Pazar, 05 Şubat 2017 21:47

Fetih Süresi Okumak ve Feth…

“Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.

Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım etsin.

O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin Orduları Allah'ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih Süresi)

Bu gün TSK’nden bir kardeşim aradı. Hala alınamayan tedbirlerden, alınacak tedbirlerle alakalı muhatap bulamamaktan yakındı. “TSK’nde 15 Temmuz Darbesi hiç yaşanmamış gibi, siviller darbenin nasıl bir felaket olduğunu ve başarılı olsaydı nasıl kötü sonuçları olacağı ile ilgili sürekli konferanslar, programlar düzenliyor. Ancak, TSK’nde hiçbir faaliyet yok.” dedi.

Malum kışlalarda da karşılıklı çatışmalar oldu. Burada darbecilere direnen, gazilere nasıl bir muamele yapılıyor?

15 Temmuz Darbe Girişimi FETÖ öncülüğünde yapıldı. Katılanların içinde ise, FETÖ’cü olmayıp görünürde hükümet karşıtlığı paydasında, gerçekte ise NATO üyesi ve müttefikimiz bazı namussuz ve ezeli düşmanımız ülke ordu ve istihbaratçılarının koordinesinde bir araya geldiler. Bu büyük tehdide rağmen alınan tedbirler konusunda yavaş davranılmaktadır. Darbeye sadece TSK mensupları mı katıldı peki fiili olarak? Elbette hayır! Diğer devlet kurumlarında ve sivil insanlar da var malumunuz. Yani darbe çok örgütlü ve uluslu bir darbedir. O gece İncirlik Üssünde neler yapıldı, dış ülke elçiliklerinde neler yapıldı, İngilizler hemen öncesinde neden Kıbrıs’a büyük birlikler konuşlandırdı? DAEŞ ve PKK/PYD’ye kim Türkiye’ye girmek için yükleme ve hazırlık yaptırdı? Yunanistan’a kaçan hainlerin yanında ABD vatandaşı birileri daha varmıydı?

Durum bu kadar vahim ve büyük aslında…

FETÖ mensupları hala başta TSK, Adliye, Mülkiye ve Emniyet olmak üzere eksilen kadrolarını tamamlamaya çalışmaktadırlar. Harp Akademileri başta olmak üzere, Harp Okulları ve diğer askeri okullara personel alınacaktır. Kim ve nasıl alacak, alınacak?

Hala kuvvetlerin personel ve istihbarat şubelerinde sorun vardır. Aynı şekilde diğer kurumlarda da… Yani FETÖ Mensuplarının bir kısmı hala Personel ve İstihbarat Şubelerde etkin.

Evet, bu subay kardeşimiz dedi ki; “FETİH SÜRESİ OKUMAKLA, FETH OLMUYOR.” devamla, “Fetih, Fetih süresinde emredilen mana, duruş ve gayretle olur. Operasyon bölgesinde asker ve polisler sabah namazını cemaatle kılıp, Fetih Süresini okuyup, dua edip, birbirleri ile helalleşip öyle çıkıyorlardı çatışma alanına..”

Fetih, anlamakla, şuurla, ferasetle, çalışmakla ve fedakârlıkla olur.

Fetih, kendi toplarını hesaplayıp, tasarlayıp dökecek bilgiye sahip olmakla, o silahları ve ordusunu bizzat başında sevk idare edecek strateji bilgisi, Komutan ve Liderlik vasıfları ile olur.

Fetih, sorumluluklarını bilerek, liyakat ve ehliyetle olur. Ehliyetsiz ve liyakatsiz adamların iş yapıyor görüntüsü ve yalakalığı ile fetih olmaz. Sarıkamış Felaketinin suçlusu emri veren Enver Paşa’dır. Ancak, birlikleri denetlerken Komutanı aldatan, aynı malzemeleri farklı taburlara taşıyıp tüm birlikleri Sarıkamış Kış Harekâtına hazır gösteren sıralı Komutanlar suçlu değil midir?

Milletimiz zor bir sınavdan geçiyor.

