Salı, 17 Mayıs 2011 09:24

Gerçekleri suya gömmek

ABD Hükümeti ölü olarak ele geçirildiği söylenen Usame bin Ladin’in cesedinin denize atıldığını açıkladı. Biz de bir deyim vardır “Yap iyiliği at deniz balık bilmezse Halık bilir”. Aynı bunun gibi Amerikalılar meşhur teröristi öldürerek denize attıklarını söylüyorlar. Zira cesedini verecek ülke bulunamazmış falan filan…

Bir kere bu deyim, yapılan iyiliklerin açıklanmaması gerektiğini çünkü Allah rızası için bunun gerekli olduğunu ifade etmektedir. Amerikan yönetiminin ise Yahudi lobileri ve petrol-silah şirketlerinin rızasını kazanmaktan başka bir niyetlerinin olmadığı açıktır.

Eğer gerçekten 11 Eylül faciasının nedenleri aranıyor olsaydı bu eylemin faili olarak gösterilen Usame bin Ladin’in canlı olarak yakalanması ve sorgulanması gerekirdi. Fakat silahsız olduğu ve çatışmaya girmediği iddia edilen Ladin’in öldürülmesi, ABD’nin ne kadar karanlık işler çevirdiğinin bir delili olarak ortaya çıkmaktadır.

Utanmadan burnunun dibindeki teröristi nasıl yakalayamadın diye Pakistan güvenlik güçlerini eleştiren Amerikalılar önce kendilerine şu soruyu sormalıdırlar. Milyarlarca dolarlık bütçe ile sayıları yüz binleri bulan istihbarat elemanı ve gelişmiş teknoloji araçları ile adeta “ben geliyorum “diye ilan edilen 11 Eylül saldırısını nasıl odluda fark edemediniz. Hadi anladık ki işini bilmeyen beceriksiz binlerce ajanınız var yahu hiç olmazsa ibret için birkaç tanesini görevini ihmalden dolayı yargılayıp hapse atmak dahi aklınıza gelmiyor mu?

Bütün bu gelişmeler terör saldırısı gibi birçok olayların gizlilik adına üstünün örtüldüğünün bariz bir şekilde ortaya çıktığını gösteriyor. Devlet yöneticilerinin yaptığı açıklamaya körü körüne inanan Amerikan halkının gözünü açma zamanı gelmiş de geçmiştir. Hollywood filmlerindeki gibi masallarla uyutulan bu insanların olayları sorgulama yeteneklerinin olmadığının bilinmesi gerekiyor.

Yapılan birçok araştırma ve bağımsız araştırma kuruluşları 11 Eylül saldırısının iddia edildiği gibi Usame bin Ladin tarafından gerçekleştirilmediğini delilleri ile ortaya koyuyor. Ahirzamanda tahrip edilip yıkılacağı ifade edilen “Seddi Zülkarneyn” gibi ikiz kuleler yıkılmış “Yecüc, Mecüc” ismiyle Kuran’da tabir edilen anarşistler dünyayı bir kan gölüne çevirmişlerdir.

Belki de dünyada gelmiş geçmiş en büyük terör operasyonu olan “ 11 Eylül ikiz kuleler” saldırısının savaş çığlıkları atan silah sanayicileri ve lobilerinin işine yaradığı açıktır. Eğer bu olayı ABD derin devleti yapmadı ise bildiği halde sessiz kaldığı gayet açık bir şekilde görülmektedir. Bu durumda bile binlerce masum insanın göz göre göre ölüme terk edilmesi büyük bir suçtur. Eğer yakında kıyamet kopmaz ise bunun sorumluları bir gün er geç ortaya çıkarılacak işlenen cinayetin nedenleri ortaya çıkarılacaktır.

Yok, sorumlular bulunamaz ve gerçekler Ladin’de olduğu gibi suya gömülürse hesap günü mahşerde ortaya çıkacaktır. Adil ve Hâkim olan Rabbimiz bunun hesabını faillerinden elbette soracaktır.

Yıllar önce Amerikalıların kışkırttığı darbeciler 27 Mayıs’ta ülke yönetimine silah kullanmak suretiyle zorla el koymuş halkın oyları ile seçtiği Başbakan Menderes ve bakanlarını öldürmüştü. Yassıada da oynana tiyatro oyununa yargı demek ve verilen “idam cezasını” kabul etmek hukuk adına bir cinayet olması nedeniyle “öldürüldüler” tabirini kullanmak istiyorum. 11 Eylül saldırılarının failleri gibi yapılan idamlar bir cinayettir ve hesabı bir gün mutlaka sorulacaktır. Bu dünyada olmasa bile ahirette bunu göreceğiz. Bütün imanımla buna inanıyor Kahhar-ı Zülcelâl olan Rabbimden zalimleri bu dünyada iken dahi cezalandırmasını niyaz ediyorum.

Bediüzzaman’ın mübarek naşını da mezar hırsızları olan bu darbeciler çıkarmış hatta “denize attık” şayialarını çıkartmışlardı. Fakat o gafiller ne bilsinlerdi ki Bediüzzaman kabrinin bilinmesini istemiyor. Vasiyetlerinde bilinmeyen bir yere defnedilmesini arzu ettiğini söylüyor.

Farkında olmadan onun bu vasiyetini yerine getirdiler. Ama niyetlerine göre cezasını da görecekler. Bediüzzaman’a gösterilen hürmeti kırmak için bu işe kalktıklarından dolayı Kahhar bir el ile tokatlanmaları gerektiği açıktır.

Zaten Bediüzzaman 100 yıl önce kendisini ortadan kaldırmak için tehdit edenlere “ölümüm denizden olsun neticede geniş bir kabirdir” şeklinde cevap vererek tehditlere boyun eğmediğini Allah rızasından başka hiçbir amacı olmadığını fiilleri ile göstermişti.

Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki “kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz”. Bu dünyada olmasa bile hesap gününde Herşey apaçık ortaya çıkacaktır. Kuranı Mucizülbeyan’da bu vakıa defalarca nazarlara verilmekte ve insanın aklını başına alması ikaz edilmektedir. O gün bir miskal kadar bir iyilik veya bir miskal derecesinde bir kötülük ihmal edilmeyecek faillerinden yaptıklarının hesabı sorulacaktır.

Haşir denilen o dehşetli günde  “ümmeti- ümmeti diyerek Müslümanlara şefaat edecek olan Habibullah’ın (asm) sancağı altında bulunanlara ne mutlu. O kimselerden olmayı Rabbimden niyaz ediyorum.

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...