Salı, 25 Nisan 2017 10:01

Keşke Manifestolar Siyasi Partileri Hizaya Getirse

Değerli okuyucularım; geçtiğimiz hafta köşe yazımda AK Parti’ye gönül bağı ile bağlı olan kardeşlerimin hislerini ifade etmeye çalışmıştım ve hamdolsun ki çok ses getirdiğine inanıyorum. Gerek Sayın Başkanın gerekse Sayın Binali Yıldırım’ın; “Parti içi gerekli incelemeler yapılacaktır ve taze kana ihtiyaç olan il ve ilçeler yeniden yapılandırılacaktır” demesi sanırım yeterlidir.

Geçtiğimiz hafta AK Partinin içindeki defolular temizlenmeli demiştim, sanırım bu hafta da buna yer vermemiz gerekiyor. Gelelim aklıselim izahına… Evet, parti içi teşkilat çok çalıştı ama boşa kürek çekti, bunu bilelim. Şunu da unutmayalım; medya, tanıtım, teşkilat, bakan, milletvekili, belediye başkanları bu kadro elimizde vardı çok da çalıştı ama nitelik konusunda, bir amaç ve hedef konusunda alt yapıyı sevk ve idare etmede yetersizdi.  

Teşkilat: Referandumun ruhuna ve hedef kitlesine göre ince ince düşünülmüş programlarla değil, şablonik programlarla hareket etti. Dolayısıyla emek yoğun ama programlar körler sağırlar birbirini ağırlar tarzındaydı. 

Tanıtım: Reklamlar fena değildi ancak vay be dedirtecek bir sürprizi yoktu.

Medya: Görsel, yazılı ve sosyal medyada EVET lehine yapılan çalışmalar bilgiden, iknadan uzak, itici, sloganik ve hamasiydi. Adımıza konuşanların çoğu konuşmasa daha iyi olurdu…

Belediye Başkanları: Yerelin kılcal damarlarını en iyi bilen kişilerden olup, buralara yönelik noktasal programlar yapma yerine salon toplantıları yapıp belediye faaliyetlerini anlatmakla zaman geçirdiler. Daha da kötüsü kraldan çok kralcı belediye çalışanları olduğunu ve başkana yakın olmak isteyen halkımızın arasında protokol kapılarının çokluğudur… 

Aynı minvalde SKM başkanlarının kendilerini dev aynasında görerek protokol hastalığına yakalanması üç ayda dünyayı ben yarattım moduna girmesi, parti tabanını ötekileştirmesi, kimi kendini üstün zekâlı sanan SKM başkanlarının da bakan ve milletvekillerini verimli kullanamamış olduğu görülmektedir.

Dolayısıyla devasa bir mekanizma % 30’luk bir verimle çalıştırılmış oldu. Performansı düşük çalışmalar alandaki dominantlığı pasif, çekingen ve edilgen bir duruma düşürür. Olan da bu idi…

Taarruz bizde hiç yoktu, her yerde savunma hali vardı.

Anketlerde AK Parti tabanından 5-6 puan civarında HAYIR diyen bir kesimin oluşturduğu boşluğu Kürtler doldurdu diyebiliriz. Son zamanlarda AK Parti’de kendisini üstü gören bazı densiz kılıf ve kılıbıklar, sorsan iki kelimeyi bir araya getiremezler ancak bu referandum seçimimin yegâne önemli temel taşlarından olan Doğulu vatandaşları tanımadığı gibi bölgedeki Kürtlerden EVET’e rağbetin, batıdakilerden daha az olduğu şeklinde bir algı oluşturuyorlar. Bu yanlıştır, gerçek bunun aksinedir. Nedeni de bazı il ve ilçe başkanları ırk hastalığından kendilerini arındıramamasında aranmalıdır. Bu bazı il ve ilçe başkanlarının protokol manyaklığına bulaşmalarından kaynaklanıyor. Ben öyle ilçe başkanları tanıyorum ki adam daha dün nerden geldiğini unutmuş… Kardeşim sen yokken bu partiye emek verenler bugün sizin gibi ruh hastası şahısların yüzünden partisine gelemiyor. Bırakın doğulu batılıyı adam gibi halkı birbirine yakınlaştırmaya çalışın! 

Doğuda HDP’ye oy vermiş birilerinin oyunu EVET’ten yana kullanması, HDP’liler tarafından döneklikle itham edilmesine sebep olmuştur. Ve kimi yerlerde hâlâ tehditlerin olması EVET’e dönüş oranını artırmıştır. Dolayısıyla Doğulu vatandaşı ötekileştirmeden çok daha katılımcı hale getirmek gerekir. Kardeşliğe ihtiyacı olan kişiyi uzaklaştırırsan o koltukta iki dakika oturamazsın makam sevdalısı! Batıdaki Kürtlerde bu iki mahalle baskısı olmadığından ve bölgedeki güvenlik tedbirleri ve kayyumların halka hizmet götürmelerini yakından takip etmelerinden dolayı EVET’e rağbetlerinin daha fazla olduğu alanda da görülüyordu. Kürtlerle ilgili esas meseleye gelince: Bu referandumu kurtaran kesim hem doğuda hem batıda Kürtlerdi. 

Sebebi HDP’den ayrıldıklarından ya da AK Parti’yle barıştıklarından değil. 90 yıldır mağduru oldukları bir sistemden kurtulmak istemeleriydi. 90’ların hesabını sormak istiyorlardı.

Son olarak kendisini görev yaptığı il veya ilçenin hâkimi zanneden ve hiçbir iş yapmadığı halde, bıkıp usanmaksızın boş boş işler için günde birkaç yüz bin tane SMS mesajı gönderen belediye başkanları tanıyorum. Bırakın “HAYIR” oyu verecek kişileri ikna etmeyi, “EVET” oyu verecek kişileri elde tutmaktan bile yoksun olan bu beceriksizlere ne zaman ve nasıl hesap sorulacak işte onu merakla bekliyorum.

Belirtmek istiyorum ki; bu yazdıklarımı üzerine alıp, sorumluluğunu alması gereken kişiler zaten yazımda belirttiğim özelliklere sahip insanlardır. Canını dişine takıp bu dava uğruna gecesini gündüzüne katan gönüllü kardeşlerime ve gerçekten bu işe emek verenlere tek bir kötü sözümüz yoktur. 

Ülkemin aziz milletine selam olsun, dua ile kalın…

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...