FETÖ’nün ülke içinde boşalttığı, müspet insanımızın yani Cumhurbaşkanımızın tabiri ile “Tabanı ibadet” dediği insanların gönül boşluğunu kim dolduracak? Bu potansiyeli, ülkede oluşan ruhi buhranı kim olumlu ve verimli hale dönüştürüp toplumsal ve Milli sinerji oluşturacak?

Yurt dışında Türk Okulları var. Bunlar, Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye Maarif Vakfı’na devrediliyor. Bu vakfın mesuliyetleri o kadar büyük ve ağır ki… Öncelikle dava, mesuliyet ve Milletimizin gayretlerini sömüren bu adamlardan devralınan okullar ve çalışmaları bulundukları dış ülkelerde daha ileriye götürme azim ve kararlılığı ile davranıyor mu görevlendirilen tüm kişiler? FETÖ nasıl en dipten, en tepeye kadar bir beden gibi davrandı?

Devlet, artık bizden vs. demeden her şeyi denetlemelidir. Bu STK ve vakıflar ki Kızılay da dâhil, AFAD, TİKA vb. dâhil, dış denetçilerce, “Tüyü bitmemiş yetim hakkı” gözetilerek denetleniyor mu?

Esasında, Belediyeler ve diğer devlet ve kamu kuruluşları artık Allah Rızası için sıkı denetlenmelidir. Hatırlayın, bir kız kursunda yangın oldu. Burada kursun sorumlusu Hocanın görevli kızı da yanarak can verdi. Kursu denetleyen müfettişler eksikleri tam yazmışlar. Yangın çıkana kadar her şey abi/kardeş vs. ilişkisi içinde güzeldi. Ya yangın ve sonrası?..

Ülkemizde yangın devam ediyor. Bu yangın en az 300 yıllık bir yangın. Yangının Alevini düşmanlarımız harlamaya devam ediyor. Kim söndürecek? Nasıl söndürülecek?

Maarif Vakfı gibi önemli hizmetler görmesi beklenen bir vakıf ve diğerleri ehil ellerde mi? Yönetim uyum içinde çalışıyor mu? Yoksa birileri şahsi menfaatleri için kadrolaşma ve hesap sorulmadığı içinde ikbal ve menfaat hırsıyla mı davranıyor? Görevlendirilen insanların bilgi ve deneyimleri neye müsait? Buralarda görevlendirilenler ortak bir amaç, gaye ve devletimizin Milli Hedeflerine öncelik veriyorlar mı? Yoksa Mazlum Milletimizin dişinden, tırnağından, sofrasından, evladından saklayıp verdiklerini hoyratça savuruyorlar mı?

TSK, yeniden yapılandırılıyor. Askeri okullar yeniden açılacak. Bir üniversite altında toplandı. Rektör sivil. Güvenilir bir insan. Ancak halkın bir tabiri var. “Mahalleye imam atamıyoruz.” Bu güvenilir insanın altı ehil ve işinin ehli TSK’ni bilen insanlarla destekleniyor mu?

MSB, aynı şekilde. TSK’nin yapısı değişti. Genelkurmay Başkanı Başbakana bağlı. Kuvvetler MSB’na… Bu çözüm mü? Tartışılır. MSB’nda general kadrolarına siviller atandı. Bence bu uygun olmadı. General kadrosuna daha genç subay ata, ordudan emekli güvenilir ve bilgili insanları ata… Başka kamu kurumu kökenli biri ne kadar faydalı olur? Hele de TSK’ne karşı kompleksleri olan birileri iseler durum hepten vahim…

Gelelim STK’na..

Milletimizin tanımlarını ve Devlet Aklı’nı sadece ihanet çevreleri mi bozdu acaba? N. Fazıl Merhum’un “Kaba softa, Ham yobaz!” dediği damar da ihanet ve aldanmışlığın bir unsuru değil mi?

