Pazar, 20 Nisan 2008 21:00

Son gülen

Adam haklı; önemli olan tek tek muharebeleri değil, sonunda savaşı kazanmak... Bugüne kadar neyi savunduysa tersi oldu: Ak Parti'nin yerine CHP ve MHP arasında kurulacak bir koalisyon beklentisi içerisine girdi; Ak Parti oyları yüzde 47'e vurdu... Abdullah Gül cumhurbaşkanı olmasın istedi; Çankaya'da bugün istemediği kişi oturuyor... “Sakın ha!” diye uyardı başörtüsü yasağını kaldırmak üzere MHP'yle işbirliğine gittiğinde Ak Parti; iki anayasa maddesinde bu amaçla yine de değişiklik yapıldı...

Bunlar kaybettikleri muharebeler; ama sonunda savaşı kazanan o oldu: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın başvurusunu kabul eden Anayasa Mahkemesi Ak Parti'yi kapatma kararı verdiğinde, bütün kayıplarını geri alabileceği bir zemin oluşacak adamın... Mahkeme kararı 'sıfırlama süreci' yerine geçecek ve bir yıl içerisinde gerçekleşmiş adamın istemediği her şey olmamış hale gelecek.

Böyle birine gıpta edilmez de, ne yapılır?

Vaktiyle kendisine lâkap takılacak kadar iktidarın bir parçası haline dönüştüğünün, bakanlarla patronunun işlerini al takke ver külâh telefonda pazarlık etme cüreti gösterdiğinin unutulduğunu sanıp başkalarını 'iktidar yanlısı olmak' ile suçluyor bugün. Olsun, o kadar kusur kadı kızında da bulunur...

Zaferini kendisini yeniden konuşlandırdığı 'hakem' pozisyonunu pekiştirerek kutluyor. Ak Parti yönetiminin, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kulak vermesi gereken kişi artık o; çünkü düdük çaldırma gücüne sahip olduğunu ispatlamış bulunuyor.

Şimdi istediği, 'sıfırlama' sürecinin mahkeme dışında gerçekleşmesi...

Ne büyük tesadüf, Türkiye'de son bir yıl içerisinde meydana gelenleri olmamış hale getirme ameliyesi, Anayasa Mahkemesi önüne gitmeden yerine getirilmek istendi hep. Önce, “Meclis'ten çıkan iki maddelik anayasa değişikliği cumhurbaşkanı tarafından veto edilsin” teklifi seslendirildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül değişiklikleri onaylayınca, bu defa “Herkes bir adım geri çekilsin” teklifi ile aynı sonuç alınmak istendi. Bu da olmayınca Anayasa Mahkemesi 11-0 ile sonuçlanan bir oylamayla kabul etti iddianameyi ve Cumhurbaşkanı Gül ile ilgili bölümü de 11 üyeden 7'si onayladı.

Şimdi yine mahkeme dışı anlaşma yöntemi öğütleniyor... “Daha parti kapatma işinde henüz her şey bitmedi; mahkeme süreci sona erene kadar şartlar değişebilir” diye yazdı adam...

“Uslu ol, uyumlu davran, dediğimizi dinle, partini kurtar” diyorlar... Aksi halde Anayasa Mahkemesi'nden Ak Parti'yi kapatan karar çıkabileceği ihtimali bir tehdit olarak ortada. Kapatma davasının açılma sebebini, Yargıtay Başsavcısı, artık ünlenen 'yazılmaması kaydı ile verdiği mülâkatta' başörtüsü düzenlemesi olarak bildirmişti zaten. Sebebi ortadan kaldıracak bir çıkış yolu bulunursa, dava, kapatma olmadan bitebilir.

Söylenmek istenen bu.

Olabilir mi? Ak Parti başörtüsü yasağını sürdürmeyle sonuçlanacak bir formül bulup o yolda bir girişimde bulunursa, iddianame geri alınır, kapatma davası düşer veya reddedilir mi? Bugüne kadar halkın devrede olduğu her konuda yanlış ata oynayan adama göre bu sorunun cevabı belli: Geri alınır, düşer veya reddedilir...

Geri alınır mı, alınır! Düşer mi, düşer! Reddedilir mi, reddedilir!

Halkı bilmeyebilir adam, bilmiyor ve bilmeyi de istemiyor zaten; ancak devletin nasıl çalıştığını, derin reflekslerin ne zaman ve nasıl tepkiler verdiğini elhak biliyor. Bundan sonrası gerçekten Tayyip Erdoğan ile Ak Parti yönetimine kalmış...

CHP lideri Deniz Baykal, ülkemizin en büyük medya grubu, o grubun amiral gemisinin kaptanı, hepsi ellerini uzatmış, Ak Parti'ye can kurtaran simidi atmak üzere bekliyorlar.

Fehmi Koru

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...