Pazar, 23 Mayıs 2021 10:54

Filistin Yazılır, Mescid-i Aksa ve Kudüs Okunur!

 

“Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.” (İsra Suresi – 1. Ayet)

 

Kıymetli dostlar,

Müslümanların ayetle sabit mukaddes yerlerinden biri olan Mescid-i Aksa (Kudüs) mücadelesine Antalya olarak birlik ve beraberlik içinde katkı vermek üzere (ANTALYA KUDÜS PLATFORMU) kuruldu. Hayırlı olsun. Platformun kurulmasında, başta ASDER Antalya Temsilcimiz Hakan ŞİMŞEK ağabeyimiz olmak üzere tüm emeği geçenlerden Allah razı olsun.

 

Dostlar, bugüne kadar özellikle sosyal medyada Filistin ile ilgili yanlış bilgilerin paylaşıldığını, bilerek bilmeyerek yanlış algıların oluşturulduğunu üzülerek okuyorum. Bunlara kısaca değinmek istiyorum:

 

Deniliyor ki: Sürekli Filistin deyip duruyorsunuz. Oradaki Arapların derdinden başka derdiniz yok mu?

Ben derim ki: Kardeşlerim, Filistin yazılır; Mescid-i Aksa okunur, Kudüs okunur. Mescid-i Aksa davası, Kudüs davası ne sadece Filistin davasıdır, ne de sadece Filistinlilerin davasıdır. Mescid-i Aksa ve çevresi; İsra Suresi birinci ayette ifade edildiği üzere TÜM MÜSLÜMANLAR İÇİN MUKADDESTİR. O nedenle ÎMAN meselesidir.

 

Deniliyor ki: Zamanında bu Arapların dedeleri Osmanlı’ya ihanet etmişti. Şimdi biz onları neden savunmak için bu kadar yırtınıyoruz?

Ben derim ki:

Birincisi; Osmanlı’nın son zamanlarında, kendilerine sunulan saltanat ve iktidar kemiğini yalamak uğruna İngilizler başta olmak üzere ehl-i küfrün büyük devletleriyle iş tutup Osmanlı’ya ihanet eden kabile reisleri tarihçilerin malumudur. Ama aynı zamanda Osmanlı’nın muhtelif cephelerinde canlarını feda etmekten çekinmeyen, yine Kurtuluş harbine canlarıyla mallarıyla katkıda bulunmaya çalışanlar da aynı ümmetin evladıydılar.

İkincisi; dedesinin işlediği suçun cezasını torununa kesmek hangi vicdan ile, hangi adalet iledir? Bu, kan davası gütmek değil midir? Böyle bir bedevîliği Türk milletinin asaletine nasıl yakıştırabiliyoruz? Vicdanınıza havale ediyorum.

Üçüncüsü; yüz yıldır başta Ortadoğu olmak üzere tüm ümmet coğrafyası kelimenin tam anlamıyla kan ağlıyor. Acaba neden? Acaba neden kader-i İlahi bizleri böyle tokatlıyor? Hiç düşündünüz mü? Osmanlı coğrafyasının parçalanması, Hilafet sisteminin ortadan kaldırılması, ırka veya kabileye dayalı küçük küçük (Müslüman) devletlerin kurulmuş olmasının hiç kimseye hayır getirmediği ortada. Kader-i İlahi hepimizi uyarıyor. Birbirimizi suçlamak yerine tekrar Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak ve “İttihad-ı İslâmı” gerçek mânada hayata geçirmek zamanı gelmedi mi?

 

Yine deniliyor ki: Kardeşim bakın Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri Çinlilerin zulmü altında inim inim inliyor. Onlara neden hiç sesiniz çıkmıyor?

Ben derim ki:

Birincisi; bu söz iftiradır. Uygur, Kırım Tatarı, Çeçen, Boşnak, vd. kardeşlerimizin yaşadıkları zulümlerle ilgili olarak bugüne kadar birçok mecrada mücadele verildiğini gördüm. Elbette herkes her şeyle ilgilenemez. Mü’minlerden bir kısmı (meselâ) Boşnak kardeşleriyle ilgilenirken başka bir kısmı da Çeçen kardeşleriyle ilgilenebiliyor. Bütünlük içinde bakıldığında aziz milletimiz elinden geldiğince tüm ümmetin derdiyle dertleniyor.

