Salı, 30 Temmuz 2013 13:01

Yapım ve yıkım işleri

Yaşadığımız şu mübarek günler içimizdeki coşkuyu daha da arttırıyor.

Gözümüz daha güzel ve daha derin görüyor.

Gönlümüz daha merhametli, daha müsamahakâr ve daha coşkun…

Ramazan ayında gözümüz adeta gönlümüzün gözüyle bakıyor. Hâdiseleri buna göre değerlendiriyor, yorumluyor.

Böyle olunca da kuşkusuz hayat daha önemli ve daha kaliteli bir hâle geliyor.

Ramazan bize fark etmeyi talim ettiriyor…

Neleri fark etmiyoruz ki bu yapım, yıkım ve dönüşüm ayında?

Önce kendimizi…

İçimizi, yüreğimizi…

Duygularımızı, düşüncelerimizi… Nefsimizi, onun bin bir türlü kılığa girmiş hallerini ve elinde yalancı şekerlemelerle kandırmak için gelişini…

Çektiği numaraları, attığı taklaları…

Hepsini fark ediyoruz.

Temelde bu mübarek ayda iki şey yapmaya çalışıyoruz.

Biri İNŞA çalışması, diğeri ise, İMHA harekâtı… Yani yapım ve yıkım işleri.

İyiliklerimizi, gayretlerimizi, dostluğumuzu, vefamızı, muhabbetimizi, merhabamızı, empatimizi arttırıyoruz. Dolayısıyla hayata dokunuşumuzu arttırıyoruz bir nevi.

Bakışımıza canlılık katıyoruz. Tebessümümüze renk…

El sıkışmamız daha bir belirgin, merhabamız daha kapsayıcı…

Merhametimiz daha canlı, şefkatimiz dalında yeni açmış taze bir filiz gibi…

Gözyaşımız daha dokunaklı ve gönlümüz daha berrak, hissedişimiz daha duru.

İnşa, yani yapım çalışmamızı bu şekilde gerçekleştiriyoruz.

Duyduğumuz âyetleri sanki ilk kez işitmiş gibi oluyor, o ilahi kelamın bize özel indiğini tekrar ve derinden hissedebiliyoruz.

Hem de iliklerimize kadar…

Bir göz ne ifade eder? Yardıma muhtaç bir çift göz nasıl bakar?

Mazlum nasıl davranır? İzzetli olmak neymiş?

Başkalarının imkânsızlıklarında ortaklaşmak ve duygu birliği yaşamak nasıldır?

Paylaşma… Verme… Orijinal kavramıyla infak…

İşte tüm bunlar çok ciddi İNŞA çalışmasıdır. YAPIM faaliyetidir.

Kendimizi yeniden yapılandırıyoruz, inşa ediyoruz, sevgiden, iyilikten, merhametten, duyarlılıktan yana bir tuğla daha koyuyoruz bu duygu ve davranışlarla…

Gönlümüzü mamur etme gayreti… Oraya daha ince, daha damıtılmış duyguların ve manevi lezzetlerin girebileceği bir tadilat çalışması bunlar aynı zamanda…

Bir de İMHA yani YIKIM çalışması var…

Önemli mi? Evet çok önemli…

Zor mu? Hayır diyemem… Hiç de kolay değildir. Emek ister, ter ister. Israr ister.

Zira iptilalarımızdan kurtulmakla başlıyor bu imha harekâtı… Bağımlılığa dönüşen ne kadar hâlimiz varsa ve hepsinin halatları ne kadar kalın olursa olsun onları sabırla kesmeye çalışıyoruz.

Kötücül duygularımızdan kurtulma savaşı da diyebiliriz bu İMHA/YIKIM harekâtına…

Öfkemizi taşırmaktan, sesimizi yükseltmekten, suratımızı ekşitmekten vazgeçerek başlayabiliriz örneğin.

Kendimizi kırmızı halılarda yürümesi gereken kişi olarak değil, ekmeğini tuza banarak öğün yapan biriyle bağdaş kurabilecek kişi görerek başlayabiliriz.

Hayatı içinden yaşayarak, hayatın içinde yaşayarak…

Rekabetçi duygularımızı bırakarak…

Bizi ve geleceğimizi yakan hasetten uzak kalarak… Fesattan kaçarak!

Herkesi bize kötülük düşünen düşman olarak görme alışkanlıklarımızı terk ederek.

Tüm iletişimimizi muhatabımızdan yararlanmak üzerinden kurmaktan vazgeçip, ibremizi faydalı olmaktan yana çevirerek…

Cimrilikten vazgeçerek…

Herkes kötü ben iyi gibi klişe gargılarımızı yerle bir ederek…

Evet, bütün bunlar birer İMHA/ YIKIM harekâtı…

Olumsuz ne varsa kalbimizde, zihin dünyamızda, davranış evrenimizde hepsini bir bir “kırpma makinası”na göndererek yeni bir başlangıç yapabiliriz.

Evet değerli dostlar…

YAPIM ve YIKIM işlerinin diğer ifadesiyle İNŞA ve İMHA harekâtının birlikte yapıldığı bir aydan gün almaya devam ediyoruz.

İki koldan gitmeliyiz. Tek taraflı bir çalışma müspet sonuç vermeyecektir.

Son günlerde sıklıkla gördüğümüz dünya üzerinde yaşanan vahşet haberlerine, mazlum seslerine daha fazla dikkat kesilmeliyiz. Bu yaşanan korkunç durumlar dünyamızın merkezinde yer almalı… Gündemimiz olmalı… Yaşanan insanlık dramlarına uzak kaldığımızda kendimizi inşa edemeyiz. Bu unutulmamalı. Aynı şekilde başka coğrafyalarda yaşanan acılarda yüreğimizi acıtmalı. Kendi vatanımızda yaşanan kederler de aynı şekilde!

Yaşanan insanlık dramlarına gönlümüzü açmadan ve imkânlarımızı bunun için kullanmadan insanlık dâvâ edemeyeceğimiz hepimiz için âşikar olmalıdır.

Gönüllerimiz onlara ve yaşadıklarına daha duyarlı hâle gelmeli bu İNŞA/YAPIM çalışmasında…

Kendimizi gerçekleştirmemiz ancak böyle mümkün… Gönlümüzü mânâya açık hâle bu çalışmalara katkı vererek gelebiliriz ancak…

İNŞA/YAPIM ve İMHA/YIKIM harekâtında safımızı belirlemeliyiz.

Metotlarımızı da iyi seçmeliyiz.

Doğru hedefe, doğru ve zararsız yollardan ulaşmanın fırsatlarını bulduğumuz bu güzel ayı akıllıca değerlendirip sonuca ulaşmalıyız.

Yapım ve yıkım çalışmalarında başarı dileklerimle…

Uğur Canbolat

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: Uğur Canbolat

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...