Pazar, 01 Ağustos 2010 15:10

MHP önce başkanına hayır demeli

MHP önce başkanına hayır demeli

MHP Başkanı Bahçeli, söylem ve demeçleri ile hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamayan bir siyasi lider olarak karşımıza çıktı. O kadar büyük hatalar yaptı ki onun milletimize mi yoksa CHP’ye mi hizmet ettiği tam olarak anlaşılamadı.

Öncelikle milletimizin kendisine başbakan olma imkânı verdiği seçimlerde çok rahatlıkla MHP-REFAH-DYP hükümeti kurup bu ülkeye “başbakan” olabilecekken bu imkânı hemen seçim sonuçlandığı ilk dakikalarda “REFAH, DYP şimdi istirahat etsin” diyerek kendisine verilen başbakan olma şansını açıklanamayan bir nedenle kabul etmemişti. 

Siyasette her parti liderlerinin en büyük hedefi başbakan olmaktır. Lakin Bahçeli, başbakan olmak yerine, yıllarca dindarları hedef olarak gösteren Ecevit’in yanında başbakan yardımcısı olmayı kendisine layık gördü. O gün, Sayın Bahçeli başbakan olma  şansını kullansa, bugün Tayyip Erdoğan diye birisi belki de siyaset sahnesinde olmayacak, muhtemelen Erbakan tarafından genç yaşta siyaset dışına itilmiş biri olarak kalacaktı. Bakın yapılan bir hata nelere mal olmuştur.

Sağda ve solda parti liderleri nedense hiç sorgulanamamakta “kardeşim böyle bir kararı hangi akla hizmet için verdin” diyememektedir. Gerginlik üretmek ve başkasının hatasını dile getirerek siyaset yapma arzusu, ne yazık ki partilerimizin en önemli stratejilerinin başında gelmektedir.

İkinci olarak; Anayasa değişikliği gündeme geldiği ilk anda Bahçeli’nin yaptığı en büyük hata, hemen “hayır, istemezük” diyerek bu konuda kendilerini ziyarete gelecek olan iktidar partisi için “gelirler  ama çay içer giderler” diyerek   tavır  koymasıdır.

Bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de çok ilginç gelişmeler yaşanmıştı. O gün, Mecliste  en büyük sayıyı çeşitli partilerde olsa bile dindar milletvekilleri çoğunlukta idi.

Fakat birileri adeta Sezer’in Cumhurbaşkanı olması için karar almış parti başkanları aracılığı ile bunu Meclise dayatmıştı. Hatta Sadi Somuncuoğlu Cumhurbaşkanlına aday olmak için dilekçe vermeye giderken meclis bahçesinde MHP milletvekillerince saldırıya uğraması ve buna rağmen dilekçesini son anda meclis başkanlığına yetiştirmeyi başarmasına rağmen, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP tarafından emir komuta zinciri içinde desteklenmeyip yerine Sezer’e oy verilmesi Bahçeli’nin unutulamayacak davranışlarından birisi olarak belleklerde kaldı.

O seçimde Sezer yerine bir başka milletvekili Cumhurbaşkanı seçilebilir ve bugün tartıştığımız Anayasa Mahkemesi, HSYK gibi sıkıntıları ülkemiz çoktan aşılmış olurdu. Sezer’in ilk yaptığı icraatlardan biri de ne kadar bilinen dindar rektörler varsa onları görevden almıştır. İşte böylesine gariplikler yaşıyoruz.

Üniversitelerde  kıyafet serbestliğini içeren  kanunun AKP ve MHP’nin oylarıyla yani 441 elin milletin değerlerine saygı için kalkmasıyla TBMM’den geçmesine rağmen, Anayasa Mahkemesinin bu kanunu yetkili olmadığı alana girerek İptal etmesinden sonra görüldü ki, çoğunluğunu Sezer'in seçtiği bu Anayasa Mahkemesi ile Türkiye’nin önündeki ciddi meselelerin hiç birisinin   çözülme imkânı yoktur. Yine aynı  şekilde Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun  Yargıtay ve Danıştay üyelerini onların da 7 üyeli HSYK’nın 5 üyesini seçmesi yani al gülüm ver gülüm seçimleri ile oluşturulan bu yapıdan kurtulmadan Avrupa ülkelerinin çoktan kurtuldukları Gladio benzeri yapılardan ülkemizin kurtulma imkânı yoktur. 

Bahçeli, daha baştan bu çalışmaya hayır demeyip en azından Prof. Dr. Ergün Özbudun ve arkadaşlarının hazırladığı tasarıyı gündeme getirebilir ve Anayasa Mahkemesinin ağırlıklı bir sayısının meclisten 2/3 oranı ile çıkmasını sağlayabilirdi. Böylelikle Anayasa Mahkemesine seçilecek üyelerde MHP oylarına ihtiyaç duyulacağı için uygun gördüğü kişileri Anayasa Mahkemesine seçtirebilirdi. Fakat “Hayır” diyerek, ülkemizin dindar çoğunluğunu karşısına almaz; anayasa oylamasından sonra CHP’de başlaması muhtemel iç çalkantılar nedeniyle yıpranmakta olan AKP iktidarına karşı ciddi bir iktidar alternatifi olurdu.

Önümüzdeki referandum öncesinde muhtemelen Bahçeli’nin yaptığı yanlış hesap şöyleydi:

MHP bu anayasa değişikliklerinin AKP tarafından meclisten tek başına çıkarılamayacağını ve AKP’nin BDP ile işbirliğine gideceğini düşünmüştü ve bunun kendisi için çok iyi bir seçim malzemesi olacağı düşüncesiyle daha baştan tavır alarak kendisini görüşmelerinin dışına itti. Fakat AKP kurmayları bu hamleye BDP ile hiçbir bağ kurmayarak cevap verdiler. BDP’nin anayasa değişikliklerini boykot etmesiyle MHP ve BDP aynı safa düştüler.

Politika bir çeşit satranç oyunu gibidir. İyi oyuncu en az 8-10 hamle sonrasını düşünecek yetenekte olmalıdır. “Anadolu insanı ne düşünüyor” diye kapısını çalmadan, halini sormadan Ankara’da oturup sadece güvendiğiniz ama yazanın şahsi hezeyanları, kaprisleri ve ufkunu gösteren birkaç rapor ve makale okumakla siyaset yapılamayacağı bilinmelidir.

Diğer taraftan artık siyaset yapamayacak kadar yaşlanan eski liderlere biat etme yanlışlığından da vazgeçilmelidir. Zira “eski hal muhal ye yeni hal, ya izmihlal” olacaktır. Rabbimden referandumda milletimiz için en güzel sonucun çıkarmasını niyaz ediyorum.

 

Vehbi HORASANALI

Son Düzenlenme Pazartesi, 02 Ağustos 2010 15:11
Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...