İkincisi; Hucurat Suresi 10. ayetinde “Mü’minler ancak kardeştirler…” buyurulur. Mazlum Mü’mini ayrıca Uygur’du, Boşnak’tı, Çeçen’di, Arap’tı diye ayırmaya gerek yoktur. Hattâ bırakın mü’min olan mazlumları, asil milletimiz tarihi boyunca gayrimüslim mazlumların bile her daim yanında olmuştur.

Üçüncüsü; kadim Türk Devleti, binlerce yıllık birikimiyle, köklü devlet aklıyla hiçbir alanı boş bırakmamaktadır. Yüz yıl önce yediğimiz yumrukların sersemliğini üzerimizden attıkça, devletimiz güç kazandıkça tarihi ilgi ve etki alanlarımıza nasıl tekrar dönüş yaptığımıza bakınız. Evet, taşlar yavaş yavaş tekrar yerine oturuyor. Devletimiz Selçuklu Kartalı gibi başının bir tarafıyla Turan illerine bakıp kanadını ata yurdumuza uzatmaya çalışırken diğer başıyla da ümmetin kalbi olan Ortadoğuya bakıp nizam vermeye, kanadı altına almaya çalışıyor.

Dördüncüsü; dostlarım, Ortadoğu İslam aleminin kalbidir. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebi buradadır. Burada pişen her şeyden tüm ümmet nasiplenir. Burada rüzgar çıksa sair diyarlarda fırtına olur. Bu yönüyle elbette ümmet coğrafyasının diğer beldelerinden daha fazla önem arz eder.

 

Yine deniliyor ki: Filistinliler topraklarını Yahudilere sattılar. Bugünkü musibetin sebebi budur. Ettiklerini çekiyorlar.

Ben derim ki:

Birincisi; bu iddia sürekli dolaşımda tutuluyor ancak bugüne kadar bu belgelerle delillendirildiğini hiç görmedim. Tabii ki benim bilmemem olmadığını göstermez. Doğru da olabilir, yanlış da olabilir. Ancak delil olmadığı sürece, dedikoduya hüküm bina edilmez. Elinde bilgi belge olan paylaşsa daha sağlıklı değerlendirme yapılabilir. İnşâallah bu konuyu araştırıp belgeleriyle paylaşmak bizim borcumuz olsun.

İkincisi; İsrail'in gerek devletleşme sürecinde, gerekse devlet olduktan sonra bugüne kadarki tüm kazanımlarının yine İngiltere başta olmak üzere büyük devletlerin müşterek gayretleri ile olduğunu tarihçiler kaydediyor. Bu kadar büyük stratejik oyunların yanında, acaba küçük çapta toprak satışlarının (olduysa) özgül ağırlığı ne kadardır bilmem.

Üçüncüsü; orada yaşayan Arap kardeşlerimiz de bizim gibi normal insanlar. Hayatlarını elbet güzel yaşamak isteyebilirler, arabalarına binmek isteyebilirler, arsası varsa bizim yaptığımız gibi müteahhide verip kazanç sağlamak isteyebilirler, vs... Bunlar hayatın normali olan şeyler. Biz ise bu mücadelede onların tümünü film kahramanı gibi görmek istiyoruz. Hoş, izlediğimiz kısa videolarda adeta filmlerdeki gibi kahramanlıklarına da şahit oluyoruz zaten. Sıradan insanlardan daha fazla neyi bekliyoruz acaba?

 

Kardeşlerim, biz Türk Milletiyiz. Yere düşmüş kardeşlerimize "Oh olsun, bunlar senin hatan zaten" diyemeyiz. Bakınız, Boşnakların Bilge Kralı Aliya İZZETBEGOVİÇ bizi bize nasıl anlatmış: "Türk'ün evlâdı! ... Sen, direnişin değil, dirilişin nesli olacaksın. Korumak için değil, düzen kurmak için çalışacaksın. Sen varsan biz olacağız. Sen ayaktaysan biz yaşayacağız."

 

Kardeşlerim, Kur’ân’ın övgüsüne mazhar olmuş Türk Milleti asırlardır İslâmın sancağını taşıdı. Arap, Kürt ve diğer kardeşleriyle birlikte inşâallah taşımaya devam edecek. Siyonist zalim İsrail’e de elbet haddini bildirecek, zalim Çin’e de, diğer zalimlere de… Tarihi misyonunu unutmamak, cepheyi şaşırmamak lazım, vesselâm.

Sabri Duman

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...