İsrail’li gazeteci Barak Ravid, “Trump’ın Barışı: İbrahim Anlaşmaları ve Ortadoğu’da Dönüşüm” başlıklı kitabında Trump’la yaptığı söyleşilere de yer vermişti. İsrail’de yayınlanan kitapta Trump’ın yaptığı açıklamalar Amerikan medyasında gündem olmaya devam ediyor.
Donald Trump ve İsrail eski Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki sıkı ilişki çok ileri boyutlardaydı. Trump, Netanyahu’nun iktidarda kalabilmesi için daha önce hiçbir ABD Başkanı’nın göze alamayacağı nitelikte adımlar attı. ABD Büyükelçiliği’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması, Kudüs’te Filistinlilere hizmet veren Amerikan Başkonsolosluğu’nun kapatılması, Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından ilhâk edilmesinin onaylanması, Filistinli mültecilere BM Yardımı’ndaki ABD’nin mali payının askıya alınması bu adımlar arasındaydı.
İsrail’deki seçimlerde Trump ve Netanyahu’yu bir arada gösteren fotoğraflar kullanılmıştı. Trump, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan’ın da İsrail’le diplomatik ilişki kurmalarında başrol oynamıştı. Yani, Trump, Netanyahu ne istediyse verdi. Ancak Trump verdiklerinin karşılığında Netanyahu’dan istediklerini alamadı. Netanyahu, Trump’ın “Yüzyılın anlaşması” olarak paketlediği İsrail ve Filistin arasında gerçekleşmesi öngörülen sözde barış anlaşmasının kendi üzerine düşen kısmını yerine getirmekten şiddetle kaçındı. Hatta anlaşmanın aksine İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da yasa dışı yerleşim politikasını sürdürdü.
2020 Kasımında Trump seçimleri kaybetti. Trump, rakibi Joe Biden’ın seçimleri hile ile kazandığını iddia ederek sonuçları kabul etmedi. Trump müttefiki Netanyahu’nun Biden’ı tebrik etmesinden fena halde sarsılmış, adeta sırtından hançerlendiği hissine kapılmış. Barak Ravid ile yaptığı söyleşisinde Trump, Netanyahu’ya küfürle karışık demediğini bırakmamış.
Barak Ravid’in kitabındaki diğer ayrıntılar da ortaya çıkıyor. Buna göre Trump, Amerikan Yahudilerine de vermiş veriştirmiş. Trump, İsrail’e yaptığı bütün kıyaklara rağmen Amerikan Yahudilerinden beklediği desteği alamadı. Amerikan Yahudilerinin yüzde 71’i Demokratlara oy verdi. Trump İsrail’e yaptığı kıyakların bu durumu değiştireceğini umut ediyordu. Hatta Trump Amerikan Yahudilerinin Demokrat Parti’den kopmaları için çağrılar bile yapmıştı.
Barak Ravid’in gerçekleştirdiği söyleşilerde Trump, “Beyaz Evanjelik Hıristiyanlar”ın veya “Hıristiyan Siyonistler”in İsrail’i Amerikan Yahudilerinden daha fazla sevdiklerini söylemiş. Trump’ın hem İsrail yanlısı icraatlarında, hem Cumhuriyetçi Parti’nin daha uç çizgiye evrilmesinde Hıristiyan Siyonistler önemli rol oynadılar. Amerikan Yahudileriyse Trump’ın Yahudileri de hedef alan Beyaz Irkçı gruplara taviz vermesinden rahatsızlık duyuyorlar.
ABD’deki “İsrail Lobisi”ni sorgulamak, özellikle akademisyenler ve siyasetçiler için bir “tabu”. Amerikalı profesörler John J. Mearsheimer ile Stephen M. Walt yayınladıkları “İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası” isimli kitap yüzünden aforoz edilmiştiler. Son zamanlarda bu tabu kırılmaya başladı. ABD Kongresi’nde İsrail’i eleştiren siyasetçilerin sayısı giderek artıyor. Demokrat Parti’nin yeni kuşaklarıysa ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz desteği sorguluyorlar.
Trump’ın Barak Ravid’e yaptığı açıklamalarda “Amerikan Yahudileri”nin İsrail’e sadakatlarını sorgulaması tepkilere yol açtı. Yahudiler’in ABD Kongresi üzerindeki mutlak nüfuzlarını kaybettiklerini vurgulayan Trump, sahipleri Yahudi olan “New York Times” gazetesinin de İsrail’den nefret ettiğini öne sürüyor. Daha önce bu türden açıklamalar yapmak “Yahudi karşıtı” olarak damgalanmak için yeterli bulunuyordu. Nitekim “İsrail Lobisi”nin ABD Kongresi üzerindeki nüfuzunu sorgulayan yeni kuşak Demokrat vekiller adeta terörist ilân edilmiştiler.
Trump’ın da benzer açıklamalar yapması Amerikan Yahudileri’ni kızdırdı. “Anti-Defamation League” Başkanı Jonathan Greenblatt yayınladığı bir Twitter mesajında “İsrail’in ya da Yahudilerin, Kongre'yi veya medyayı kontrol ettiğini ima etmek açıkça Yahudi karşıtı bir davranıştır” diyordu. Keza “Amerikan Yahudi Komitesi” de İsrail’e geçmişte verdiği desteğin Trump’a Yahudi karşıtı mecazlarda bulunma hakkı tanımadığını duyuruyordu. Trump’ı destekleyen Cumhuriyetçi Yahudi kuruluşlarının sessiz kalmasıysa dikkat çekici bulunuyor.
