Perşembe, 10 Ocak 2008 10:34

Çanakkalede Yaşanmış Bir Olay ve Alacağımız Dersler

ÇANAKKALE’DE YAŞANMIŞ BİR OLAY VE ALACAĞIMIZ DERSLER

Halil Mert

Emekli Topçu Yarbay

Strateji ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı

 


Geçmişi bilemezsek geleceği göremeyiz…

Bu köşenin temel bakış tarzı bu olacak. Sizlere ceddimizin hatıralarını hatırlatacağım buradan. Haykıracağız sonra… İtirazımız var diyeceğiz diğer “VATAN-MİLLET-DİN-DEVLET”  diyen dostlar gibi. Çok lafa hacet yok, Çanakkale ile başlayalım mı? Hani şu ezeli düşmanımız İngiliz gâvurcuklarının her yıl gelip ayin yaptığı evrensel sömürü ve güç odaklarına geçit vermediğimiz amansız kavgamızın en çetin cephesine. Bir nesli bağrına bıraktığımız yurt köşemize… Mustafa Kemal’i bize yetiştiren ve armağan eden şehitler ve gaziler diyarına. Peygamberimizin de rivayet o ki katıldığı muharebe meydanına…

Çanakkale 1915, 1916…

Kaç yıl geçti aradan… Şunun şurasında doksan yıl dostlar. Düşünün bir milletin tarihi ve milli hafızası için çok eski bir zaman mıdır doksan yıl? Evet, Çanakkale bir destandır. Doğru… Ama birçoğumuzun bizzat dedesinin de yazdığı bir kahramanlık destanı. Evet, evet bizzat dedemizin, dedelerimizin yazdığı taze ve yaşanmış bir destan… Şimdi burada yaşanmış başka bir hatırayı paylaşacağım sizinle. Kahramanlık hikâyeleri arasında yitirilmiş başka bir hatırayı…

Acaba; Çanakkale’ de yaşanan sadece özü yitik kuru bir kahramanlık mıdır? Yoksa O zaferi besleyen başka amiller de var da biz utancımızdan anlamaz mı olduk…

İbretle okuyunuz; O zamandan bu zamana neler değişti, nasıl değişti ve hangi özelliklerini kaybetti, ısrarla kaybettirilmeye devam ediyor da bu hale geldi bu millet düşünelim...

“Kocadere köyünde büyük bir sargı  yeri (şehit ve yaralılarımızın toplandığı yer) kuruluyor. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, Kimi Adıyamanlı, Kimi Düzceli, Kimi Halepli, çok sayıda yaralı getiriliyor...

Bunlardan biri Lâpseki’nin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.

— Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın...
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:

— Ben... Ben köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşıdan 1 mecit borç aldıydım. Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin…

— Sen merak etme evladım, diye cevap verir komutanı… Kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.

Az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de;

Söyleyin hakkını helal etsin. olur...

Aradan fazla zaman geçmez. Sargı yerine sürekli yaralılar getirilmektedir. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşer. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılır. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan gözyaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de gözyaşlarına engel olamaz...

PUSULADAKİ NOT: "Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."

 

Biz bu olayın neresindeyiz?

Kupkuru ve içi boş bir Türklük davası güdüp de ecdadın ayaklarındaki toz olamayanların, vatan, millet, Atatürk sevdasında görünüp de ülkeyi yiyip-bitirenlerin ve yetim hakkına bile göz dikip; haksızca hak iddia edenlerin suratlarına ecdadın o meşhur şamarını indirmek için bu hatıra ne güzel mazerettir, değil mi dostlar…

Atalarına, onların aziz hatıralarına, Türk’ün töresine, terbiye ve edebine bağlı kalanlara ne mutlu…

 

Son Düzenlenme Perşembe, 13 Mart 2008 16:55
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « MANKURT VE ÇAĞDAŞLARI YENİ ANAYASA »

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...