Salı, 03 Ağustos 2010 13:41

Vurulduk, ey Başbakan

Vurulduk, ey Başbakan

Güneydoğu’da görev yapan askerlerimiz, PKK’nın saldırısı bilindiği hatta Heron kameralarınca tespit edildiği halde göz göre göre vuruldu. Vurulduk, hem de canımız ciğerimiz 6 kahraman askerimiz şehit oldu.

Sadece bu kadar mı, 3 yıl önce çok önemli deliller tespit edilip derhal tutuklanması gereken subaylar içine askeri yargı mensuplarının da karıştığı bir dizi skandalın ardından tutuklanmadı. Dosyaları sümenaltı edildi. Adamlar hala en kritik yerlerde görev yapıyor. İşin kötüsü bu kadar rezillik ve ihanet tespit edildiği halde kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Benimde 15 yıl görev yaptığım Türk Silahlı Kuvvetleri hiç bu kadar kötü idare edilmemişti. İtaatsizlik, aymazlık ve  ihanetler ardı arkasınca geliyor. Lakin hükümetten “tık” yok. Başbakan görevi gereği Genelkurmay Başkanını hesaba çekeceği yerde gece yarılarında kamuoyundan gizli konuşmalar yapıyor. Bu kadar aciz ve umarsız politika benim bildiğim sadece Erbakan tarafından uygulanmıştı. Bir general kendisine küfrederken o koltuğundan kımıldamadı bile. Sonra olayları biliyorsunuz. 28 Şubat süreci bu küçük düşürücü durumlar nedeniyle meydana geldi. Bazı komutanlar o kadar rahat hareket ediyorlardı ki darbe günlükleri bile tutmuşlardı. Nasılsa aciz bir Başbakan, suratına tükürsen rahmet yağıyor diyecek kadar aşağılanmayı kabul etmişti. Daha sonra bu rezilliği plan tatbikatlarına kadar götürdüler. Yüzlerce kişinin huzurunda “nasıl darbe yapılacağı” korkusuzca yansılara yansıtılmıştı. Yahu birisi bunu görür başımıza iş alırız, diye endişe bile edilmiyordu.

İşte bu dönemde ben de ordudan atıldım. Darbe yapacak adamlar orduda dindar subay bulunsun istemiyordu. İşlerine çomak sokacağımızı anlamışlardı. Bu yüzden binlerce subay arkadaşım gibi ben de irtica suçlaması ile ayrılmak zorunda kaldım. İşin kötüsü ertesi gün Erbakan çıkıp “bunlar disiplinsiz subaylardır” diyerek attığı imzayı haklı göstermeye çalıştı. Sonra neler olduğu malum. Öyle ki durum, Erbakan’ın verdiği davette dışarıdan içki getirme küstahlığına kadar vardı. 

Erdoğan’da ağabeyi Erbakan’ın izinden gidiyor. Yapılan rezillikleri umursamıyor bile. Sanki ortada hiçbir şey yokmuş, Balyoz tutuklamaları yapılamamış, askerin hukuk kurallarına aykırı hareketleri yokmuş gibi pişkince Askeri Şura’ya katılıyor.

Bu ne umarsızlık. Başbakan’ın direnmek, rest çekmek hiç aklına gelmiyor mu? Katılma, bu şaibeli Şuraya. Bak bakalım neler oluyor. Sırayla bütün komutanlar görev süresi dolduğu için birer birer emekliye ayrılsın. Diğer komutanlar görevlere atanmak için senin kapına gelip “biz ettik siz eylemeyin ne olur Şura’yı toplayın yoksa komuta kademesi çalışamıyor, kilitlendik” desinler.

Zamanında Cumhurbaşkanı Korutürk vardı. Başbakan Demirel’in seçilmesini istediği Ali Feşi Esener’i bir türlü Genelkurmay Başkanı yapmıyordu. Üç defa kararname geldiği halde direndi ve imzalamadı. Sonunda Esener ile birlikte diğer üç orgeneral de emekli oldu. Meydan 12 Eylül darbecisi Kenan Evren’e kaldı. Sonrada memleketin düştüğü hal malumunuz. Darbe yapmak için kaos oluşturuldu ve anarşi ve terör memleketin canına okudu.

Başbakan Erdoğan, dirayetli bir politika uygulayamamakta kritik dönemlerde atılması gereken adımları ve yapması gereken görevleri yapamamaktadır. Orduda yüzlerce üst düzey komutan darbe teşebbüsü nedeniyle yargılanırken hükümet otoritesinin tanınmayacak şekilde aciz kalması kabul edilemez bir davranıştır. Bu millet Başbakan’ı o koltuğa “bakmak” için seçmemiştir. Gerektiğinde sert kararlar almak, kendisini ve adalet temsilcilerine rest çeken komutanları görevden almak şarttır.

Başbakan’ın acizliği sadece bu kadar değil. Milli İstihbarat Teşkilatının ele geçirdiği ihanet konuşmalarına karşı işlem yapmamak da büyük bir suçtur. Dile kolay tam üç yıl geçmiş. Belli ki bazı askerler olayı örtbas ederek hain subayları korumaya çalışıyor.

Sekiz yıldır iktidarda olduğunu iddia eden bir hükümetimiz var. Fakat görevini yapmayan veya hakkında çok önemli iddialar bulunan bir komutanı görevden alamayacak kadar acizlik içinde.

Peki, madem bu kadar önemli ve acil bir işi yapamayacaksan  o koltukta niçin oturuyorsun. Bunun hesabını bu millet yarın sana sormayacaklar mı, zannediyorsun.

Sayın Erdoğan, lütfen biraz cesaretli ol. Memleket elden gidiyor, yahu. Komutanların ve başta Genelkurmay Başkanı’nın bu kadar itaatsiz davrandığı nerede görülmüş. Sizin bu aciz tavırlarınız en başta devletimizi zayıflatıyor. Demokrasiye olan güven zedeleniyor. Zamanında almadığınız her bir karar ertesi gün karşımıza dev bir sorun olarak çıkıyor. Dünya aya giderken biz yaya kalıyoruz.

Sonra hangi asırda yaşıyoruz. Almanya’da “vay, sen bana nasıl şu bilgiyi vermezsin” diye Genelkurmay başkanını ve Savunma bakanını görevinden alınırken, yaptıkları ayyuka çıkmış bir komutanı görevden alamamak, dirayetsiz bir bakanı hala o koltukta oturtmak, nasıl bir yöneticiliktir?

Burası Afrika ülkesi değil. Elinde silah var diye hiçbir otoriteyi takmayan askerler ülkemizi küçük düşürüyor. Görevinin gereğini yapmayan Başbakan ise bu ayıpların birer suç ortağıdır, vesselam…     

Vehbi HORASANALI

 

Son Düzenlenme Çarşamba, 04 Ağustos 2010 13:41
Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...