Amerika Birleşik Devletleri; elde ettiği üstün teknolojik (ekonomik,siyasî ve askerî) gücünü; okyanuslarla korunmuş coğrafyasının verdiği imkanlardan da yararlanarak; eski Kıt’a larda sahip olduğu üs ve tesislere dayanarak; gizli/asimetrik (uluslararası terörizm) ve psikolojik savaş yöntemlerini de en geniş bir şekilde kullanarak; Dünyaya hakim olmak ve zenginliklerini sömürmek için; Milletleri, ekonomik ablukaya aldıktan sonra, kendi içindeki alt unsurları ile çarpıştırarak veya komşuları ile savaştırarak, bozgunculuk çıkaran; çıkaracağı bozgunculuklarda, hedefe kanalize etmek için halkına dahi komplo kurmaktan çekinmeyen, büyük bir provokatör olan; İradesi dışında hareket etmek isteyen milletleri yok etmeyi ve coğrafyalarını kan gölüne çevirmeyi siyasi amaç edinen; çağdaş Siyonizm’in karargahı, finansörü ve destekçisi olan; totaliter demokrasi ile idare edilen “ÇİRKİN BİR DEVDİR”.
ABD’nin kısa tarihini inceleyen ve günümüzdeki uygulamalarını gören akıl sahiplerinin başka bir sonuca ulaşması mümkün değildir.
Tarihinin birinci asrı (18.yy), şu anda sahip oldukları toprakların yerlilerini yok etmekle ve Afrika’nın zencilerini kıtalarına taşıyarak kendilerine köle etmekle geçmiştir.
İkinci asrı ise (19.yy), Yeni Dünya diye de bilinen Amerika Kıtasındaki Milletleri egemenlikleri altına almakla geçmiştir. İşe Avrupalıların Amerika’daki sömürgelerini devralmakla başlamışlar. Eski dünya Kıtalarının işlerine karışmama karşılığında, Avrupalı ülkelerin, Amerika’daki ekonomik yatırımlarını satın alarak, bu ülkelerin içine kanser hücresi gibi girmiştir. Sonra, bu ülkelerde terör örgütleri kurup beslemişler. Açık politikalarında hükümetleri desteklerken, gizli faaliyetlerle de terör örgütlerini desteklemişler. Borçlanmayı körüklerken, biri diğerine galebe çalmasın ve kontrol hep kendinde kalsın diye, ülkelerdeki meşru hükümet ile terör örgütlerini aynı derecede desteklemişler. Meşru hükümet kuvvetlerine terörle mücadele desteği verirken, terör örgütlerine de gizli olarak eğitim ve lojistik destek sağlamışlar. Kontrolden çıkan hükümetleri ihtilallerle devirmiş, kontrolden çıkan ihtilalcilere karşı da düzenli ordularını kullanarak ülkeleri işgal ederek kontrolüne sokmuşlardır. İşte bu Çirkin Devin YENİ DÜNYADA kurduğu , Yani “Yeni Dünya Düzenindeki” strateji budur.
Üçüncü asrı (20.yy) da, Sömürge bölüşümü ve hakimiyet davası için dünyayı kana bulayan Batılı Devletler üzerinde hakimiyet kurma ve Batının Liderliğini elde etme gayretleri ve Dünyayı idare edecek mekanizmaların (BM, NATO ve benzeri kurumlar) tesis edilmesi mücadelesi ile geçirmiştir.
Nihayet zamanımızda, Müslüman Milletleri, kendisine müzahir idarecileri vasıtasıyla, köleleştirerek tarih sahnesinden silme, Müslüman Coğrafyayı ve zenginliklerini ele geçirme mücadelesini başlatmıştır.
Başlatılan bu mücadelenin hedefini görememek ve ABD ile işbirliğini devam ettirmek, Müslüman Milletlerin idarecileri için büyük gaflettir.
Müslümanlar bir ve beraber olurlarsa; mücadeleye, ABD’nin ülkelerindeki üs-liman ve tesisleri vasıtasıyla topraklarımıza geçirdiği tırnaklarını sökerek ve bu askerî varlıklarını hedef alarak başlarlar ve savaşı Gayri Nizamî yöntemlerle ABD’nin ülkesine taşırlarsa, bu Çirkin Devin Sonunu getirebilirler. Boyun eğmenin kurtuluş olmadığı, gücüne güç katarak iştahını kabartmaya yaradığı unutulmamalıdır. 21 Ağustos 2005
Adnan Tanrıverdi
Emekli Tuğgeneral
ASDER Genel Başkanı
