Çarşamba, 18 Şubat 2009 15:20

BİLGE DOKTOR NEVZAT TARHAN

Psikiyatri bilgisi ve tecrübesini pek de fark ettirmeden konuşturuyor, Nevzat Bey. Siyaseti de rehabilite ediyor, ince çözümler öneriyor ve bunlar da oldukça mantıklı teklifler. Psikolojik savaş yürütenleri ve ruh hallerini çok sade ve yumuşak bir biçimde ifşa ediyor.

BİLGE DOKTOR NEVZAT TARHAN

Rahmetli Üstad Cemil Meriç de uzun zaman münzevi olarak fildişi kulede yaşamış, yeniden topluma dönüp eriştiklerini paylaşmaya başlayınca önce şaşkınlıkla karşılanmıştı. Lakin bu çok sürmeden hayranlığa dönüşmüş; art arda çıkan kitapları, gazete yazıları, mülakatları, verdiği seminer ve konferanslarla; deyim yerindeyse, fırtınalar estirmişti. Büyük düşünceleri bir iki kelimeyle ifade edebilen veciz üslubu ve kuvvetli cümleleri, öfkeli ve çarpıcı konuşmaları, aydınları ve gençliği derinden etkilemeyi başarmıştı. Sonradan şunu söyledik kendi kendimize: Onca yıl neden münzevi yaşamıştı, neden daha önce kültür dünyamıza girmemişti, bu mübarek insan…

 

Tabii o zamanlar biz gençtik; 1980 öncesi ve sonrasında, liseyle üniversite yıllarında paldır küldür yaşıyorduk. Düşüncenin, bilginin, sanatın nasıl ortaya çıktığını idrak edecek halde değildik. Kendimiz gibi sanıyorduk bilginleri, düşünürleri, bilgeleri: Gündüz koşan, gece okuyan ve tartışan hatta bağıran, yorulmak bilmeyen... Hâlbuki halis tefekkür, inzivanın çocuğudur; sükûtun, sükûnetin sonucudur. Biraz dinginlik bulunca anladık ki her bilge, her mütefekkir önce susmuştur, uzun zaman yalnız kalmıştır hatta yalnızlığın keskin azabını çekmiştir; bu çileyle yoğurmuştur kendini ve düşüncelerini ve eserlerini.

 

Yine böyle bir bilgeyle karşı karşıyayız kanaatimce. İlk kitabı, 37 yaşındayken 1989’da yayınlanan asker kökenli bir psikiyatr, bir hekim*. (Aslında onu bana ilk tanıtan kişi, “Makul Çözüm” programını hiç kaçırmayan kıymetli eşimdir.) 2003’te bir seminerini dinlemiş, kendinden emin kişiliği ve sakinliği dikkatimi çekmişti, kitaplarını da az çok okumuştum ama iyi bir psikiyatrdan öte bir yapısı olduğunu o zaman pek fark edememiştim. Asıl 2007’de çekti dikkatimi benim, bu bilge kişi. Aksiyon Dergisi’nden Ufuk Şanlı, 28 Şubat süreci ve darbecilerin psikolojisiyle ilgili bir mülakat yapmıştı kendisiyle (sayı 608, 26.02.2007, bkz. http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=26827&yorum_id=17305 ) Sonra haber7.com sitesindeki yazılarını okumaya başladım ve içime “yeni bir bilgeyle karşı karşıyayız” cümlesi doğdu.

 

 

Yazıyı yazmakta tereddüt ettim önce. Lakin üst üste yazılan dikkatli, ince ve aydınlatıcı yazılar, beni mecbur kıldı. Güçlü birikimini, güncel olayların açıklanmasında, dikkatli ve hassas bir üslupla ortaya koyuyordu. Siyasi ve güncel yazılar yazmadığı zamanlarda çok iyi gözlemler yapmış; satır aralarında, yakın geçmişi (1980, özellikle 1998 sonrasını) birkaç fırça darbesiyle aydınlatan cümleler var. Psikiyatri bilgisi ve tecrübesini pek de fark ettirmeden konuşturuyor, Nevzat Bey. Siyaseti de rehabilite ediyor, ince çözümler öneriyor ve bunlar da oldukça mantıklı teklifler. Psikolojik savaş yürütenleri ve ruh hallerini çok sade ve yumuşak bir biçimde ifşa ediyor. Şimdilerde moda olan tercüme tabirle, yumuşak bir güç; en sert sözleri söylüyor bazen ama kimseyi ürkütmüyor. Ondan daha çok (siyasi, güncel ve sosyolojik) yazı istenmeli diye düşünüyoruz çünkü geçmiş ile bugünü gerçekten ustaca birleştiriyor.

