Perşembe, 27 Nisan 2017 16:11

Ayasofya’nın Yeniden Fethedilmesi

Özgürlük için uğraş vermek gerekiyor. Birkaç yıl önce MEMURSEN “başörtüsüne özgürlük” adı altında bir kampanya yapmış ve 12 milyon imza toplayarak hükümete sunmuştu. Hükümet bu kampanya ile bütün kamu kurumlarındaki başörtüsü yasağını kaldırmış yıllarca en büyük tepkiyi vermiş olan CHP dahi gıkını çıkaramamıştı.

Buna benzer şekilde şimdi Ayasofya için uğraş vermek gerekiyor. Çünkü hükümet bu konuda son derece çekingen davranıyor. “Dünya beşten büyüktür” diyerek âleme meydan okuyan ve kafa tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan dahi bu konuda politik davranıyor. Devamlı topu taca atıp gerekli gayret gösterilmiyor.

Önümüzde 29 Mayıs Fetih kutlamaları var. Bakalım hangi yüzle bu kutlamaları yapacaklar. Ayasofya puthaneye çevrilmiş, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyeti ayaklar altına alınmışken hangi yüzsüz bu durumda tören yapacak; ben de merak ediyorum.

Hükümete 29 Mayıs gelince ciddi eleştiriler gelecek fakat sivil toplum kuruluşları bu konuda daha dikkatli olmalıdır. Eğer bu derece onursuz bir tören yapmayı göze alabiliyorlar ise buyursun yapsınlar. Bu imanlı ve İslam adına milyonlarca şehit vermiş vatan evlatlarının nefretine ve hakaretine uğrayacakları kesindir. Kendileri bilir… 

Ayasofya varlığı bile kesin olmayan sahte bir kararname ile kapatılmıştır. M. Kamal bu fenalığı yaparken kimlere ne söz verdi bilinmez lakin 500 yıla yakın camii olarak muhafaza edilen bu eser şimdi vakfiyesindeki bedduaya rağmen kapalı tutulmaktadır.

Lozan’ın gizli maddeleri arasında Ayasofya’nın bulunması muhtemeldir. Zira İstiklal Savaşı yıllarında Ayasofya işgal kuvvetlerince kiliseye çevrilmek istenmiş buna karşılık caminin içi cephane ile doldurularak “eğer gücünüz yetiyor ise gelin yapın” denilerek başta İngilizlere gözdağı verilmişti.

Fakat hainler çoktur. Fatih’in emaneti olan bu Camiyi put haneye çevirmek olsa olsa Süfyan denilen ve Müslümanlara bir yılda vereceği zararı 300 yılda kimsenin vermemiş olduğu bu dehşetli şahısların işi olabilir.

Yeniçağ, Ayasofya’nın yeniden fethedileceği tarih ile başlayacaktır. Nasıl ki Sultan Fatih, İstanbul’u fethederek “yeniçağı” açmıştır. Malikiyet ve Serbestiyet asrı da denilen yeniçağ; Ayasofya’nın açılmasıyla başlayacaktır.

Ayasofya, Müslüman Türk halkının mukadderatına vurulan tasmanın manevi kilididir. O kilit kırılmadıkça, Asya’nın ve İslam’ın bahtı açılmaz. Ayasofya’nın açılması aynı zamanda serbestiyetin, meşveret ve şura’nın siyasi hayatımızda hakiki bir esas olmaya başlayacağı dönemin kilididir.

O kapalı olduğu sürece, Batının İslam dünyası üzerindeki baskısı devam ediyor demektir. İslam düşmanları Ayasofya’yı puthaneye çevirerek mühürledi ve bunu kırmak sadece hükümetin değil hepimizin boynuna borçtur. Çünkü milletimizin beynini, istidadını ve fikrini bulandırıp İslam ile alakalarını kesmeye çalışmışlar. Askeri darbeler hep o iradenin yansımasıdır.

