Çarşamba, 02 Eylül 2015 10:19

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİMİZİN TERÖRLE MÜCADELESİNİ SONUNA KADAR DESTEKLİYORUZ

 

Türkiye Cumhuriyeti geçtiğimiz iki yıl boyunca devlet politikası gereği “terör” konusunda politika değişikliğine gitmiş, otuz yıldan fazla bir süredir silahlı yöntemlerle sürdürülen mücadelede ciddi bir strateji değişikliğine gidilmiş ve konunun barış ve demokratik usuller çerçevesinde halledilmesi için süreç başlatılmıştır. Kamuoyuna “Barış ve Kardeşlik Süreci” veya “Çözüm Süreci” olarak deklare edilen süreç, yasal düzenlemelerle desteklenmiş ve yine süreç içerisinde bazı unsurlarla görüşmelerle desteklenmiştir. Ancak Marksist-Leninist ideolojiye sahip örgüt ve bileşenleri sabırla sürdürülen süreçte çeşitli bahanelerle bu süreci boşa çıkarmaya yönelik faaliyet ve eylemlerde bulunmaya devam edegelmiştir. 7 Haziran seçimlerine kadar bütün sıkıntılara ve tahriklere rağmen süreç ölümler olmadan sürdürülebilmiş; ancak seçimlerden hemen sonra önce Suruç, ardından uykularında öldürülen iki polisle başlatılan terör eylemleri hızla tırmandırılmıştır. KCK yapılanmasının legal ve illegal bütün unsurları ile topyekûn başlatılan terör süreci, ülkemizi yeniden çatışma ortamına sürükleme potansiyeli taşımaktadır.

7 Haziran seçimleri sürecinde Türkiye partisi olma hedefi ve “barış güvercini” rolüyle halktan oy talep eden HDP, silahların gölgesinde ve baskı ile de olsa Türkiye genelinde hatırı sayılır bir oy oranı elde etmiştir. Kürt milliyetçiliği söylemi ve barış vurgusu ile elde edilen 80 milletvekili ile, HDP’nin demokratik alanda siyaset yapması ve sisteme entegre olması beklenirken, bağlı olduğu çatı örgüt KCK’nın makas değiştirmesi ile hızlı bir tavır değişikliğine gitmiştir. Seçimlerden hemen sonra başlatılan terör faaliyetleri ile yeniden “barış süreci” öncesindeki manzaralar oluşturulmaya gayret edilmektedir. Süreç boyunca devlet bütün unsurları ile olağanüstü bir sabırla gayretkeşlikler, şımarıklıklar ve provokasyonlara direnmiş; bundan cesaret alan örgütsel yapılar dış ve içerde buldukları desteklerle topyekûn bir saldırıya geçmişlerdir. Hal böyle olunca “çözüm süreci” geçici olarak rafa kaldırılmak zorunda kalınmıştır.

Böylesine hayati milli bir davada siyasetin devlet kararının yanında olması gerekirken, ne yazık ki provakatif kalkışmalara taraf olma basiretsizliğini göstermektedirler. Oysa iktidarı ve muhalefeti ile siyaset milletten taraf olma tavrını seçmek durumundadır. Uluslararası medya kuruluşlarınca başlatılan ve ülke içerisinde bir kısım medya kuruluşlarının da destekledikleri terörü ve arkasındaki örgütleri neredeyse masum gösterme çabaları milletimiz tarafından ibretle takip edilmektedir. Siyasi hınç, tarafgirlik ve aymazlıkla beslenen bu tavır, ne yazık ki medyanın yanı sıra bir kısım STK’lar tarafından da paylaşılmaktadır. Elbette bu zor zamanda takınılan üzücü tavrı tarih not etmekte ve elbette millet de ibretle izlemektedir.

İslam düşmanı emperyalist Batının, son yıllarda Ortadoğu coğrafyası üzerinde uygulamaya koydukları insanlık dışı ve vahşi strateji; Irak ve Suriye üzerinden Türkiye’ye de sıçratılmak istenmektedir. Adı konulmamış Üçüncü Dünya Savaşı, müslümanı müslümana kırdıran bir siyaset izlemektedir.

