Çarşamba, 17 Temmuz 2019 13:50

15 TEMMUZ’la Açılan Yeni Cephe ve Tehditler...

15 Temmuz..

Askeri darbe gibi sunuluyor halka.

Hayır!..

15 Temmuz tıpkı 28 Şubat Süreci gibi, birinci sınıf bir bürokrasi ve zihniyet darbesidir. Yani devletin içinde şebekeleşmiş FETÖ mensuplarının eliyle örgütlenilmiş, AKPARTİ ve ERDOĞAN düşmanı bazı Ulusalcı kişilerinde katıldığı bir darbedir. Darbe maalesef TSK içindeki unsurlarla gerçekleşmiştir.

15 Temmuz’u planlayanlar, CIA, MOSSAD, MI6 vd. dış istihbarat unsurları tarafından yetiştirilmiş, yönlendirilip, örgütlenmiş olabilirler. Ancak, geçmiş Askeri Darbelerin planlarından, Yakamoz, Ayışığı gibi darbe hazırlıklarından yaralanmışlardır.

Kimsenin görmediği asıl tehdit şudur.

Malum hikaye, yılanla köylü.. Yılan köylünün evladını sokup öldürüyor, köylü yılanı öldürmek için saldırıyor, kuyruğunu kopartıyor. Birbirlerini takip ediyorlar. Sonra dost olmayı deniyorlar ama o da olmuyor. Sonunda yılan; “Sende bu evlad acısı, bende bu kuyruk acısı varken biz dost olamayız.” deyip eski düşmanlıklar üzerine devam ediyorlar.

Şimdi.. Görmekte zorlanıp, ilgili kişilerin kaile almadığı bir husus var. 15 Temmuz Gecesi ülkemizin tüm büyük illerinde bir şeyler oldu değil mi? Peki bunlar ne kadar adalete yansıdı?

Size çok önemli ve basına da yansımış olmasına rağmen Adalet ve İçişleri başta olmak üzere devlet ve hükümetin hala tedbir almadığı bir ilimizdeki önemli ayrıntıyı arz edeceğim. Bursa ilimiz.. Burada oluşan yargılama boşlukları bir süre sonra 15 Temmuz Darbesi’nin hükümetle beraber yapıldığı algısı oluşturmaya dönecek, hatta daha da ilerisi, hükümet ve yanında yer alanlar yargılanabilecek bile..

Darbeye Jandarma Kışlası’nda tek başına karşı koyan bir Bölge Komutanı. Bölge Komutanı’na karşı dürüst davranmayan bir yardımcı ki ikinci adam. Hatta kayıtlardan “Emre itaatsizlik” suçu oluşan hususlar var. İl Jandarma Komutanı FETÖ’nün Garnizon Komutanı olarak atanıyor ve Bölge Komutanı’na rağmen faaliyetlerine devam ediyor. Bölge Komutanı Vali ve Başsavcı’ya durumu iletmesine rağmen en az iki saat sonra yani darbenin başarısız olacağı belli olduktan sonra harekete geçmeye karar veriyorlar ve Darbeci albayı tutuklamaya geliyorlar ki, sabahı bekleyelim konuşmaları geçiyor.

Asıl konu şu..

Darbe sabahı Olay Tutanağı Bölge Komutanı emriyle tutuluyor. Emir vermesine rağmen Ceride açılıp tutulmuyor. Akabinde bir komisyon oluşturuluyor, komisyon tutanaklara uygun bir rapor yazıyor. Ancak, bir iftira ile Bölge Komutanı üç gün sonra itham edilerek emekli ediliyor. İtham edenler de Ulusalcı geçinen TSK emeklisi birileri.

Asıl oyun bundan sonra..

Bölge Komutan’ının oluşturduğu heyet ilk hazırladığı raporu değiştiriyor. Raporda Jandarma Kışlasında yaşanan olaylar yok. Neden! Çünkü Erkan Başkanı, Vali, Savcılık gibi kritik makamların seyirci kalışları çıkacak ortaya. Sonra iddianame bu uydurulmuş rapora göre hazırlanıyor. Burada birçok suç saklandığı gibi, hakkı olan emek veren duruşu olan insanların canhıraş gayretleri de yok sayılıyor. Görünen zamanın İçişleri Bakanının, Valinin, Erkan Başkanı’nın, FETÖ’cü albayın, ilgili Müsteşarın hemşehri olmaları. Yani kolay organize oluyorlar ya da tanışıklıktan dolayı rahat hareket ediyorlar. Daha sonra bu uydurma raporu kaleme alan yani iddianameye esas raporu yazan Albay’da da Bylock çıkıyor ve ilişiği kesiliyor.

 

Bitmedi!..

Malum Erkan Başkanı ile iftira eden Ulusalcı kişi görüşmeye devam ediyorlar.

Bitmedi!

Yargılama sürecinde her şey ortaya çıkıyor ama ne hâkim ne de savcı yargılamaya bunları yansıtmıyor.

Özetle, her şeyin anlatıldığı en az on subayın imzaladığı kapı gibi bir ilk tutanak var. Sonrasında anlaşma ile ve gereğini yapmayan makam sahiplerinin koordinasyonu ile FETÖ’den atılmış bir Albayın yazdığı uydurma rapor var. Bu rapora göre tanzim edilmiş bir iddianame. Bu iddianamenin eksikleri ortaya çıkmış olmasına rağmen yargılamaya dâhil edilmiyor.

Bitmedi!

Mağdur Bölge Komutanı ilgili tüm makam sahiplerine konuyu taşıyor. Gereği yapılmıyor.

Bitmedi!

Basın buradaki usulsüzlüğü fark edip yazıyor, yine bir şey yapılmıyor.

Sonuç mu? Yılan misali yarın birileri bu yargılama kusurlarını, alınmayan tedbirleri bir araya getirip, Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bir çok siyasi makam sahibini ve yakın çalışan bürokratı 15 Temmuz Darbesi ile ilişkilendirebilir mi? Darbenin danışıklı olduğu iddiasını ortaya atabilir, burada yapılan bütün ihmalleri toplumla paylaşabilir mi? Evet.. Peki, böyle üç beş örnek daha çıkartılırsa!

Hâsılı, acilen bu mahkeme dosyalarını ve olayları inceleyecek bir komisyon oluşturulmalıdır. Birçok mahkemede bilirkişiler dinlenmedi. Malum herkes öldürülen Tuğg. Semih Terzi’den emir aldığını söylemişti. Her üst emir veremez gibi basit kuraldan bihaber yargıç vb. olması mümkün. Dolayısı ile gecikmeden Cumhurbaşkanımızın durumu değerlendirmesi gerek.. Ayrıca bu usulsüzlükler kendilerine iletilmesine rağmen tedbir almaya dönük gayret göstermeyen herkesten de Allah hesap sorsun inşaAllah..

 

Durum çok ciddi..

İlgililerin bilgisine..

Siyaset kurumu bildiği ve alenileşmiş bu tarz hukuksuzluklara karşı boşvermiş davranırsa bilin ki bu halkın kendileri ile ilgili kanaati değiştirecektir.

15 Temmuz İhaneti’ni ve müsebbiplerini Allah’a havale ederken, Aziz ve Ferasetli Milletime de Yüceler Yücesi Rabbim’den birlik, beraberlik, azim, güç ve kararlılık diliyorum.

Ferasetin, İmanın, Cihad Ruhun, İ’lay-ı Kelimetullah Dava’n ile kıyamete kadar Varol Aziz Milletim..

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...