Pazartesi, 21 Kasım 2011 00:00

120 Filmi, Van'lı İsmail, Bediüzzman.. ve Batıda Kürt Olmak..

Van Depremi.. Tüm yurdu bir araya getirdi, Medeniyetimizin Gülleri olan diğer İslam beldelerini bir araya getirdi. Yardımseverliği ve fedakarlığı ile bilinen milletimize karşı aslında insanlığı bir araya getirdi.

Bir araya gelemeyen iki gurup var aslında. Kim bunlar? Allah’ın lanetlediği, Yüce Peygamberimizin Veda Hütbesinde yani ümmetine verdiği son emirde, “-Ayaklarımın altına aldım..” dediği, cahiliye adeti ve maalesef tüm İslam Aleminin başının belası “Irkçılık, unsuriyetçilik, kavmiyetçilik” hastalığına tutulmuş alçaldığının farkında dahi olmayan, insanlıktan nasip almamış ırkçı kesimler..

Düşünün Van’da depremden mağdur olan kardeşlerimizin çoğu Kürt. Ama PKK ve yandaşları yardımları engellemeye çalışabiliyor. Diğer yandan ülkenin batısından fedakarların topladığı yardımların içine birileri taş ve çöp koyabiliyor. Ne acı değil mi?

Van neresi biliyor musunuz? Güzel Anadolumuzun en fedakar şehirlerinden biri. 120 adlı bir film oynadı geçen yıllarda. Bu filmde Erzurum’a gidip Moskofla savaşan tümene cephane taşıyan 120 liseli Van’lı çocuğun hikayesi anlatılmıştı. 38’i geriye canlı dönmüşlerdi bu gençlerin.. Peki neden bu çocuklar götürdü? Van’daki Rus ve Fransız yardakçısı Ermeniler ayaklanıp katliam yapar diye savaşa katılmayıp kalan erkekler şehri boşaltmasın diye. İzleyiniz. Çocuklarınıza da izletiniz.

Sonra aklıma Çanakkale Harbinin Van’lı İsmail’i geldi. O da cephane gemisini kurtarmak için düşman güllesinin önünne atlamıştı da cephaneyi kurtarmıştı. Sizce Koca Seyit’den farkı ne? Aynı ruh, aynı iman, aynı yürek..

Hatırlarmısınız Diyarbakır-Bursa maçında Diyarbakır’lılara “-PKK defol!” diye slogan atılıp höykürmüştü birileri. Oysa takımda bir iki futbolcu hariç hepsi batıdan ve Kürt değildi. Asıl Diyarbakırspor kulüp başkanının feryadı kulaklarımda..

“-Bursa’da vatansever olmak kolay, siz gelinde tehditlerin altında Diyarbakır’da vatanseverlik yapın.” Çok doğru. İlave PKK ve bölücülerden en çok bölge halkı yani Kürtler çekti. Şehid sayılarına bakınız. Sadece asker şehid olmuyor, korucular şehid oluyor, çocuklar şehid oluyor, analar, evlatlar şehid oluyor. Tümü de yöre insanı. Dağlıca en çok basılan yer. Ama köylüler devlet yanlısı… Nerede? Irak sınırında.. asıl fedakarlık işte bu dur. Sahada höykürmek, yardım kutularına taş ve çöp koymak değil. Bu meyanda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi de kutluyorum.

Tabi tebessümle şunu da arz etmeden geçemeyeceğim. Kürt Kökenli kardeşlerimde çok alınganlaştılar. Haklılar bir yönüyle. Ama Van Belediye Başkanını muhatap alan, içinde bir tane Kürt ya da Türk kelimesinin geçmediği bir nota bile tahammül edemediler. Artık biz topyekün terör ve bölücülüğe çanak tutan herkesle mücadele edilmesinin zorunluluğu üzerinde duruyoruz. Esas olan artık bölücülüğe asla pirim vermemektir. Şu da unutulmamalıdır. Türkiye zor günlerin içine sokulmuştur. Her fırsatta ifade ettim. “PKK, Kürdü imanından koparma operasyonu, Ergenekon ise, Anadolu’nun tamamını Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Lazı, Arnavutu, Gürcüsü vs. imanından koparma operasyonunun adıdır.” Düşünsenize en ulusalcı D. Perinçek, Y. Küçük ve Apo neden aynı kamplarda ve birbirine çiçek verirler?

Selahaddin’in kahraman Evlatları.. Türkler, Araplar, Kürtler, Acemler… hasılı Kudüs’ü fetheden kahramanların evlatları, Çanakkale’nin Etten Duvarları.. Yiğit İnsanların, fedakar Anaların Oğulları.. Aklınızı başınıza alın. Kürt=PKK değildir. Türk=Faşist değildir.

