Perşembe, 24 Nisan 2008 14:19

Anlayamadığım şeyler...

                Anlayamadığım şeyler...
Bir demokraside, farklı düşünceler etrafında gruplaşmalar olması doğaldır. Fakat bu gruplaşmaların, keskin çizgilerle ayrılmış "cepheleşmelere" dönüşmesini anlamakta, çok zorlanıyorum. Türkiye'nin laikliği hakkında duyarlı olan çevrelerin; geleneksel olarak, "Batı"dan yana olduğunu düşünürüm.
Fakat bu çevrelerde, inanılmaz bir Batı düşmanlığı pompalandığını görüyoruz. Bunu anlamak, mümkün değil. Atatürk'ün, antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı söylemlerini ön plana çıkartarak; Batı'ya karşı olmayı, Atatürkçülüğün temel koşulu haline getirmek istiyorlar. Evet, "tam bağımsızlık" ve "antiemperyalizm"; Atatürk'ün, en önde gelen "karakterlerindendir". Fakat tek başına tam bağımsızlıkçı olmak, ya da anti emperyalizm, Atatürkçülüğün temelini ve tümünü oluşturmaz.

Güneydoğu'daki teröre verdiğimiz şehitler, elbette yüreğimizin acısıdır. Daha önce de, bu köşede kaleme aldım. Şehit cenazelerinden kimi görüntüleri, "asla unutmamak" için; hem İktisat'taki ve hem de Bilgi'deki odamdaki panoda, asılı durur. Fakat "şehit verdik", "kan döküldü" gibisinden bahanelerle; çözüm yollarının önünü tıkamak, ne kadar yanlış bir şey. Benzer şeyleri, Kıbrıs konusunda da yaşamıştık. Kıbrıs'ta, "anayasal düzeni" egemen kılmak için yapılan "Barış harekatı" sonrasında; Rum tarafının uyumsuzluğunu da bahane ederek, "Şehitlerimiz" edebiyatının arkasına sığınılmak istendi ve barış girişimleri, önemli ölçüde engellendi. Duygusallığın bu derecesini, anlayamıyorum.

AKP'nin gençlik kollarının bir toplantısında, gençlerin bayraklarını sallaya, sallaya ve heyecanla, "10.Yıl Marşı"nı söylemeleri, kimi çevreleri çok şaşırttı. "AKP'nin gençleri bu marşı nasıl söylermiş?.." İnsaf... Bu gençler de, bu toplumun ürünü değil mi? Farklı duyarlılıkları da olsa, ortak duygu ve heyecanları olamaz mı? Bunu garipsemek, nasıl bir mantığın ürünüdür? Toplumu ve özellikle gençlerimizi, keskin çizgilerle bölünmüş cephelere itmenin; kime ne faydası olabilir? Her zaman özenle altını çizerim. İnsanlar arasındaki farklılıkları ön plana çıkartmak kolaydır. Zor olan ve zor olmasına karşın gerekli olan; insanlar arasındaki, ortak noktaları ön plana çıkartmaktır. Tabii bu ortak noktaları bulmak da, ayrı bir beceridir.

Sayın Kamer Genç, çok ilginç bir milletvekilidir. Ben görmedim ama; Ankara'da, seçmenlerini ve gereksinimi olanları barındırmak ve yedirip içirmek için, bir dairesi olduğu söylenir. Ve "tek başına muhalefet" sıfatına, çok yakışan bir kişidir. Sayın Genç'e, bir anlamda borçluyum. Bilgi Üniversitesi'nin kuruluş aşamasında; Bilgi'yle ilgili kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu'na geldiği zaman, başkanlık kürsüsünde o oturuyordu.

Ve Halil Şıvgın'ın ortalığı bulandırmak istemesine fırsat vermemiş ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin kuruluş yasası, kolayca çıkmıştı. (O zamanlar bu konuda kılı kırık yararlardı. Şimdi iş çok kolaylaştı...) Genel Kurul öncesinde, odasına ziyarete gitmiştik. Odada, Tuncelili bir grup muhtar vardı. Birbirini yıllarca görmemiş akrabalar gibi; hepsiyle ayrı, ayrı kucaklaşmıştık. Benim sıkıntım, Kamer Genç gibi bir siyasetçinin; o günlerde, Doğru Yol Partisi'nden milletvekili olmasını anlayamamaktı.

Sayın Genç, o zamanki CHP Genel Sekreteri'nin kendisine reva gördüğü muameleyi anlatınca, hak vermiştim. (Sayın Adnan Keskin'in, daha sonra benzer bir muameleye maruz kalması; galiba, "ilahi" bir adalet olduğunun göstergesi...) Tüm bunları anlatmamın nedeni; Sayın Genç'e karşı, hiçbir önyargım olmadığını ve hatta tam tersine, sempati beslediğimi belirtmek. Fakat doğrusu, TBMM çatısı altındaki üslubunu, yanlış buluyor ve rahatsız oluyorum. Bu son olayda bana kalırsa; Sayın Genç de, ona saldıran AKP'li milletvekilleri de kusurlu. Fakat bence asıl suçlu, TBMM içindeki "sol muhalefeti", Kamer Genç'i terk eden CHP yönetimidir.

40 küsur yıldır; profesyonel olarak, siyaset bilimi ve uluslar arası ilişkiler çalışıyorum. Bu konudaki literatürü, elimden geldiğince inceliyorum. Fakat memleketimizde yaşanan bazı şeyleri, anlayamıyorum ve tahminde bulunamıyorum.
Toktamış Ateş

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: Toktamış Ateş

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...