Pazartesi, 06 Aralık 2021 13:32

20. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI - Milli Eğitimde Adalet Konulu Müfredat Gerekliliği Üzerine (RAPOR)

Adaleti Savunanlar Derneği Gençlik Kurulu (Genç ASDER)

 

Medeni hayatın her safhasında karar alma süreçlerinde adaletin referans noktası olması gerekmektedir lakin bireyselciliğin öncelendiği bu çağda şahsi menfaatler adaletin önüne geçmektedir. Toplumda adaletin bir hukuk ve siyaset kavramı olarak algılanması; adaleti tesis etme görevinin sadece hukukçulara, politikacılara, devlete ait olduğu algısı bir mantalite haline gelmiştir. Adalet, sadece devletin yargısal gücünü kullanırken veya yürütmenin takdir ve tayin hakkını kullanırken gündeme gelebilecek adeta “bürokratik öznenin etiği” değildir. Adalet mülkün temeli olmakla birlikte bireysel ve toplumsal hayatımızdaki tüm eylemlerin ahlaki değerini belirleyecek temeldir de. Toplumsal sorunların altta yatan görünmez nedenlerinden biri adalet bilincinin zayıf olmasıdır: Mesleki yaşamda sahtekarlık, kayırma, diğerkam olamama, sömürme, stokçuluk gibi yaklaşımlarla yozlaşmaların artması;  toplumda hukuksal iş yükünün artması; çocuklar arasında kayırma, miras adaletsizliği, ebeveynlerin diğerinin sorumluluklarını küçümsemesi gibi aile içi sorunlar; adaletin olmadığı yerde güvenin azalmasından dolayı insanların sadece kendine fikren yakın olanlara güvenmesiyle toplum içi gruplaşmaların, kamplaşmaların artması gibi sorunlar toplumda adalet anlayışının yeterince güçlendirilememesinin sonuçlarıdır.

Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi'nin (SEKAM) 2016’da yayınladığı Türkiye Gençlik Raporunda “uğrunda mücadele etmeye değer en önemli şeyin ne olduğu” sorusuna cevap olarak sunulan 8 şıktan “Özgürlük/Barış/Eşitlik” şıkkının %39,9 oranında birincil olarak, “Adalet/Hak/Hakikat” şıkkı %31,3 oranında ikincil olarak seçilmiştir. Adaletin olmadığı yerde barışın olmayacağı düşüncesinden hareketle bu istatistik gençliğin zihninde adalet kavramının doğru bir karşılık bulamadığını göstermektedir. Ayrıca cevaplarda özgürlüğün öncelenmesi, bireyselciliğin gençlikte daha güçlü bir anlayış olduğuna işaret etmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yayınlandığı verilerde 2011 ve 2019 yılları arasındaki boşanmaların %35-%40’ı evliliğin ilk 5 yılı içerisinde gerçekleşmesi ve 2016’da boşanma nedenlerinin %50’den fazlası ‘sorumsuz ve ilgisiz davranma’ olması gençliğimizde güçlü aile kuramama sorunu yaşadığını ortaya çıkarmaktadır. Bu olumsuz durumun giderilmesine katkı sağlamak için örgün eğitimde gençliğe aile içi ilişkilerde adalet anlayışı kazandırılmalıdır.

İnsanın fıtratında olan adalet duygusunun güçlenmesinde ve zayıflamasında aile, çevre ve okul rol oynamaktadır. Kişinin topluma karşı olan sorumluluğunu hakkıyla yerine getirebilmesi için ailesinden aldığı terbiye, eğitiminde kendisine sunulan müfredat ve sosyal yaşamında edindiği tecrübeler göz önünde bulundurulduğunda, insanın olgunlaşma sürecinde gençlik dönemi kritik bir aşama anlamı taşımaktadır. Bu kritik aşamada kimlik bunalımına düşen bir nesil yerine, adalet vizyonuyla yetişen bir gençlik hem milletimizin hem de devletimizin daha iyi bir yarın için umudu olacaktır. 