Batıda Kürt olmak, doğuda Türk olmak zorlaşmamalı. Sizler omuz omuza bu kara toprağı yurt yaptınız. İnşaatlarda çalışan Kürt kardeşlere bakın, Türk kardeşlere bakın.. Gurbet ellerde ekmek derdindeler… Birbirimizi sevmek için o kadar çok sebep var ki.. Birbirimizi seversek bu toprakta yüceliriz…

Konuyu toparlarsak, dünyanın en büyük Kürt kentinin İstanbul olduğu da dikkate alındığında o zaman Türk ve Kürt Kardeşler takkeyi önlerine koyacaklar ve “Biz ne yapıyoruz? Ne istiyoruz?” diyecekler. Bakın Üstad Bediuzzaman ne diyor. “Efendiler, Ben herşeyden evvel Müslümanım ve Kürdistan'da dünyaya geldim. Fakat bu Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sadık ve en halis kardeşlerim Türklerden çıkmış ve İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek ve hizmet-i Kur'âniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak kudsî hizmetimin muktezası olduğundan, bana Kürt diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk milletine hizmet ettiğimi, hakikî ve civanmert bin Türk gençlerini işhad edebilirim.[1]” Bu cümleler Türk Milliyetçiliği kisvesi altında Türk Irkçılığı yapanlara en büyük şamardır.

Ancak aşağıdaki ifadeler Türk-Kürt-Arap sapkınlığa düşmüş, bölünme yoluna girmiş tüm Müslümanlara tokattır. “Ey Türkler ve Kürtler! Acaba şimdi bir miting yapsam, sizin bin sene evvelki ecdadınızı ve iki asır sonraki evlâtlarınızı şu gürültü-hâne olan asr-ı hâzır meclisine dâvet etsem; acaba sağ tarafta saf tutan eski ecdadınız demeyecekler mi: "Hey mirasyedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhât! Bizi akim bir kıyas ettiniz, bizi kısır bıraktınız." Hem de sol tarafında duran ve şehristân-ı istikbâlden gelen evlâtlarınız, sağdaki ecdatlarınızı tasdik ederek demeyecekler mi ki: "Ey tembel pederler! Siz misiniz hayatımızın suğrâ ve kübrâsı? Siz misiniz şu şanlı ecdadımızla bizi rapt eden rabıtamızın hadd-i evsatı? Heyhât! Ne kadar hakikatsiz ve karıştırıcı ve müşağabeli bir kıyas oldunuz!" İşte, ey bedevî göçerler ve ey inkılâp softaları! Manzara-i hayal üstünde gördünüz ki, şu büyük mitingte iki taraf da sizi protesto ettiler.[2]

Bu satırlar Alevi kardeş için de geçerlidir.

Oyuna gelinmemelidir. Batının bizi parçalama planı değişmemiştir. Birinci Dünya savaşının gayesi Türk’ü yok etmek, eğer olmazsa Anadolu’da Müslüman bırakmamaktı. Tutunduk, direndik. Yurt oldu Anadolu Kalesi yeniden bizlere… Burayı tutamazsak, İslam Coğrafyası topyekun düşecek, Türkistan, Arabistan, İran, Pakistan, belki de Asya düşecek… Yurdu tutmanın da bir tek çaresi var. Birbirimize kardeşler olarak sımsıkı kenetlenmek, içimizden çıkacak hain ve aldanmışlara meydan vermemek, uyanık olmak, dış güçlerin yalan yanlış haberlerini kaile almadan mücadele etmek. Başarılı olmak, Milletin değerlerine hürmetkâr olmaya bağlıdır. 28 Şubat sürecindeki gibi halkına karşı saygısız ve merhametsiz temaslar sonucu Ordu ve Devlete kamu önünde, halk nezdinde ciddi manada değer kaybettirmiştir. Tüm bu sosyal kayıplarda hükümetçe ve ilgili kurumlarca telafi edilmelidir.

Bölücülük dost görünseler dahi düşmanımız olan, batılı devletlerin istihbarat operasyonundan başka bir şey değildir. Düşmanlar güldürülmemeli, kardeşler ağlatılmamalıdır. Bölücülüğe karşı en büyük mücadeleyi veren Doğu ve Güneydoğudaki insanımız rencide edilmemelidir. Gönül gönüle el ele olunmalıdır. Tıpkı İstiklal Harbindeki gibi, aynı ruh, aynı edeple… 

Halil MERT http://www.facebook.com/81mert,  http://twitter.com/#!/merthalil 

(E) Topçu Yarbay

Strateji Uluslararası İlişkiler ve Yönetim Uzmanı



[1] Bediuzzaman Said-i Nursi, Tarihçe-i Hayat - Eskişehir Hayatı - , s.2156

[2] Bediuzzaman Said-i Nursi, Münazarat - s.1948

Son Düzenlenme Çarşamba, 23 Kasım 2011 09:38
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...