme lâzım” deyip uzaklaşsalar, 

2-Koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, (yani kayırılmış kişiler varsa) bilenler bunu söylemeyip sussa. 

3-Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin, feryâdı göklere çıksa (yoksulluk, korumasızlık ) da bunu da taşlardan başkası işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür. 

Böyle durumlardan sonra 

Devletin hazinesi boşalır, 

Halkın itimâd ve hürmeti sarsılır, 

Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlâl de böylece mukadder hâle gelir...

FG gibi kendini kutsallaştırmış bir kişi ile Yahya efendi gibi Sultanlara yol gösteren gerçek rehberleri karıştırırsak 16. Devletimizin çöküşüne sebep olmaz mıyız?

Son Düzenlenme Cumartesi, 10 Eylül 2016 12:44
Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...