Çarşamba, 09 Ocak 2008 09:43

Kaldırın şu irtica takvimini

‘Kaldırın şu irtica takvimini’


 

İnsanda  diğer canlılarda olmayan bir göz vardır, bunun adı akıl gözüdür.

            Dinini yaşamak isteyenlerle daha özgür yaşamak isteyenler arasındaki tartışma öyle bir noktaya geldi ki, uzaylılar  veya oyun kurucular sanki bize bakıp gülüyorlar.

            Olay dilini okuyan akıl gözüne atalarımız “basiret” derlermiş.

            Yıl 1986, yer Erzincan Askeri Hastanesi, denetleyen 3. Ordu Komutanı Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu.

            Sayın Yirmibeşoğlu hastaneyi denetlerken sıra Diş Kliniği’ne de geliyor, buranın duvarında bir devlet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın takvimini görüyor. Sayın Yirmibeşoğlu’nun tepkisi “Kaldırın şu irtica takvimini” şeklinde oluyor.

            Özel Harp Dairesi kökenli bir generalin  ve Genelkurmay Başkanlığı’na birinci sıra aday olan bir komutanın bunu söylemesi gerçekten ilginçti.

            O tarihlerde henüz başörtüsüne “siyasal anlam” yüklenmemişti. Sosyolojik süreçlerde gelişme sürüyordu. Aynı tarihlerde Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in irticacı olmadığını TV de eli titreyerek savunması diğer bir ipucuydu.

         Anadolu’nun yanık gençleri

         O günlerde Anadolu’nun yanık gençlerinin etiketlenerek ve fişlenerek  devletten tasfiye edilme süreci başlıyordu.

         Milli Güvenlik Strateji Konseptini  sanki gizli eller veya komiteler değiştirmiş gibiydi. Devletin tehdit önceliklerinin resmi olarak değişmesi ancak 1997’de  oluyordu. Çünkü soğuk savaş sonrası 1993’de NATO kendisine karşı gelme gücüne ve kapasitesine  İslam Medeniyetinin sahip olduğuna karar veriyordu. Adı geçen toplantılarda Orgeneral Karadayı bu fikirlere katılıyordu.

         Bugüne geldiğimizde büyük milletimiz kurulan büyük oyunları bozdu. 27 Nisan’da  hükümetin  şapkasını alıp gideceği üzerine göre hesap yapanlar dökülmeye devam ediyor.

         Sosyolog Nur Vergin’in bilimsel görüşlerine çarpıtarak cevap verenlere dikkat etmek gerekir. Bunlar ya kullanılıyorlar veya oyunun aktörleridirler.

         Nur Vergin’i ciddi bir şekilde korkuttular, artık aynı paralelde konuşacağını sanmıyorum.

      

         Dişi dökülmüş aslanlar

        Fenerbahçe Orduevi’nde Hasan Mutlucan türküleri dinleyenler hiç bitmez. Artık aslanların dişi döküldü.

         Korkmayın Sayın Vergin. Seneca ne güzel söylüyor; “Yaşadığı toplumun yararına bir fikir üreten bunu söylemezse ya bencil ya korkak ya da tembeldir.”

Siz üçü de değilsiniz. Toplumsal irade ve basireti okumak sizin işiniz. Sessiz çoğunluk sizi alkışlıyor.

         Hadi oradan sende

         Bugün kaldırın şu irtica takvimini diyenlere toplum “Hadi oradan sende” demiştir.

         Siyasi irade hata yapmamalıdır. Siyasette sorunlar en güçlü zamanlarda çözülür. Bugün siyasi iradenin en güçlü zamanıdır. Hem halkın desteği var hem de konjonktür rüzgarları arkasında iken adım atmamak tarihi hata olur.

         Sayın Cumhurbaşkanı’nın YAŞ ve YÖK konusundaki belirsiz duruşu çok tehlikeli. Bir  çok fırsat kaçabilir.

         Cumhurbaşkanımız hem  Nur Vergin’i hem Fazıl  Say’ı kabul etmelidir.

         Üniversitelerde başörtüsü özgürlüğü için anayasa değişikliğine değil tanımlama netliğine ihtiyaç var. Yargı yorumunda öne sürülen rejim karşıtı örtü olsa olsa tek parça ağzı ve burnu kapatan örtünme olabilir. YÖK başkanının bir genelgesi bile bu sorunu bitirir.

         Cumhurbaşkanı’nın eşinin elini sıkmamak için köşe kapmaca oynayanlar ironinin farkındalar mı? Anadolu kadını sosyal alanda var olmaya çalışıyor, takvaya uymamasına rağmen elini uzatıyor ve siz reddediyorsunuz. Uzaylılar size gülüyor beyler.

  

         Türkiye’yi Pakistanlaştırmayalım

       

         YÖK başkanı ipinin çekileceğinden korkuyorsa istifa etmelidir. Üniversiteyi özgürlüklerin kalesi yapamayan kişi o makama layık değildir.

         Ankara’da demokrasinin bayrağını dalgalandırmak gibi bir hedefi olanlar Menderes ürkekliğini değil Mustafa Kemal cesaretini örnek almalıdırlar.

         Hedefleri için bedeli ne olursa olsun riske girmeyi başaranlar tarihte şerefle anılırlar.

         Baskıcı yönetimlerin Türkiye’yi Pakistanlaştıracağını komutanlar çok iyi görüyorlar.

         Bugün dinini yaşamak isteyenlere baskı devam ederse ve sosyolojik süreçlere siyasi anlamlar yüklenirse bilimsel davranılmamış olur.

         Hani rehberimiz akıl ve bilim idi.

         Geleceği tahmin etmek için akıl gözü yeter Türkiye’yi Pakistanlaştırmayalım.

 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan


 

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.


 

 

 

 

 

Son Düzenlenme Perşembe, 10 Ocak 2008 10:19
Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...