Pazartesi, 31 Ekim 2022 16:15

“Ümmet” kavramına kimler, kimler karşı?

Tarih 19 Ekim 2011.

AK Parti iktidara geleli 9 yıl olmuş.

Ama iktidarının ilk 6 ayında açmayı vaad ettiği İmam hatip orta okullarını açamamış.

İktidarının 1. yılında kaldırmayı taahhüt ettiği başörtü yasağını kaldıramamış..

Askeri vesayet devam ediyor..

Devletin içindeki derin güçler, hala aktif..

 

Böyle bir konjonktürde, Çukurca’dan üzücü haber geliyor..

Aslında bu üzücü haber, o dönemde sık sık aldığımız üzücü haberlerden sadece bir tanesi..

Yakın tarihteki diğer saldırıları hatırlatacak olursak..

19 Haziran 2010’da, Hakkari’nin Şemdinli İlçesi Gediktepe Üst Bölgesi’ne yapılan saldırı sonucu 11 asker şehit olmuştu.

 

14 Temmuz 2011’de Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde askere el bombalarıyla saldırılmış, 13 asker şehit olmuştu.

17 Ağustos 2011’de, Hakkari-Çukurca karayolunun 12 kilometresinde askeri konvoya patlayıcı düzenekleri ile saldırı yapılmış, zırhlı personel taşıyıcının içindeki 11 asker şehit düşmüştü.

19 Ekim 2011 tarihli saldırıda ise 24 şehid vardı..

Devlet; bu eli kanlı terör örgütü karşısında, adeta eli kolu bağlı, yapılacak saldırıları beklemekle yetiniyordu..

İşin vehametini anlatabilmem için, 24 şehid verdiğimiz o PKK saldırısının gazetelerde nasıl haber olduğunu da vermeliyim:

“Teröristler dün gece saat 01:00 sularında güvenlik noktaları ve asker ile polis lojmanlarına ateş açtılar. Güvenlik kuvvetlerinin anında karşılık vermesiyle, güvenlik kuvvetleriyle teröristler arasında çatışmalar başladı. Görgü tanıkları çatışmaların sabah saat 05:00’a kadar sürdüğünü aktardı.”

 

Evet yanlış okumuyorsunuz..

Bugünlerde Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın, Türk askerinin PKK’lıları etkisiz hale getirmesinden duyduğu üzüntü ile, “Kimyasal silah kullanılıyor” iftirası atma noktasına getirilen PKK, o tarihte sınırımızın içinde, asker ile 4 saat sürecek çatışmaları göze alabiliyordu..

Daha da vahim bilgileri aktarayım:

“8 NOKTAYA EŞ ZAMANLI SALDIRDILAR” başlığı ile verilen haberin diğer ayrıntısı şöyle:

“Hakkari’nin Çukurca ilçesinde sayılarının 100’ün üzerinde olduğu sanılan teröristler, dün geceyarısı Çukurca İlçe Jandarma Komutanlığı, Asayiş Bölük Komutanlığı, Asayiştepe üs bölgesi, Sivritepe üs bölgesi, TOKİ Polis Lojmanları, Gezitepe Jandarma Sınır Komutanlığı, Keklikkaya sınır noktası, Bankardi sınır noktasına ağır silahlarla saldırdı. Roketatarlar ve uzun namlulu silahlarla yapılan eş zamanlı saldırıya güvenlik güçleri de anında karşılık verdi.”

İşte bu haber, TRT haber bülteninde okunurken, spiker Deniz Demir gözyaşlarına boğulmuştu..

“11 yıl önceki olayı niye hatırlattın” diyeceksiniz..

 11 yıl önce, askeri vesayetin başörtülülerle, İmam hatiplilerle uğraştığı bir dönemde, PKK’lı teröristlere karşı gerekli mücadele yapılamadığı için, sadece bir saldırıda 24 şehid birden veriyor ve haber bültenini sunan spikerler gözyaşlarına boğuluyordu..

Bugün ise..

Silah bırakmayan PKK’lı teröristler, 10’ar-20’şer TSK tarafından etkisiz hale getiriliyor..

Ama TSK’yı FETÖ’cülerden ve diğer derin yapı elemanlarından temizleyen bugünkü iktidara çakmak isteyenler, bir bakıyorsunuz, TTB Başkanı Fincancı’nın suretinde sahneye çıkıp “TSK kimyasal silah kullanıyor” diye arz-ı endam ediyor..

Bir bakıyorsunuz, PKK saldırısında 24 şehid verdiğimizde gözyaşı döken Deniz Demir şahsında, “Bizi ümmet olmaktan çıkarıp birey olma bilincini armağan eden...” ifadeleri ile, itibarsızlaştırma operasyonlarına imza atıyorlar.

Cumhuriyet Bayramı ile, “ümmet” ifadesine hakaret etmenin ne alakası var?

