Salı, 06 Mart 2018 10:04

Türk Dışişleri; MADAM ve SÜNGER Kodlarıyla Yönetiliyor! Farkında mısınız?

Dışişleri Bakanlığı iktidarının muktedir olduğu devlet yönetim sistem merkezi mi yoksa monşerlerin iktidara rağmen bürokratik engelleme merkezi mi? Son zamanlarda birçok konu konuşulmaya başladı. Bu konular nedir diye soracak olursanız, sırasıyla özetleyelim… Büyükelçilerimiz ülkesine ne kadar hizmet ediyor? Bulundukları ülkede Türk vatandaşlarının saha sorumluluklarını ne kadar takip ediyorlar? Dış temsilcilikler bilgi kaynaklarını kimlerle paylaşıyorlar? Ticari ataşeleri ne iş yapar? Basın yayın ve kültür ataşelikleri papyonlu smokin balolara veya gecelere katılmak için mi oradalar? Ve daha birçok soru… 

Uzun yıllardır dışişleri temsilciliklerimiz hakkında ciddi eleştiriler bulunmaktadır. Bu konunun çoğu zaman can sıkıcı noktaya geldiğini de ifade etmek gerek ancak Ak Parti iktidarı döneminde kısmen iyileşme sağlansa da tam düzeldiğini söylemek ikiyüzlülük olacaktır. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı’nın yurtdışı ziyaretlerini çok titiz işleterek konuyu takip etmesi, ikili heyetler anlamında konuları ve iletişim merkezlerini kendi ekibine kontrol ettirmesi monşerlerden kaynaklanıyor olsa gerek. Sayın Başbakan Binali Yıldırım Bey’in son ABD ziyaretinin yanlış yönetilmesi, birçok konularda dış temsilciliklerimizin, bulundukları ülkeleri fazla analiz edemediklerini gösteriyor. Son zamanlarda Avrupa’dan gelen bilgilerin yanlış bir politikayla yönetilmesi ile Avrupa’da yaşayan Türkler bilgi entegrasyon sisteminden yeterince yararlanamıyor. Elçilik çalışanlarının kraldan çok kralcı olması, kendi vatandaşlarına durmadan bürokratik engellemeler çıkarmalarına, hükümeti yıpratarak hükümete fatura ödetilmesine sebep oluyor. Yoksa FETÖ örgütünün hücreleri kısmen görevde mi?

Birçok ülkede Erdoğan’ı ve Türkiye’yi kötüleyen açıklama ve yazılar yazılırken bırakın Erdoğan›ı savunmayı, Türkiye›nin menfaatlerini gözeten bir basın açıklaması dahi yapmadılar. Türk Büyükelçiliklerine telefonla ulaşmak imkânsızdır. Çünkü telefonlara bırakın acil durumları, mesai saatleri içersinde bile cevap verilmez. Dışişleri Bakanlığı’nda telefonlara bakmamak milli bir dış politika stratejisidir!

T.C. vatandaşlarının sorunlarıyla ilgilenmek gibi imkânsız şikâyetlerin cevaplanması hiçbir dönemde mümkün olmamıştır. Mason locaları veya Rotary kulüplerinden referansa ihtiyacınız vardır. Büyükelçiler mesai saati içerisinde randevu sistemiyle çalıştıklarından, öğle saatinden sonra elçilik binasından içeri giremezsiniz. Büyükelçiliklerde çalışan eğitim, kültür ve askeri ataşelerin sicillerini yazdıklarından Türkiye›nin menfaatlerini gözeten programları engellerler, itiraz edenleri ya Ankara’ya şikâyetle ya da iftiralarla sindirir yahut da kurumdan attırırlar. 

Ekonomi ataşeleri, büyükelçilerin en çok problem yumağı oldukları birimdir. Normalde Ekonomi Bakanlığı ayrı bir ofis tutar ancak diplomatik teamüller adı altında ekonomi ataşeliklerini iş yapamaz hale getirirler. Uluslararası ticaret yapan hiçbir birlik, oda veya işadamlarının dernekleri elçiliklerden memnun değildir. Aksilik çözmeyi geçtik, ülkeler arasındaki fırsata dönüşebilecek anlaşmalara bile engel olurlar. Öyle bir izahat tarzları vardır ki; zannedersiniz o ülkedeki temsilciğimiz kapanacak. 