Anadolu’da 1000 yıldır vücut bulan Selçuklu ve Osmanlı İslam Türk Devletleri’nin bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini birileri bozup kurdu da… Peki, Türk İsmi ile kavgalı sözüm ona İslamcılar çok mu hakperest? Hakperest olsalar, İslam’la şereflendiğinden bu yana İslam’a sancaktar, Muharip ve mücahid olan, dört kıtada, Eski Dünya’nın her yerinde Üç hilalli Kelime-i Tevhid sancağını dalgalandıran, fethettiği tüm toprakları İslam’ın Medeniyet Mührü ile işaretleyip ümmete Türk, Kürt, Arap, Acem, Çerkez, Boşnak vb. demeden, Şii, Sünni, Alevi vs. diye ayırmadan VATAN yapan TÜRK MİLLETİ’ni yok sayarlar mıydı? İttihad-ı İslam’ı dava yapıp dert etseler 300 milyona yakın Müslüman Türk’ü ve akraba toplulukları dikkate almazlar mıydı? Bu duruşu günümüzde Anglo-Sakson (İngiliz-ABD) istihbarat servislerinin kontrolünde türeyen 200 yıllık Selefi akımlarla da bir araya getirin. Bu arada selefiliğe kendi tanımlarını yapmayın. Onların tanımı; Dış güçlerin günümüzde bağrımıza soktuğu her türlü fitne’dir.

Bu gün 1964-65’li yıllarda görünürde Komünizmle Mücadele Dernekleri ile CIA’nın kontrolüne giren FETÖ’nün acaba öncesi yok mudur? Bu damarın öncesini CHP’de ve solda aramayın. Ama Osmanlı’nın yıkılış sürecindeki ihanet dernek ve örgütlerinde arayın. Tabii bu örgütlerin içindeki namussuzların bir kısmı Cumhuriyet ile sözde din adına kavgalıydılar. Acaba bu konuda ne kadar samimiler?.. Gün ferasetle çalışma ve “zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı görme” günüdür.

Çözüm Süreci diye başlayıp, ihanet sürecine dönüşürken hamdolsun ki durdurulan dönemde sadece bölücülere değil, diğerlerine de bakınız. Gezi Eylemlerini yapanlarla, hükümete eyalet sistemi önerenlerin sonuçlarına baktığınızda ülkeyi getirmek istedikleri nokta kanımca çokta farklı değil. Geçmişte hata yapanlar nasıl kamuoyunun karşısına çıkıp önerilerde bulundularsa, bu hatalarından döndüklerini de açık yüreklilikle kamuoyu ile paylaşmalıdırlar.

STK kapsamında siyasi partilerin de özellikle Haziran 2015 Seçimleri ve sonrasındaki duruşları, Darbe Sürecinde takındıkları ikircikli tavır ile Cumhurbaşkanlığı Sistemi oylamalarının yapılması sürecindeki duruşlarını da Milletimizin dikkatine arz ederim.

Ey Milletim.

Yeni bir döneme giriyoruz. Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni AKPARTİ’yle ve Cumhurbaşkanımız R. Tayyip ERDOĞAN’la özdeşleştirenlerin art niyetini görün.

“EVET” diyeceğiniz sistem, ülke ve millet menfaatlerine en uygun, azınlığın çoğunluğu yönetip kontrol etmesine izin vermeyeceği, halkın kanaatinin yönetime daha çok yansıyacağı, siyasi istikrar getirecek bir yapıdır. Siyasi düşünceniz ne olursa olsun, yeni sistem Milletimizin iman, töre ve geleneklerine daha uygundur. Gelecek hedeflerine ve ülke menfaatlerine daha uygundur.

Unutmayalım ki, her fetih için KIZILELMA gerek. İstanbul’a girerken Fatih’e hocaları Ayasofya’nın kubbesini gösterip; “Kızılelma, Ayasofya’nın kubbesinde.” demişlerdi. İstanbul fethedilince de; “KIZILELMA, Vatikan’ın kubbesine kaçmış.” dediler. KIZILELMA’yı fethetmek için Fetih Süresi’ndeki Allah’a güven, itimat, iman, ihlas ve en önemlisi de gayret ve fedakarlık gerek.. Kimse yattığı yerden, menfaat kovalayarak fetih süresini okuyup fetih beklemesin. Böyle yapanlar, kendilerini, Aziz Milletimizi aldatabilirler ama Allah (CC)’ı asla…

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...