Cumartesi, 10 Şubat 2018 10:18

Zeytin Dalı Operasyonu ve Türkiye'nin Hassasiyetleri

Zeytin Dalı Operasyonu kararlılık ve başarı ile devam ediyor. Operasyonda kazanılan mevziler ve ele geçirilen silahlar sınırımızda Türkiye’ye karşı ne kadar hain planların olduğunu da ortaya çıkarıyor. Bir metre kalındığında bir dağdan diğer dağa kilometrelerce uzanan ve Türkiye’ye gizli geçitlerle bağlanan tüneller, PKK terör örgütünün tek başına yapabileceklerinin çok ötesinde. Bize dost görünüp yıllardır PKK terör örgütünü besleyip büyüten müttefik bildiklerimizle yüzleşme dönemlerini yaşıyoruz. Zeytin Dalı Operasyonu kukla PKK terör örgütünün Afrin’de bozguna uğramasından sonra ikinci safha olan diğer bölgelerin temizlenmesinde kuklacı ABD ve AB ülkeleri ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmektedir. Türkiye en üst düzeyden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından PKK terörü kuklacılarına, “PKK terör örgütüne silah vermeyi kesin; terör örgütünün yanından çekilin, olacaklardan biz sorumlu olmayız” diye kararlı ve samimi çağrılarda bulunuyor. Ancak terör sevicilerinin bu çağrılar karşısında kaypak duruşu devam ediyor. Türkiye diplomatik girişimlerini her düzeyde devam ettiriyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Vatikan’da Papa ile 59 yıl sonra yaptığı üst düzeyde görüşmeyi öncelikle bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği Mevlana’nın insan sevgisi ve barış mesajlarını taşıyan Mesnevi’si ile Papa’nın verdiği Barış Madalyonu, barış isteklerinin karşılıklı ifade edilmesidir. Türkiye en önemli hassasiyeti Papa ziyaretinde dünya kamuoyuna belirttiği mesaj gibi yurtta ve bölgede barışı tesis etmektir. Barışı yok etmeye yönelen her türlü tehdit ve tehlikeyi de ininde bulup yok etmektir. Türkiye yıllarca savunmada kalarak nice canlar kaybetmiştir. Türkiye’nin önceliğinde artık koruyucu ve ininde yok edici stratejiler vardır. Binlerce kilometreden Suriye’ye gelerek ülkelerini DAEŞ ve IŞİD gibi terörist gruplara karşı koruduklarını iddia eden ABD, Rusya ve AB ülkelerinin Türkiye için yıllardır bela olmuş sınırındaki PKK teröristlerine karşı, bölgede bulunmasına hiçbirinin itirazı olmamalıdır. PKK terör örgütü yok oluncaya kadar Türkiye’nin Suriye’de operasyonlar yapması, Birleşmiş Milletler Anlaşmalarından doğan en temel hakkıdır. Bu hak devlet yetkililerimiz tarafından her platformda dile getirilmektedir. Dünyanın egemen güçleri olan ABD, Rusya ve AB ülkelerinin güç kullanması gibi Türkiye bu hakkını dünyanın her yerinde koruyabilme güç ve kararlılığına sahiptir. Bu gerçeği anlamaktan uzak olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve saz ekibi, terör seviciler gibi ordumuzun, yanı başımızdaki Suriye’nin Afrin merkezine girmesini bile engelleme söylemine girmişlerdir. Bu durum ülkemiz siyasetinde bulunan bu kişileri, Atatürk’ün “Gaflet, delalet hatta hıyanet içinde bulunabilirler” söyleminin muhatabı haline getirmektedir.

Zeytin Dalı Harekatı’nda, Türkiye değerlerinden ve tarihinden kaynaklanan, “Bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir ve bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir” anlayışı ile hareket etmektedir. Bu çerçevede bölgede bulunan masum insanları korumak ve kollamak hassasiyetlerimizden biridir. “Sivil halkı öldürmeyin” diye bize akıl vermeye çalışanların, dünyanın birçok yerinde ne kadar masum insanı katlettiklerine dünya kamuoyu şahittir. Yine aynı güçler Suriye’de kadın çocuk demeden savunmasız halkın üzerine tonlarca bomba atarak defalarca katliam yapmışlardır. Zeytin Dalı Harekatı ile PKK teröristlerinden temizlenen bölgelere yerleşen sivil halkın Türkiye’ye bağlılığı ve Türk ordusuna desteği, Türkiye’nin sivillere gösterdiği hassasiyetin sonucudur.

Türkiye, Zeytin Dalı Harekatı’nı, Mehmetçik ve Özgür Suriye Ordusu neferlerinin can güvenliğini en üst düzeyde koruyarak sürdürmektedir. Hayatını kaybeden her insan bizim canımızdır. Hiç kimsenin burnunun bile kanamasına milletçe rızamız yoktur. Ancak söz vatan olursa canlar fedadır. Şehitlerimiz ve yaralılarımız üzerinden vatan savunması olan Zeytin Dalı Harekatı’na yönelik, bazı akademik odaların ve sanatçı geçinenlerin yaptığı eleştirilerin milletimizde karşılığı yoktur ve olmayacaktır. Bu eleştirilere en anlamlı cevap, askerlik için bireysel ve topluca yapılan müracaatlardır. Bu müracaatlarda kadın erkek herkes, “Vatan savunmasında ben de varım” diyerek ordusunun yanında ve ordu-millet olduğunu göstermektedir. Başkomutanına ve komuta heyetine güvenerek vatan savunmasında görev alma yarışına giren bu millet, Çanakkale ve 15 Temmuz ruhunu yaşamakta ve yaşatmaktadır.

Bölgede egemen güçler Türkiye’nin Suriye’den bir an önce çıkması için Zeytin Dalı Harekatı’na zaman koymaya çalışmaktadırlar. Yıllardır kaynakları zengin güçsüz ülkelerde işgalleri devam eden bu ülkelerin, kendi yaptıklarını görmeyerek Türkiye’yi zamanlama konusunda sıkıştırmak istemeleri yeni Türkiye’yi tanımadıklarının bir göstergesidir. Yeni Türkiye artık emir alan değil, gerektiğinde emir verebilecek konumdadır. Yıllardır boyun eğmeye alıştırdıkları Türkiye artık yoktur. Bölgesinde, İslam dünyasında aktör olan Türkiye, artık dünya sahnesinde de aktör olma yolundadır. Vatan savunması için zamanı ve yeri kendi belirleyecek yeni Türkiye’ye dünyanın egemen güçleri alışacaklardır. Artık yeni Türkiye ‘yurtta barış, dünyada barış’ ideali ile ülkesinin güvenliğini sağlayacak güçtedir, dünyadaki mazlum milletlerin barışını sağlamaya her zamankinden daha yakındır. Yeni Türkiye’ye katkı koyanlara ve yeni Türkiye ideali için çalışanlara selam olsun…

Mehmet İnkaya

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...