Yine sancılı bir Yüksek Askeri Şura toplantısı başladı.
İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olduğu şura toplantısından bu yana sıkıntısız bir şura toplantısı yapılmıyor.
Asker her defasında kriz çıkarıyor, siyasi irade her defasında aşmayı başarıyor.
Bu kez de yeni bir istifa krizi yaşanıyor.
Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Nezih Damcı'nın istifasından söz etmiyorum.
Daha ciddi bir durum söz konusu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in dünkü sürpriz ziyaretinin arkasında da bu sorun yatıyor.
Bizde Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi sancılı işlerden birisi YAŞ toplantıları.
Daha önce Yüksek Askeri Şura toplantıları askerin iç işi gibiydi. Siviller sadece ilk günün fotoğrafını vermek ve alınan kararları onaylamak için şuraya katılırdı. Bir de 28 Şubat sürecinde olduğu gibi askerler, sivilleri sindirme ve korkutma zemini olarak kullanırlardı YAŞ toplantılarını.
AK Parti'nin ilk dönemlerinde bunu denediler.
Abdullah Gül'ün Başbakan olarak katıldığı ilk YAŞ toplantısında MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç'la aralarında geçen diyalog, Başbakan Erdoğan'ın irtica konulu sunum üzerine yaptığı çıkış bunun örneklerini oluşturuyor.
Sivillerin hırpalandığı, asker içindeki kliklerin yarışıp güçlü gelenin TSK'nın geleceğine damgasını vurduğu bir yarışa sahne oluyordu YAŞ toplantıları.
Ankara'daki resmi YAŞ toplantısından önce Antalya'da, 'Kum Şurası' yapılır. Ordu içinde etkin olan grup, kuvvet komutanlıklarına getireceği isimleri belirler, Genelkurmay Karargahı'ndaki şurada ise bunlar kayıt altına alınırdı.
Siviller, onay makamı olmanın ötesine geçememişlerdi. Geçmişte Süleyman Demirel'in talebiyle Cemal Tural'ın emekliye sevk edilmesi, 1 Mayıs 1977 Taksim olaylarından sonra Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun'un emekli edilmesi ve Demirel'in Ali Fethi Esener'i getirmesi Cumhurbaşkanı Korutürk'ün ise Adnan Ersöz'ü istemesi üzerine yaşanan kilitlenmeden Kenan Evren'in aradan sıyrılması söz konusu olmuştu. Özal'ın Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun'u emekliye sevk etmesi de bu kapsamda değerlendirilebilir.
AK Parti döneminde iki önemli YAŞ krizi yaşandı.
Biri İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde patlak veren Hasan Iğsız krizi.
Başbuğ'un, Iğsız'da ısrar etmesi üzerine ciddi kriz yaşanmıştı. Başbakan Erdoğan'ın bir korgenerali kuvvet komutanı yapmayı gündeme getirmesiyle kriz aşılmıştı. Ama bu arada Jandarma Genel Komutanı Atila Işık paşa istifa etmişti.
Hasan Iğsız krizi ve Atila Işık istifasına sahne olan ve 8 gün gecikmeli olarak sona eren YAŞ'ta, İlker Başbuğ'un komuta kademesinin istifası yönünde bir girişimde bulunduğu ancak sivil iradenin kararlılığı karşısında Atila Işık paşanın kurban verildiği söylenmişti.
İlker Başbuğ'un gösterdiği istifa kartını Işık Koşaner kullandı.
Genelkurmay Başkanı Koşaner ve üç kuvvet komutanı topluca istifa ettiler.
Cumhuriyet tarihinde örneği yaşanmamış ciddi bir krizdi. Askeri vesayetin güçlü olduğu 90'lı yıllarda olsa hükümet yıkılırdı. Çünkü o zaman bir albay konuşsa, rejim krizi yaşanıyordu.
Siyasi irade, reste restle karşılık verdi. Paşalar istifasıyla kaldı, 5.5 saat içinde yeni komuta kademesi atandı.
Bu durum Türkiye'de askeri vesayetin tabutuna son çivinin çakılması olarak algılandı. Sivil irade güçlendi.
İstifa eden komutanlar ise yaptıklarıyla kaldılar. Bugün isimlerini bile hatırlayan yoktur. Şimdi benzer bir güç denemesinin yapılmak istendiği hissediliyor.
Reste rest.
İlginç olanı yaşanan sorun, kuvvet komutanlıklarına kimlerin getirilecek olmasından ziyade karargahta olanların bir süredir sokaktan beslenmesi.
Türkiye artık bir karar vermeli. Her YAŞ toplantısı öncesinde yüreğimiz ağzımıza gelerek ne olacak sorusunu sormak istemiyoruz. Demokratik ülkelerde böyle bir müessese yok. 27 Mayıs darbesine kadar bizde de yoktu. Bir neşter atılıp YAŞ, danışman organı seviyesine çekilmeli.
