Çarşamba, 02 Eylül 2009 04:35

DEMOKRATİK AÇILIM ve TSK

      

DEMOKRATİK AÇILIM ve TSK

 

        İç ve dış konjöktürün müsait bir zemin sunduğu demokratik açılım için her kesimin katkı vermesi tarihsel bir sorumluluktur artık.

 

      Bugüne kadar sorunun çözümü için uyguladığımız yöntemlerin, mevzi başarılara rağmen yeterli olmadığı ortadadır. PKK terör örgütüne dış desteğin bu kadar azaldığı, hatta komşu ülkelerin açık tavır aldığı günlerden geçiyoruz. Yakın geçmişte terör örgütüne destek veren veya en azından her türlü serbestiyi tanıyan ülkeler, bugün o tavırlarından belli ölçülerde vazgeçmişlerdir.

 

      Çeyrek yüzyılı aşan süredir devam eden bu mesele artık gına getirmiştir. Maddi-manevi kayıplarımız akıl almaz boyutlardadır. Bu kayıpların alternatif maliyeti ise hesaplanamamaktadır. Bundan dolayıdır ki; çözüme katkısı olacak kesimlerin hızlı hareket etmeleri gerekmektedir. Bu çerçevede meselenin tam ortasında yer alan TSK’nin tavrının belirleyici olduğu ise aşikardır.

 

      TSK bu nedenle her kesimin kendine göre anlam çıkaracağı beyanatlar vermek yerine, farklı pratiklere yönelmelidir. Başlangıç olarak, demokratik açılıma sadece güneydoğu bölgesi için değil, memleketin her yerinde yaşayanlar için, eşitliğe aykırı, özgürlükleri sınırlayan antidemokratik uygulamaları ortadan kaldırmak maksadıyla gereken destek verilmelidir. Milli ve manevi değerlere saygılı, hatta bağlı olduğunun göstergesi düzenlemelere ve icraatlara ayrıca ihtiyaç vardır. Geçmişte yapılan hataları da (özellikle 28 Şubat süreci) telafi anlamına gelecek yaklaşımlardan söz ediyorum. Kahir ekseriyetin kültürü ile, inançları ile, yaşama biçimi ile çelişmeyen şeylerden. İşte o zaman 30 Ağustoslarda törenlere gösterilen ilgi ve TSK ne olan teveccühün kat be kat üzerinde bir sempati ve sevgi denizi meydana gelecektir. Artık bu milletin tümünün ordusu olduğunu gösterme zamanıdır.

 

      Bu çözüm zemini seküler kaygılara ve etnik milliyetçi yaklaşımların sorunu büyüten söylemlerine kurban edilmemelidir. Ama en fazla dikkatli olunması gereken husus ise; çözümsüzlükten beslenen çevrelerin, güç ve konumlarını terör sayesinde sürdüren yapıların vatan elden gidiyor teranelerine, hatta süreci provoke edecek eylemlerine karşı uyanık olmaktır. TSK’nin çözümden yana ortaya koyacağı irade ve müspet yaklaşımlar, süreci sabote etmeye dönük kendi içinden ve dışından gelebilecek hareketlerin de önünü büyük oranda kesecektir.

 

      TSK asli vazifesinin dışında kendini 30 yıla yakın meşgul eden bu gaileden kurtulmak istiyor mu, istemiyor mu? Bekleyip göreceğiz.

                                                                                    

 31.08.2009

Yakup Evirgen

Yakup Evirgen

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...