Başaramadılar Elhamdülillah. Halkımız, o sevdayı tar umar etti. Tarihin nesnesi değil tarihin öncüsü olduğumuz 15 Temmuz 2016’da bir daha ispatlanmıştır. İşte mazlum milletlerin sesinin bizim sesimiz olduğu tekrar ispatlanmıştır.

Ayasofya bir semboldür ve bir gün mutlaka açılacaktır, ne mutlu o hizmeti yapan kişiye ve kişilere…

Hükümet; Ayasofya’nın açılması ilgili ciddi bir çaba göstermiyor maalesef. Bunların aklını başlarına getirmek için neler söylemeli acaba? Bu kadar yazı çiziye dağlar olsa parçalanırdı. Fakat yöneticiler; kör sağır ve dilsiz olarak karşımıza çıkıyorlar…

Bu hayırlı iş için bir bakanlar kurulu kararı yeterlidir. Mecliste kanun çıkarmaya dahi gerek yoktur. Çünkü sahte de olsa bakanlar kurulu kararnamesi ile müzeye çevrilmiştir.

Ayasofya’nın açılması vakti artık gelmiştir. Bundan korkmamak gerekir. Avrupa’dan bir itiraz sesi çıksa dünyanın dört bir tarafından bin tane taraftarlık sadası yükselecektir. Zaten Batılıların tepkisi, şu anda içinde bulunduğumuzdan daha fazla bir problem meydana getirmez!

Harikalar asrında yaşıyoruz bakın Bediüzzaman, nasıl ifade etmiş: “Eskiden beri Allah’ın adını yüceltmek, tek vücut olan İslam dünyasının bağımsızlığı ve bekası için kendisini feda etmeye görevli bilmiş, hilafete bayraktarlık etmiş bu İslam devletinin (Osmanlının) felâketi, İslam aleminin gelecektik saadetiyle telâfi edilecektir. Zira, şu musibet, hayatımızın abı hayatı olan uhuvvet-i İslâmiyyenin inkişaf ve ihtizazını (İslam kardeşliğinin yeniden doğup gelişmesini) harikulade tacil etti. Biz incinirken âlem-i İslâm ağlıyor. Avrupa ziyade incitse, bağıracaktır. Şayet ölsek, yirmi öleceğiz, üç yüz dirileceğiz. Harikalar asrındayız üç gün ölümden sonra meydanda dirilenler var…” (Sünuhat)

Marmaray ve Avrasya tünelleri Camilerimizin siluetini bozmayacak şekilde denizaltından inşa edilmiş ve yeni tüneller daha açılmaya çalışılmaktadır. İnşaatı devam eden bu eserler 3 katlı tüp geçit ve Üsküdar yaya geçidi gibi dünyada örneği olmayan muhteşem eserlerdir.

Türkiye’nin büyüme ve kalkınma hızına paralel bir şekilde köprü inşaatları ihtiyacı karşılar mı bilinmez. Ben bunlarında yeterli olacağını zannetmiyorum. Zira yüksek kalkınma potansiyeli ve dinamik genç nüfusu ile daha çok camiler ve köprüler yapmamız gerekir kanaatindeyim. Çamlıca’da yapılan ve İstanbul’a İslam mührünün vurulduğu Cami ile birlikte hükümetimiz çok dua almaktadır. Ayasofya için de dua alacaktır. Rabbim bütün hayırlı ve güzel icraatlarında muvaffak kılsın.

Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; İslam’ın sanat eserleri heykeller değil, camilerdir, köprülerdir, kervansaraylar ve çeşmelerdir. Medeniyet heykeller dikerek zulüm ve cinayetleri taşlaştırarak, adeta halka meydan okumak, onların karşısında serfüru etmek yani boyun eğdirmek değildir. Osmanlı ve Selçuklu ecdadımız gibi insanların hayatını kolaylaştıracak şekilde camiler ve köprüler yapmak ve bunları korumaktır, vesselam…

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...