Böylelikle kuzey Suriye’de demografik hareketlenmeler gerçekleştirilmekte, Basra Körfezinden Akdeniz’e bir enerji koridoru açılması hedeflenmektedir. Böylelikle fazla bir çabaya gerek kalmadan enerji bölgeleri kontrolü sürdürülmekte, aynı zamanda son yıllarda hızlı bir kalkınma sürecine giren Türkiye’nin kalkınmasına engel olunmaktadır.

 

Emperyalist Batı ittifakı gizli-açık Türkiye özelinde legal ve illegal örgütsel yapılara destek vermeleri ve bütün toplumu derinden etkileyen can kayıplarının meydana gelmesi, devletin bütün silahlı ve sivil unsurları ile ülkenin bekası ve bütünlüğüne kasteden teröre karşı kararlı ve kapsamlı bir çalışma başlatılmasını tetiklemiştir.

Barış sürecinde devletin kamu otoritesini sıkıntıya sokan eylemsizliği, terör unsurlarını cesaretlendirmiş ve alan hâkimiyeti konusunda ciddi mesafe almalarına yol açmıştır. İki ayı aşkın bir süredir can yakan eylemler, kamu otoritesindeki zaaftan da istifade etmiştir. Ancak olağanüstü teenni ve sabır gösterilmesine rağmen insan canına ve ülke huzuruna kasteden eylemlere karşı devletin başlatmış olduğu operasyon, barışı isteyen halk nezdinde takdir toplamaktadır. Özellikle elde edilen istihbari bilgiler çerçevesinde gerçekleştirilen nokta operasyonları ümit ederiz ki, teröristlerin halkla olan bağlantısını kesecektir. DAEŞ üzerinden yürütülen algı operasyonuna karşı başlatılan hava operasyonları ve elde edilen somut neticeler, bu haksız algıyı izale edecektir.

Nihai olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölmeyi amaçlayan KCK örgütlenmesinin, bölgede yaşayan insanımız üzerinde uyguladığı silahlı tehdit, cinayet ve yıldırma yöntemiyle inisiyatifi ele geçirmek ve bölge halkı üzerinde uyguladıkları terörü, genel bir “ayaklanma”ya dönüştürme beklentisi, vatanı ve bayrağa sadık Müslüman bölge halkının kahir ekseriyetince kabul görmemiştir.  

Sözkonusu yapılanma, bölge halkının refahına yönelik bütün alt ve üst yapı hizmetleri, istihdam, yatırım, imar ve inşa faaliyetlerine engel olarak, vahşi ve sinsi cinayetlerini sürdürmeye devam etmektedir. Bugüne kadar terör, baskı, uyuşturucu ve kaçakçılık ile semiren örgütsel yapıya, devletin bütün unsurlarınca hak ettiği karşılık verilmeye başlanmıştır. İradeleri dışında terör yapılanmasına katılanların teslim olmaları, diğerlerinin de etkisiz hale getirilmeleri için kapsamlı çalışmalar devam ettirilmektedir. Teröre bulaşanlar silahlarını tamamen bırakacak; ya ülkeyi tamamen terk edecek veya yargıya teslim olacaklardır.

Barış süreci öncesinde başlayan insani ve demokratik atılımlar terörden bağımsız olarak devam ettirilmelidir. Konu ile ilgili olarak nihai hedefin geniş katılımla gerçekleştirilecek sivil bir Anayasa olduğu unutulmamalıdır.

ASDER, canı pahasına vatanın bütünlüğü ve huzur için mücadele eden silahlı asker, jandarma ve polislerimizin gayretlerinin arkasındadır; neticede ülkemize huzurun ve barışın yeniden tesisi için gerçekleştirilen faaliyetlere destek vermektedir.

Bu uğurda şehit olanlara Allah’tan rahmet, gazilere sağlık ve kalanlara sabır dilemekteyiz.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

ASDER

Adaleti Savunanlar Derneği

Son Düzenlenme Çarşamba, 02 Eylül 2015 13:55
ASDER Genel Merkezi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Oktay Yucekan Çarşamba, 23 Eylül 2015 08:04 yazan Oktay Yucekan

    Sonuna kadar TSK yı destekliyorum.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...