Pazar, 29 Ocak 2017 23:37

Yıkamadığımız Duvarlar

Duvarlar bize sınırlılığın göstergesidir. Bir çoğumuzun yıkamadığı, aşamadığı duvarları vardır ve bu duvarlar bizim hayatta, elde edeceğimiz başarıların ve ilişkilerin önüne geçer. Bu durumun oluşmasındaki en büyük etken öncelikle aile, sonra toplumdur.

     Karakterimizin oluşmasında ve birey olabilmemizdeki en önemli ilk etken ailedir. Sorumluluk, cesaret, karar verme, eleştirme, düşünme ve düşündüklerini yaşayan kişi özgüven sahibidir. Bu yaşantıyı bize ilk olarak aile verir, birey olabilmemizi sağlar ve dış yaşama hazırlar. Ama birçok aile bu konuda yetersiz durumda. Kişi herhangi bir konuda görüş ve önerilerini dile getiremiyorsa, “evet” veya “hayır” diyemiyor, eleştiremiyorsa henüz birey olamamış demektir.

     2017 yılında, çok rahat yaşadığımız bir dönemde bile, hala bu durumu aşamayan birçok insan var diye düşünüyorum. Belki bazılarınız aksini düşünüyor olabilir ama, her insanın yaşantısı bir değil, gözlem yaparsak çevremizde bu şekilde yaşayan birçok insanın olduğunu görebiliriz. Hala dört duvar içinde yaşayan, kendilerini dış dünyaya kapatan birçok insan var. Yanlışlardan, hatalardan korkuyorlar ve tedirgin bir hayat sürüyorlar. Şöyle bir soru sorabilirsiniz; “Neden korkuyorlar ? Neyden korksunlar, neden tedirginler ve kendilerini ifade edemiyorlar?”  Öncelikle herkesin farklı yaşantıları var, farklı çevrelerde, farklı kültür ve sosyal çevrelerde eğitim alıyorlar. Toplumun tamamı iyi ve özgür düşüncelere sahip pozitif bir aileye sahip değil, maalesef. Belki düşünceme itiraz edebilirisiniz, ama bahsettiğim gibi herkesin imkân ve yaşantıları bir değil. Birçok aile eğitim almadan, sorgulamadan büyüklerinden gördüklerini bizlere, küçüklere uyguluyor. Eski kafa yapısı hala devam ediyor ve öncelikle şunlar çok yapılıyor; “sen sus, karışma, sen anlamazsın, yapamazsın” bağırmalar ve aşağılamalar vs. Bu davranışlar öncelikle insandaki cesareti yok ediyor ve ardından adım atarken çelişkileri doğuruyor. Acabalar çoğalıyor, tedirginlikler başlıyor ve sonrasında korkular cesur adımları engelliyor. Problemli ailelerde yaşayan ve sürekli engellenen kişiler, hayattaki başarıları ve insanlarla ilişki kurma düzeyi gelişmemiş bireylerden oluşuyor. Bu durum ilerledikçe ortaya anti sosyal, yani insanlardan kaçan kendi dünyalarında yaşayan, kendi kabuğuna çekilmiş kişiler ortaya çıkıyor. Kişinin aileden gördüğü baskı ve olumsuz etki toplumda ilerlemesini engelliyor. Neden sonuç ilişkileri topluma yansıyor ve toplumun negatif ilerlemesine sebep oluyor. Çünkü, davranışların ilk eğitimini ve akabinde evrimini aileyle tamamlıyor. Aile bu evrede eksik ve yanlış ilerlemeleri sağlıyorsa, her hata yüzünden sürekli eleştiriyorsa, aşağılıyor, kısıtlıyor ve karşısındakini dinlemiyorsa bu yetişme aşamasındaki bireye ciddi şekilde zarar vermektedir. Bu davranışlar bireyi özgür olmaktan alıkoyuyor ve özgüvenin bitmesi iletişimin zayıflamasına yol açıyor. İletişime geçmeden önce bazı korkulara kapılarak kişi kendini negatif yönde etkiliyor, bu da şu düşüncelere yol açıyor; görüşlerinin yanlış olması, ya hata yaparsa, ya da yanlış bir şey söyleme, dalga geçilmesi, çevresinde rencide olmak gibi çeşitli düşüncelerin esiri oluyor. Psikolojik olarak zayıf düşüyor & düşürülüyor. Kendi düşüncelerinden önce karşısındaki kişinin düşüncelerine öncelik veriyor ve her daim kendini ikinci plana atmış oluyor. Şöyle ki, iletişim kurmadan direk konu hakkında karşısındakinin düşüncelerini odaklanıyor “acaba şu hareketi yapmam doğru mu? ya hata yapıyorsam? ya cevabım yanlışsa? komik duruma düşer miyim? dalga geçerler mi?” gibi. Kendini zayıf görerek, her şeye bir sıfır yenik başlamış oluyor. İnsan ruhsal açıdan sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için başkalarıyla iletişim kurmaya ihtiyaç duyan bir varlıktır. Topluma adapte olamaması hayattaki başarılarını da engelleyebiliyor.

Sağlıklı iletişim, insan yaşamını kolaylaştırır, duygu ve düşüncelerini zenginleştiren önemli faktördür. Ancak kimi zaman yıkamadığımız duvarlar iletişim kurmamızı, anlaşmamızı engeller ve bizi anlaşmazlıklara iter. Özünde bu iletişimsizliğin kaynağı insanlar arasında duyusal veya düşünsel bir bağ kurulamamasıdır.

Toplumda kişilerin arasına duvarlar kurulmaması için öncelikle fertler doğumdan itibaren iyi bir aile eğitimi almalı, tahsil dönemlerinde kişiliğini geliştirmeli ve özgüven sahibi olmalıdırlar.

Elif Yörük

Genç Asder

Elif Yörük

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...