Saltanat’a çakıyorsunuz, anladık. Kısmen de katıldık..

“İsveç’teki krallık, Danimarka’daki krallık, İngiltere’deki sembolik” dediniz..

Biz de yedik..

Hatta, “Onlardaki sembolik ise, bizdeki de sembolik olsaydı.. Hatta saltanat değil, sadece hilafet sembolik olsaydı.. Ne olurdu? Onlarda sembolik olunca güzel de, bizdekine niye ‘zinhar olmaz, olamaz’ düşmanlığı yapıldı” bile demiyoruz..

Sineye çekiyoruz..

Ama nefretlerini her fırsatta sahneliyorlar..

“Bizi ümmet olmaktan çıkarıp”

Ümmet ne demek?

Ümmet olmaktan çıkma hevesinizin arkasında ne yatıyor?

İstismar ettiğiniz Cumhuriyet’in hangi düzenlemesinde, “Ümmet olmaktan çıkma” iddiası vardır?

Hangi anayasa maddesinde, hangi kanunda, “Biz ümmet olmaktan artık çıkıyoruz” denilmektedir..

Ki; TRT’de spikerlik yapan bir hanım, “Durumdan vazife çıkartıp”, bu ülkenin % 95’inin “saygı” duyduğu “ümmet bilinci”ne yönelik nefret yaklaşımını fütursuzca sahneleyebiliyor?

“Ümmet bilinci”nden, belki “çıktığımız için” demeyelim ama.

“Ümmet” kavramına zarar verildiği için diyebiliriz..

“Ümmet bilinci” erozyona uğratıldığı için; Deniz Demir hanımı 2011 yılında gözyaşlarına boğan 24 şehid verdiğimiz saldırı yaşanmıştı.. 

Bu toprakların kurtulmasında birlikte hareket ettiğimiz Türk-Kürt aynı inançtaki insanlar birbirlerine düşman edildiği için o saldırı aynı anne-babanın bir oğlu dağda, bir oğlu karakolda olduğu bir atmosferde yaşanmıştı..

Hristiyanlar Vatikan’da devlet kursunlar..

Bütün dünya hristiyanlarını temsil eden Papa’ları olsun..

Ama biz.. Ne zarar gördü isek..

“Ümmet olmaktan çıkmak” için çırpınıyoruz..

Ümmetin, Kurtuluş Savaşı’nda yolladığı “Ancak kulağımızı yırtarak çıkartabildiğimiz küpemizdir.. Evlilik yüzüğümüzdür.. Tek bileziğimizdir. Çocuğumuzun nafakasından kıstığımız paradır” diyerek toplanan paraları almış, Türkiye İş Bankası’na sermaye yapmışız..

“Biz ümmet olmaktan çıktık. Bu paraları, bu altınları, bu yüzükleri size iade ediyoruz” dememişiz..

Bugün dahi CHP, Kurtuluş Savaşı’nda ümmetin yolladığı o paraların üzerinden, İş Bankası’nda yönetim kuruluna üyeler atıyor. Yandaşlarına yüzbinlerce lira maaş kazandırtıyor.. Sadece İş Bankası mı? Bayındır Hastanesi, Ataşehir Şubesi’nde ortaya çıkan skandal ile öğrendik ki, İş Bankası’nın iştiraklerinde de, CHP’li isimler, yönetim kurulu üyeliklerine atanıyor.. Yüzbinlerce liralık yıllık maaşları ceplerine indiriyorlar..

Ama. TRT ekranında, CHP kafalı isimler..

“Ümmet olmaktan çıkma” sevdalarını dillendiriyorlar..

Bizleri gözyaşlarına boğan şehid haberlerini asgariye indiren iktidara çakmak için,  “ümmet” üzerinden malzeme üretiyorlar..

Şu acıklı tabloya bakar mısınız:

Askere “kimyasal gaz kullandı” iftirası atan Şebnem “ümmet” kavramına karşı..

Askerin etkisiz hale getirdiği teröristlerin örgütü PKK, “ümmet” kavramına karşı..

“Kimyasal gaz kullanıldı” iftirasını alkışlayan HDP, “ümmet” kavramına karşı..

“Kimyasal gaz kullanıldı” iftirasını bir vekili ile savunan, diğer vekilleri ile sessiz kalan CHP, “ümmet” kavramına karşı.. 

İftirayı “Aman bir çam devirmeyelim” diyerek kısık sesli konuşmalarla atlatmaya kalkışan İyi Parti, “ümmet” kavramına karşı..

Özel toplantılarda “Biz ümmetçiyiz” diyen 6’lı masanın muhafazakarları da, bunların peşinde “vagon” olmuş gidiyorlar..

 

 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-karahasanoglu/ummet-kavramina-kimler-kimler-karsi-40505.html

 

 

Ali Karahasanoğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...