 

Nevzat Bey, önemli bir bilim adamı, ciddi bir yazar, geniş ufuklu bir bilge olmasına rağmen ancak internet sitelerinde yazabiliyor. (Büyük gazetelerde böyle bir kişiye bir yer yok mudur; o yerler, sahiplerine ömür boyunca verilmiş mülkler midir; haftanın, ayın ve senenin her günü yazmak zorunda mıdırlar, köşe yazarları? Yine mi zülfü yâre mi dokunduk yoksa?) Üstad Cemil Meriç, o dönemin bazı gazete ve dergilerinde düzenli olarak yazardı; biz de hararetle takip ederdik onun köşesini. O 7,2 şiddetindeki yazılar, gençliği nasıl da etkilerdi; bugün dahi etkiliyor.

*     *     *

 

Gazetelerimizin, dergilerimizin, sitelerimizin; bilim adamı ve yazarlarımızın sayısı oldukça çoğaldı. Bu elbette çok sevindirici bir gelişme. Lakin bir zorlanma da başladı: Hangilerini okuyacağız, hangisini öncelikle ve önem vererek okuyacağız. Onun için tanıtım ve değerlendirme yazıları yazılmalı. Küçük bir araştırma yaptığınızda şöyle bir sonuçla karşılaşıyorsunuz: 9 kitabı, çok sayıda makalesi; seminer ve konferansları, televizyon programları olmasına rağmen Nevzat Bey hakkında, bırakınız biyografiyi, doğru dürüst bir tanıtım yazısı, yazıları ve kitapları hakkındaki ciddi bir inceleme bulunmuyor. Kanaatimce en önemli kitabı (ilk baskısı 2002’de yapılmış) olan Psikolojik Savaş, Gri Propaganda, 2007’de 9. baskıya ulaşmış lakin aydınlarımız yeterince ilgilenmemiş bu değerli eserle.

 

Bilge doktorun yukarıda bahsedilen mülakatta söylediği şu cümleler ne kadar önemli:

 

“Belirli bir hiyerarşi içinde yetişen ve hareket eden Türk ordusu İttihat ve Terakki döneminde bozulmuştur. Halaskar-ı zabitan olarak tanımlanan bu çetelerin masonluk ve diğer gayri millî unsurlarla bağlantılı olmasından kaynaklanan şoven, ırkçı zihniyeti, ordunun işleyişini ve felsefesini bozarak imparatorluğu çöküşe götürmüştür. Bunlar, vatanı ırk birliğine bağlı bir coğrafya olarak tanımlamışlar ve kendi yanlışlarını despotizmle hâkim kılarak koskoca bir imparatorluğun 10 sene içinde yok olmasına neden olmuşlardı. BÇG de görünürde çağdaş; ama Doğu despotizmini benimsemiş bu zihniyetin bir uzantısıdır. Kendisi gibi düşünmeyen, giyinmeyen, içmeyen velhasıl hayat tarzı kendisiyle uyuşmayan kitleleri tasfiye etmekten ve bunun neticesinde ülkeyi yıkıma götürmekten çekinmeyen bu zihniyet, ordu içindeki “Çanakkale ruhunu” ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.”

*     *     *

 

Kendimizden olan insanların kıymetini daha çok bilmeliyiz. Lakin bizim için başkalarının söyledikleri nedense daha önemlidir. Bizden birisinin söylediğinde kıymet atfetmediğimiz bir cümleyi, başkasından duyduğumuzda sanki kerametmiş gibi kabul ederiz.

 

Elbette bilgi, ruh ve değer ifade eden herkesi okuyalım, mümkün olan her şeyi öğrenelim, kültürümüzü arttıralım, lakin önce neden yakın daireden başlamayalım. Nevzat Tarhan içimizden biri, önemli bir bilge; neden daha önce ona müracaat etmeyelim, neden onun sözünü öncelikle dinlemeyelim?

 

 

*Bugünkü dilde hekim olarak kullandığımız kelimenin aslı “hakîm”dir ve “bilge; tabib, doktor” anlamlarına gelir. Hem bilge hem de doktor anlamıyla bu kelime, Nevzat Tarhan Bey’e tam olarak uymaktadır.

 

 

Nisan 2008

H. Murad HEPSEV

 

Son Düzenlenme Çarşamba, 18 Şubat 2009 15:23
ASDER Genel Merkezi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki erdal durmuş Cuma, 06 Mart 2009 02:51 yazan erdal durmuş

    elinize sağlık güzel bir değerlendirme olmuş.
    Ben sürekli takip ediyorum Nevzat TARHAN Beyi.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...