Salı, 29 Ağustos 2023 11:44

Malazgirt Hilal ve Haç kavgası

Malazgirt Zaferinin öncesi veya sonrası kazanılan harpler, bir Hilal ve Haç savaşlarıdır.

Selçukluların ve Osmanlıların tarih sahnesine çıkmasıyla başlayan fetihler; “Kelime-i Tevhidin” yayılması adına yapılmıştır.

1071 Malazgirt Zaferi, bu tecellinin nişanelerinden birisidir. Merhum Nurettin Topçu, Malazgirt ve İstanbul’un fethini de içine alan zaferler için şöyle söyler:

“Biz mazide büyük fetihler yapmış bir milletiz. Biliyoruz ki, fethin birçok şekilleri vardır. Kılıçla ve şiddetle fetih yapılır. Siyaset ve maharetle fetih yapılır. Kalemle, hitabetle fetihler yapılır. İmanla telkin de fetihler yapıcıdır”.

Topçu’nun saydığı fetihlerin ana gayesi, elbette insanlığın selameti adına Hakkın rızasını kazanmak ve hükmünü yeryüzüne hâkim kılmak içindir.

Malazgirt ve diğer nice savaşların karşısında haliyle Haçlılar vardır ve asırlardan beri bugün de Hilal’e karşı her yolla mücadelelerini sürdürmektedirler.

Bu hususu biraz açalım.

Üzülerek gözlenmekte ve bilinmektedir ki, yüz yıldır kendi insanımıza tarih şuuru verilemediği gibi tarihimizi de sevdiremedik.

Çünkü tarihimizden nefret ettirerek geçmişimiz ötelenmekle birlikte üzerinde yaşadığımız toprakları fetheden Selçuklu ve Osmanlı’ya düşman bir nesil yetiştirildi.

Batı ve Batılıların tarihi öğretildiği kadar, kendi tarihimizin gerçeği öğretilmedi. İstanbul’un fethine; “Zulüm 1453’te başladı” diyenler bu ülkede okudular.

Yazıya dâhil etmek istemezdim ama yeri geldi söyleyeyim. Bugün İstanbul şehrini hangi zihniyet yönetiyor? “Zulüm 1453’te başladı” diyenler! Geçelim!

Edep ve hayâ ehli der ki:

-“Oğul! Söylenecek çok şey var ammaa, sözün değeri kalmadı, sözün kıymetini düşürmemek için yutmak yeğdir”.

Yazının başlığına dönelim ve savaştan çok önemli ama önemsiz görülen iki küçük hadiseyi aktaralım.

Romen Diogenes, Kelime-i Tevhidin bayraktarı, Alparslan’ı ve ordusunu yeneceğinden emin bir şekilde öncü gruplardan birisinin eline dev bir Haç verir ve savaş meydanına doğru gönderir.

Alparslan’ın ordusundaki sıradan bir kahraman süvari, atını Haç taşıyan birliğin üzerine sürerek adeta cirit oynar gibi hızlı bir şekilde Haç’ı kaptığı gibi yerine döner.

Bu hareket Diogenes’in ve ordusunun moralini bozar. Diogenes bu sefer başka bir yol dener. Haçlı ordusunun etrafını çeviren Müslüman askerlerin dikkatlerini dağıtmak ve kendi askerlerinin morallerini düzeltmek için bütün değerli eşyalarını ordugâhının önüne yığar.

Kafasına göre bu ganimeti gören Türkler, ganimete saldıracak, onlar da saldırıya geçerek savaşı kazanacaklardır.

Diogenes’in hilesinin bırakın tutmasını, ganimete ilk saldıran kendi askerleri olur ve ilk bozgunu yerler.

Peki, Bizans’ın bu oyunlarına karşı Alparslan ne yapmıştır:

İnancının gereği fetih gününü Cuma’ya denk getirir. Savaşmadan önce insanlık yapar ve Diogenes’e son bir sulh anlaşması önerir ama kabul edilmez.

Sonuç: Allah’ın izni ve yardımıyla Anadolu İslam’ın fethiyle şereflenir.

 

Hüseyin Öztürk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...