Perşembe, 25 Şubat 2021 13:52

28 Şubat Bin Yıl Mı Sürecek

Postmodern darbenin 24.Sene-yi devresine geldiğimiz bu haftayı anarken sizlere tarihi süreçten  bilgi vererek basın açıklamama başlamak istiyorum; Elbette bu sürecin geçmişi de var... Fatih Kanunnameleri ile başlayan esaslardan, töreden ve devlet geleneğinden çözülme, bizi biz yapan değerlerden uzaklaşma, II. Mahmut’un Yeniçeri Ocağını kökten kaldırması gibi kökten ve şekilsel yeniliklerle devam etmiş, tanzimat fermanının toplumda karşılık bulmaması Sultan Abdülaziz’in katli, 93 harbinin acı akıbeti, Abdülhamid Han‘ın tahttan indirilmesi ve ittihatçıların iktidar hırsı birinci dünya savaşı ile devam eden çöküşle devam etmiştir.

 

1923 sonrası jakoben yapılanma,1960-71-80 darbelerinin toplumda meydana getirdiği travmalar ve nihayet gelinen 28 Şubat süreci ve masonik gizli paralel yapılar, aleni, yasadışı bir tetikçi şebeke kurdular, bunun adı ise Batı Çalışma Grubu… Son 222 yıla (1799-2021 ) baktığınızda 28 Şubat dâhil, düşman ve işbirlikçi duruşların tamamına yakınında aleni İslam ve Türk düşmanlığı vardı. Kalan az bir gurup ise dindar görünümlü ancak İslami esaslardan uzaklaştıran ve Türk Milleti’ne üstü kapalı düşmanlık yapan sinsi guruplardı. 

Şunu biliniz! Tüm bu gayri milli unsurların başında İngiltere var, Almanya var, ABD, İsrail, Fransa, Rusya var ve yerli işbirlikçisi Fetö örgütü var…! PKK var, DHKP-C var…var.. yani kahramanı çok olan millet olduğumuz gibi maalesef haini de çok olan milletiz…!

28 Şubat’taki ihanetleri bilen ve mağduru olan biz insanlar bu emperyalist yapıya kin ile dolmuştuk. Akabinde Milletimiz de kinlenmiş olacak ki, oylarımızı çoklukla hep Akparti’ye verdik. Zulüm bitsin istiyorduk.

Akparti iktidarı; Hükümeti kurar kurmaz, 28 Şubatçılar, bayrak mitinglerine başladılar.. Sosyal medya ve internet siteleri aracılığı ile algı yönetimine geçtiler, psikolojik harp yöntemlerinin birçoğunu uyguladılar, ihanet şebekeleri gözünü karartmış vaziyette milletimize saldırdılar.

Akabinde Ergenekon süreci başladı. Süreç doğru başladı, ancak doğru devam etmedi. Birileri, hükümeti de milleti de istismar ediyordu. Ancak halkımız bunu göremiyordu. Sebebi ise, hala birilerinin atatürkçülük, çağdaşlık vs. diyerek ezan ve millet düşmanlığına devam etmesiydi. Hep birlikte “Bu Millet düşmanlarına fırsat verilmemeli…” diye düşünülüyordu.

Bu arada Gezi Olayları başladı. İhanet ete kemiğe bürünmüş vaziyette fütursuzca saldırdı. Düşünün, İngilizinden Almanına, ABD’lisinden İsraillisine, İranlısına, Rusuna, Fransız’ına.. herkes oradaydı. En ilginci, yerli işbirlikçiler ise en baştaydı. Apo resimli PKK bayrakları ile M. Kemal resimli Türk bayrakları yan yanaydı. Onlar da ittihatçıların, masonik işbirlikçi kesimlerin ülkemizdeki seküler, millet düşmanı uzanımları değil miydi?

Bütün gücümüz bu husumet cephesine karşı durabilmedeydi. “Allah!” dediğine inandığımız herkes sanki tek cephedeydi. Gezi de sadece AKPARTİ, MHP, SP ve BBP’nin bayrakları ve seçmenleri yoktu. Adeta 12 Eylül öncesi cephelere dönmüştü ülke…

Hele de bu net ayrışmada “BİZDEN!” görünenlerle ilgili endişeye mahal mi vardı? Oysa Gezi’de bile “Bizden” görünen birileri altımızı oyuyormuş. Eyyyy 28 Şubat’ın hainleri, Ey şimdi bu iffetsiz iftiralarla milletimizi mahvetmeye çalışan alçaklar güruhu… ve bu fitneye karşı artık kaybedeceği dünyevi serveti olan bizim mahalledekiler… 

Evet, paralelciler, fetö örgütü.. başta Devlet Erkanı olmak üzere, her kesimi bir şekilde kullandı, maalesef birilerini de menfaatleri buluştuğu için kullanmaya devam ediyor. Kripto ihanet örgütü halen deşifre edilemedi…!

Şimdi herkes haykırmalı… 15 Temmuz darbe teşebbüsünde canını feda edenler “Bu şehitler bizim şehitlerimiz.” Onlar değil mi ki ülkem, milletim, dinim ve birliğimiz için canlarını ve kanlarını mübarek toprağımıza verdi. Kanımızdaki al rengi kanlarıyla yeniden canlandırdılar, şahadetleri ile ülkemize yeniden ruh verdiler. Şehitler hepimizin…

Bu millet sizin bildiğiniz milletlerden değil... Kanında ve mazisinde, Gül Muhammed (SAV) var, Hoca Ahmed Yesevi var. Hamza var, Allah’ın Arslanı Ali var, Alparslan, Kılıçarslan, Selahaddin var. Fatih, Ulubatlı var, Abdülhamid Han var, Koca Seyid var… Biz Anadolu’da Onlara Türk dedik. Bunu söylerken bir etnik kimliği değil, sosyal bir statüyü, duruşu, zalim ve barbar küffar karşısında haysiyet, fedakârlık ve şerefle duran mü’min insanları kast ettik.

Değerli arkadaşlarım; İftiralar acımasızdır, toplumda yeni yaralar açabilecek boyuttadır. Her ne yapıp durdurulmalıdır. “28 şubat mazlumlarına iftira atanlara, hayasızca zulmeden zalimlere karşı halen maalesef hesap soramayan ve bizlerin Haklarını veremeyen hükumete, (Her ne hikmetse darbecilerin Cezaları halen onaylanmadı) kendi darbe heveslisi yapıyı temizleyemeyen Orduya, üzerindeki şüphelerin devam ettiği adalet sistemine … yarın Allah hesap sorsun..” diyor ve Rabbim bu millete bir daha 28 şubatlar,15 Temmuz’lar yaşatmasın diye niyazda bulunuyoruz.

Saygılarımla.

Mehmet Kanmaz

ASDER Genel Merkezi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...