ADALET HİÇBİR ŞART ALTINDA ERTELENMEMELİDİR
Ülkemizin küresel güçlerin bölgemize müdahalesinden kaynaklanan çok kritik ve ağır bir süreçten geçtiğinin bilincindeyiz.
Bu şartlar altında dahi, 28 Şubat sürecindeki olumsuz icraatlarından çoğunu tanıdığımız Balyoz ve Ergenekon sanıkları; öncelikle yargılandılar, haklarında yargı yolu kapalı hiçbir idari işlem yapılmayarak yargı kararları beklendi.
Yargı sürecinde, Balyoz ve Ergenekon davaları üzerinden TSK’ya kumpas kuranlar ve bunlara alet olan bazı yargı mensupları yüzünden, 2000’li yıllardan itibaren AK PARTİ iktidarını da hedef alan ve ülkece herkesin malumu olan darbe girişimlerinin müsebbipleri kendilerini bu kumpasın kurbanı olarak kabul ettirmeyi başardılar ve gerçek kurbanlarla birlikte beraat ettiler.
Bu kişiler, TSK Personel Kanununun beraat eden sanıklar hakkındaki hükümlerinden yararlanarak geriye dönük mali haklarını aldılar. Eski görevlerine döndüler. Rütbe intibakları yapıldı. Ayrıca manevi tazminat davaları açmaya da hak kazandılar. Yani tüm hukuk devleti süreçleri işletildi.
28 Şubat sürecinde TSK hiyerarşisini ele geçiren BÇG cuntasının, komuta kademesine de operasyon yaptığı ve her darbe döneminde olduğu gibi bu süreçte de TSK bünyesinden YAŞ kararları ve ikili/üçlü kararname yöntemi ile tasfiyeler yaptığı kamuoyunun malumudur. Tasfiyeye maruz kalan personel ise genellikle dindar kişiler olup, yargıya intikal etmiş hiçbir suçları bulunmamaktadır.
Yine aynı süreçte çoğu devlet kurumları üzerinde baskı kurularak, fişlenen kamu personelinin tasfiyesinin sağlandığı da herkesin malumudur. HSYK mağduru hâkim ve savcıların durumu ile YAŞ mağdurları arasında benzerlik bulunmaktadır. Çünkü 28 Şubat cuntasının, gerek YAŞ mağdurlarına ve gerekse HSYK mağdurlarına uyguladığı kıyıma yargı yolu kapalıdır. Bu sebeple bu iki mağdur grubunun mağduriyetlerinin giderilmesi ancak yasal düzenleme ile mümkündür.
Nitekim 2010 Anayasa değişikliğini müteakiben çıkarılan yasa gereği 28 Şubat Sürecinde HSYK tarafından tasfiye edilen hâkim ve savcıların durumları yeniden incelenip mağduriyeti tespit edilenlerin tüm geriye dönük hakları verilmiş, asli görevlerine iade edilmişler, derece ve kıdem intibakları gerçekleştirilmiş mağduriyetleri bihakkın telafi edilmiştir.
28 Şubat cuntasının tasfiye ettiği askeri personelden sadece YAŞ kararı ile tasfiye edilenlerden mağduriyetleri tespit edilenlere, emsallerine eşitlenerek emeklilik veya tahsis edilen araştırmacı kadrolarında istihdam ile sınırlı olarak 6191 Sayılı Kanun çıkarılmıştır. Hâkim ve savcılar gibi geriye dönük haklar verilmemiş, asli göreve iade olmamıştır. İkili ve üçlü kararname ile tasfiyeye maruz kalan TSK personeli ise tamamen bu kanun kapsamı dışında kalmıştır.
ASDER olarak, 1960 darbesi mağdurlarının, çıkarılan dört ayrı yasa ile tüm mağduriyetlerinin giderilmesine, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının tüm haklarını almalarına, aynı mağduriyeti yaşamış hâkim ve savcıların bütün mağduriyetlerinin tam olarak telafisine mukabil, TSK personelinin YAŞ kararları ile tasfiye edilenlerinin haklarının kısmi olarak verilmesini ve ikili/ üçlü kararname mağdurlarının ise hiçbir haklarının verilmemesini adil bulmuyoruz. Ortada bir haksızlık, eşitsizlik ve ayrımcılık söz konusudur. .
Darbelerin asker mağdurları, adeta üvey vatandaş muamelesi görmüşler ve halen süren ayrımcı uygulamalarla bu muameleyi görmeye devam etmektedirler.
Binlerce ASDER üyesi; Balyoz ve Ergenekon sanıklarının haklarını aldıklarını duydukça, adalet ve hakkaniyet duygularının örselenmesine hâkim olamadıkları için, duydukları büyük acıyı her gün bizimle paylaşmaktadır.
Hükümetimizin bu haksızlığın ve ayırımcılığın telafisi için beklediğimiz duyarlılığı gösterip, gereken yasal düzenlemeleri yaparak adaleti sağlamasını bekliyoruz.
Adalet hiçbir şart altında ertelenmemeli ve örselenmemelidir.
ASDER YÖNETİN KURULU ADINA
Prof.Dr.Nevzat TARHAN
ASDER Genel Başkanı