Türk Büyükelçilikleri en çok kendi ülke makamıyla değil; o ülkedeki ABD ve İsrail Büyükelçilikleri ile arasını iyi tutar. Ankara’nın ne düşündüğü önemli değildir. Çünkü ABD ve İsrail misyonları üzerinden Türkiye’deki kariyerlerini de garantiye alırlar. Haliyle Türk devletinin menfaatleri ve T.C. vatandaşının ne düşündüğü önemli değildir. Örneğin FETÖ ile mücadelede TSK, MİT ve diğer bakanlıklarda binlerce kişi ihraç edildi veya soruşturma açıldı. Ancak dışişlerindeki rakamlar oldukça vasat. Oysa FETÖ dünyanın her yerinde ülkemiz aleyhine propaganda yaparken, Dışişleri Bakanlığı’nın direkt çalışma sahası olan konularda ilerleme ve mücadele kaydedilemediği gibi bilakis “sükût ikrardan gelir” düsturundan yola çıkarak sessiz bir destek bile sağlamaktadırlar.

Bu bağlamda uluslararası alanda FETÖ ile mücadelenin eksik olmasının nedeni budur. Ayrıca bakanlık bünyesinde aktif veya pasif birçok FETÖ mensubu olması güçlü ihtimaldir. Ak Parti hükümetleri boyunca birçok STK ve kamu kurumlarının; (TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi…) eğitim ve kültür ataşeliklerimizden en çok şikâyetleri, o ülkenin makamları ile değil, bilakis Türk Büyükelçiliklerimizle ilgilidir. Dışişleri raporları, ezik Ak Parti bürokrasisi tarafından kutsal metin olarak görüldüğünden sorgulanmadan işleme hemen konur. Bu bağlamda Ankara’daki ahbap-çavuş ilişkisi; dava, ideoloji, millilik gibi kavramların çok üzerinde olduğundan, performans ve hakkaniyet temelli bir değerlendirme asla yapılmaz. 

Tarih, uluslararası ilişkiler ve dış politika değildir örnek almaları gereken(!). ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve elçilerin biyografisi ile otobiyografi kitaplarıdır. Bunları örnek alıp, kendi görevlerine uygulamaya bayılırlar. Maalesef Türk Büyükelçilikleri dedikodunun merkezidir. Köy çeşmelerinde, mahalle kıraathanelerinde yapılan dedikodunun alası burada yapılır. Erdoğan’a ve muhafazakârlara hakaret büyük bir hatipliktir. Hele o ülkeye Bakanlar eşleriyle veya Cumhurbaşkanı eşi ile gitmişse arkasından okkalı küfrü aylarca konuşulur. 

Hatalı davranışlarla ülke gelişiminden, durumuna her türlü zor duruma sokan büyükelçilikler ve Dış İşleri’nin geçtiğimiz yıl da yanlış bir davranışı olmuştu. T.C. Brezilya Büyükelçiliği 2017 yılının Nisan ayında, Brezilya’nın başkentinde bir Yahudi Soykırımı anma programı düzenledi. Daha sonra, aynı hafta içerisinde bu programın ikincisini Sao Paulo şehrinde düzenlemek istediklerini ve Yunus Emre Enstitüsünden sponsor olmalarını istediler. Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Hüsamettin Aslan, Türk kültürü ile alakası olmayan ve Yahudileri ilgilendiren bir programa sponsor olmak istemedi. Türk vatandaşlarını programa katılmasını engellediği iddiasıyla Dışişleri Bakanı’na şikâyette bulunuldu. Sonuçta Yunus Emre Enstitüsü Müdürü görevden alındı.. Brezilya Müdürü ‘‘ailevi sebepler’’ gerekçe gösterilerek görevinden istifa ettirildi. Sanırım itibarlar onurla iade edilir. Bu da hariciyenin görevi. 

Ülkemiz, FETÖ, PKK/PYD terör örgütleriyle uğraşırken bir de ABD’nin açık ekonomik ambargosu ve terör örgütüne desteği gibi düşmanlıklarıyla karşı karşıya. Milli politikalarımızı ve memleketin işadamı, öğrencisi, bilim adamının menfaatlerini gözetmesi gerekirken, Türkiye’nin uluslararası açılımının önündeki en büyük takozudur. Bu iş; Ortadoğu ve Afrika’dan yatırım için Türkiye’ye gelmek isteyen yatırımcıların bir Türkiye vizesi almasını 2 ay bekletmek ile ilerlemez…

Vesselam…

 
 
Son Düzenlenme Salı, 06 Mart 2018 16:35
Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...