TÜRKİYE ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

            Ortadoğu coğrafyasında komşularımızla olan ilişkilerde zaman zaman problemler yaşanmıştır. Bulgaristan bir zamanlar Türk azınlığa zulüm yapmıştır. Yunanistan ile Kıbrıs, Adalar ve Karasularını 12 mile çıkarma gerginliği, Suriye ve Irak ile bölücü örgütleri topraklarında barındırma sıkıntı yaratmıştır. Ancak bu ülke yetkilileri ile yapılan üst düzey görüşmelerle problemler çözüme kavuşturulmuş ya da iyi niyetli yaklaşımlarla gerginlikler giderilmeye, askıya alınmıştır.

            Komşularımızdan sadece Ermenistan ile olan ilişkiler Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin olumlu yaklaşımlarına rağmen düzelmemiştir. Ermenistan ile ilgili somut adımlar atılmıştır.

1)       Türkiye Cumhuriyeti devleti 1991 yılında ABD’den önce Ermenistan’ın bağımsızlığını tanımıştır.

2)       Türk Cumhuriyetleri ile ilişkileri geliştirmek üzere bu ülkelere gönderilen heyetlere Ermenistan Heyetini de dâhil ederek, bu ülkelerle Ermenistan’ın ticari-ekonomik ve siyasal ilişkilerinin sağlamlaştırılmasına imkan oluşturulmuştur.

3)       Türkiye; Ermenistan’ın Karadeniz’de kıyısı olmamasına rağmen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütüne Ermenistan dâhil etmiştir. Ermenistan Hükümetleri, Azerbaycan topraklarını fiilen işgal altında tuttuğu yıllarda atılan bu adımı maalesef anlayamamışlardır.

4)       Depremde 100 ton buğday yardımında bulunulmuştur.

5)       Sayıları 60–70 bine varan Ermeni Vatandaşlarının Türkiye’de kaçak çalışmalarına göz yumulmuştur.

6)       İstanbul-Erivan Hava Koridorunu açmıştır.

Bölgesinde istikrar unsuru, güçlü silahlı kuvvetlere sahip Türkiye Cumhuriyeti bu adımları atarken, bir başka deyişle zeytin dalı uzatırken, Ermenistan ne yapmıştır?

1)           Her fırsatta soykırım iddialarını ortaya atarak, uluslar arası arenada Türkiye Cumhuriyeti devletine siyasi ve ekonomik darbe vurma girişimlerinde bulunmuştur.

2)           Türkiye’nin doğu bölgesini Ermenistan toprağı olarak kabul etmeye devam etmiştir. Lozan Barış Antlaşmasını kabul etmemiştir. Ermenistan Devlet Başkanı “biz şu anda yaşadığımız toprakları isteyerek seçmedik, buralara sürüldük. Bizim yaşadığımız topraklar Türkiye’nin doğusudur. Biz oralarda mutlaka yaşamaya devam edeceğiz”  demiştir.

3)           Sözde soykırım tezinden hareketle tazminat talebini sürdürmüştür.

4)           Devlet Armasında Ağrı Dağını göstererek, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne siyasi anlamda saldırmaya devam etmiştir.

5)           Gümrü-Kars Antlaşmalarını tanımadığın belirterek, toprak talebini sürdürmüştür. Bunun diğer bir anlamı da Lozan Barış Antlaşması ile çizilen sınırlarımızı kabul etmeme anlayışını sürdürmektir.

Bütün bu olumsuzluklar karşısında, Ermenistan ile gizli yapılan görüşmeleri bölgesinde güçlü, örnek, istikrar unsuru olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet yetkililerine yakıştıramıyorum. İyi idare edilememesi yüzünden her geçen gün nüfusu azalan Ermenistan, halkını perişan etmekle kalmamış, PKK’ya da kucak açmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün bu sıfatla Türkiye-Ermenistan milli maçına katılımı yönündeki davete icabetini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının içlerine sindirebileceklerini zannetmiyorum. Azerbaycan’ı yok sayarak yakınlaşma, Tek Millet, farklı iki devlet yaklaşımına ihanettir. Uzatılan el havada kalmıştır. İmparatorluk kuran, herkesi Allah Rızası için kucaklayan, mazlumlara sahip çıkan bir devlet geleneğinin mensupları olduğumuzu unutmayalım.

                                                                                                    Hicabi MERAL

                                                                                                    E.Dz.Öğrt.Alb.

                                                                                                    Anadolu Aydınlar Ocağı

                                                                                                    Başkan Yardımcısı