Salı, 02 Ocak 2018 11:54

AK Parti’nin İçinde İngiliz Ayak Sesleri Mi Var?

AK Parti’de zıt kutuplar oluşturmak adına özel çalışmalar gerçekleştiren lobi faaliyetleri için yoklama yapan karanlık bir takım unsurlar mevcut. Kimi siyasi tetikçiler bu lobilerin tuzağına düşüyor. Yoğun ülke gündemi arasında bu tuzağa da dikkat çekmek zorundayız. 

Refah Partisi’nin kapatılmasının ardından siyasette depresyon döneminin başladığını yakinen biliyoruz. Siyasi depresyon sonucu Fazilet Partisi’nin lider arayışında olduğu dönemde Erbakancı ve Yenilikçi Hareket döneminin fitili ateşlediğini hatırlayın. 

Bu ateşlenmenin nedenlerini kısaca özetleyelim. Refah Partisi’nin yıllarca Erbakan Hoca tarafından yönetilmesi son derece doğal, olması gereken bir durumdur. Konu liderlikse, bir partinin kurucu ve kemik omurgasını bir arada tutan yegâne vasfın bu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak parti içi dengeler belirli bir süre sonra klasik yoğunluğa ve yorgunluğa sevk edilir. Yorgunluk, lider etrafında şekillenen ve fikir üretmeyen makamlar tarafından nerdeyse esir alınır. Bunun sonucunda parti içten hızla korozyona uğrar. Dolayısıyla Refah Partisi’ndeki yönetim sistemi, parti oluşum hareketini yeterli düzeyde yenileyemediği için kendi sonunu hazırlayan ve miadını dolduran siyasi bir harekete yenik düşmüştür.

Gelelim Yenilikçi Harekete ve doğuşuna. AK Parti 2001 yılında kurulduğunda önemli isimlerle beraber şekilleniyordu. Bu oluşum, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve diğer siyasi partilerde mücadelede yorgun düşmüş siyasilerin yeniden yapılanması ile gerçekleşti. Bu hareketin içinde bulunup bugün hiç kimsenin hatırlamadığı isimler bile var.

14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan partinin kurucuları arasında Abdullah GülAbdüllatif Şener, İdris Naim Şahin, Bülent ArınçBeşir Atalay, Yaşar Yakış, Hüseyin Çelik gibi önemli isimler bulunur. Bünyesinde Millî Selamet Partisi - Refah Partisi - Fazilet Partisi (Millî Görüş), Anavatan Partisi (Turgut Özal’a yakın isimler) ve Demokrat Parti-Adalet Partisi-Doğru Yol Partisi (merkez sağ) kökenli partileri de barındırmaktadır.

AK Parti kurucu üyelerinden önemli aktörlerin isimlerini şimdi gençlere sorsanız kimse hatırlamaz ancak burada altını çizmek istediğim bir konu var. Sayın Cumhurbaşkanın liderliği boyunca partisini bir arada tutmak için özel bir çaba içerisinde olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Parti içi dengelerin ne denli zor olduğunu anlatmamıza gerek yok sanırım. 

Tüm bu zorlu dengeler arasında parti kurucularından olan Sayın Abdullah Gül’ün 2002 yılında başbakan olarak göreve başlaması bile tahammülsüzlük olarak algılandı. Partinin içindeki bazı isimlerin hemen adamcılık yarışına girdiğini unutmayalım. Kimilerinin bakan olmaması, kimilerinin önemli görevler beklemesi veya kimilerinin de yağdanlık olarak boş durmak istememesi AK Parti’nin sancılı süreçlerini başlattı. Yani birileri çoktan kendine vazife çıkarması yapmıştı ve kaçınılmazdı. Sayın Abdullah Gül’ün başbakanlığındaki bazı atamalarına kadar müdahale edilmesi unutulmamalıdır. Burada Sayın Erdoğan’ın bütün samimiyeti ile olaylara yaklaşımı birilerin hoşuna gitmedi. 

Son günlerde tartışma konusu olan 696 sayılı KHK ile patlak veren sürece gelelim. Sayın Gül’ün zaman zaman hükümetin görüşlerine katılmaması bir bardak suda fırtınalar kopmasına neden oluyor. Hal böyleyken birilerinin sağduyulu açıklama yapması gerekirken AK Parti’deki bazı yağdanlıkların hemen Donkişot’luğa soyunması işin cabası. Yahu kardeşlerim, biraz akl-ı selim düşünsenize. Siz nasıl oluyor da bir anda ağabey kardeş arasına giriyorsunuz. Size ne oluyor? Muhalefetin zaten kolu kanadı kırık, fikir fukarası, siyaset üretemiyor, görevini yapamıyor… Sayın Gül ve Davutoğlu şimdiden linç ediliyor. Bu şahıslar iyi veya kötü ancak en az sizler kadar bu partiye hizmet eden kişiler. Yarın AK Parti bu parti içi doldurmalar neticesinde iktidardan düşerse siz ne yapacaksınız? Kendinizi ne sanıyorsunuz?  

Sayın Cumhurbaşkanı bugün bu partinin başında olmazsa birçoğunuz mahalleleri bile yönetemezsiniz bey ağalar… Sayın Gül’ü ve Davutoğlu’nu İngiliz projesi kapsamına aldınız. Bırakın bölgesel fanatizmi, bırakın kişileri yıpratmayı, yarın bu ülkede seçim olduğunda bu partide yağdanlık yapanların Allah katında affolunması mümkün mü? Kişisel menfaat peşinde koşanlar şunu unutmasılar; Erbakan hocanın etrafını izole eden ve partiye zarar verenler yarın AK Parti’ye de aynısını yapacaklar. AK Parti’de çatlak ses verenler aslında İngiliz projesidir. 

Bugün Sayın Başbakan Binali Yıldırım hakkında karanlık bir takım hesaplar yaparak parti içinde dengeleri bozmaya çalışanlar unutmasınlar ki; yarın aynı konu sizlerin de başına gelebilir. Sayın Binali Yıldırım’ın sağduyu açıklamaları manidar ve akılcı bir yaklaşımdır. Sayın Gül’ün bundan sonra olumsuz yansıyacak düşüncelerden ve açıklamalardan kaçınması gereklidir. Gül ve Davutoğlu üzerinden AK Parti’nin yıpratılması, derin bir takım oluşumların yeni parti kurma düşüncesinin ortaya atılması sadece partiye değil, ülkeye ve mazlumlara da zarar verir. AK Parti’nin içindeki bazı Donkişotlara karşı da genel başkan düzeyinde tedbirlerin alınması ve daha sağduyulu yaklaşımları şarttır.

Vesselam…

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...