Yükseköğretimde her bölümün en az bir dersinde etik konusu ele alınarak öğrencilere kariyer başlangıcı öncesinde etik çalışan bilinci verilmeye çalışılmaktadır. Bu dersin içeriğinde çeşitli vakalar ele alınarak  etik davranışın nasıl olması gerektiği tartışmaya açılmakta; çeşitli ahlak teorileri anlatılmakta; hukuki, ahlaki ve etik davranışların aynı olmadığı ve mesleki etik yükümlülükleri öğrencilere aktarılmaktadır. Ayrıca, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi gelişen teknolojilerin yaygınlaşmasında etik üzerine dünya genelinde hem akademik hem de kamusal çalışmalarda geniş tartışmalar açılmaktadır. Yeni teknolojilerin uygulanmasında artık daha fazla iş etiği tartışmalarının çıkmasında çeşitli sebepler düşünülebilir. Dünyanın modernleşmesini sağlayan bugüne kadar kullanılmış teknolojilerin etik çerçevesinde yeterince kritik edilmemesinden dolayı istenmeyen sonuçların tecrübesi yeni teknolojileri daha fazla tartışmaya açmaktadır. Öte yandan bugüne kadar geliştirilen tekonolojiler insan iradesinin özgürlüğünü temel almadan veya kısıtlayacak şekilde tasarlanmasının bir getirisi olarak artık yeni teknolojiler uygulama safhasına geçerken kullanıcı onayı beyanını gerektirmektedir. Küreselleşmenin meşrutiyet şartlarından biri olarak da etik çerçevelere uygunluk akla getirilebilir. Bu yüzden uluslararası iş uygulamaları ve kariyer yolları ancak ve ancak belli bir iş etiği çerçevesine uyduğu sürece mümkün ve makbul olabilmektedir. Kısacası, fayda ve menfaat meşrutiyetinin edinilebilmesi için artık her yeni teknolojinin etik çerçevesinin de tasarlanması gerekmektedir.

Devasa adalet saraylarının yapılması, hukuk sisteminin iyi işlemesi için bir yatırım olarak görülebilir lakin öte yandan bu durum toplumda adalet bilincinin gelişmişlik seviyesi için de bir göstergedir. Bireyler kendi aralarında hak teslimi bilincini ailede ve okulda aldığı eğitimle kazanabilirse, hak teslimi için hukuk sisteminin işlediği sarayların yolun tutmak yerine ferdi boyutta kendiliğinden işleyen bir hukuk sistemi inşa olunur.

Öğrencilerin muhakeme yeteneğini ve adalet bilincini güçlendirmeyi hedefleyen bir adalet müfredatının örgün eğitimde din kültürü & ahlak bilgisi ve felsefe dersleriyle verilebilir. Bu müfredatta adalet ile ilişkili kavramları, tarihimizde ve İslam’da tatbiki, farklı adalet yaklaşımları ve özellikle günlük hayatta adil bir birey olma sorumluluğu ve örnekleri yer verilebilir.

Yükseköğretimde etik derslerinde olduğu gibi psikoloji eğitiminde bir vaka farklı psikoloji yaklaşımlarıyla değerlendirilerek karşılaştırmalı anlatım yapılmaktadır. Psikoloji alanında uygulanan pedagojik yöntemlerin adalet konulu derslerde de uygulanması pratik olabilir. Örnek olarak, sınıftaki öğrenciler gruplara ayrılarak tek bir vakayı farklı adalet görüşlerine göre değerlendirmeye tabi tutarlar. Her grup kendi görüşüne göre bu vakayı açıklamaya çalışır. Bu şekilde soyut tanımlamaları yapılan adalet yaklaşımlarının birbirinden farklılığı somut bir şekilde öğrenciler tarafından kavranabilir.

Niçin Etik Değil de Adalet?

Hukukun söz sahibi olmadığı noktalarda evrensel ahlaki normları da korumak amacıyla etik kavramı ile adalet ihtiyacı karşılanmaya çalışılmaktadır. Etik kavramı ahlaki kaygılarla ve dolayısıyla adalet arayışıyla ortaya çıkmıştır. Mesleki alanların her birine etik literatürünün girmesi bizatihi adaletin noksanlığına işaret etmektedir. 

 

Ahlak anlayışının milletler arası farklılaşması, hukukun ülkeler arası farklılaşması ve adaletin düşünce sistemleri arası farklılaşmasından mütevellit küreselleşen dünyada evrensel olarak kabul edilebilir normlara ihtiyaç duyulmuş ve etik doğmuştur. Etik kavramının kökeni, Yunanca’da ‘halkın geleneksel alışkanlıkları’ anlamını taşıyan etos kelimesidir. Etik, hedef kitleye ve içinde bulunulan topluluğun anlayışına uygun olanı yapmaktır. Dolayısıyla etik davranışlarda meşrutiyet esaslı bir kaygı vardır. Akademik etik, tıp etiği, mühendislik etiği, siyasi etik gibi iş alanlarında oturtulmaya çalışılan etik değerler, çalışanların sisteme uygunluk taşıyan, o işin topluluğu tarafından karşı gelinemeyecek anlayışla fiillerini düzenlemeyi amaçlar. Lakin her alanda gitgide geniş gündem alan etik kaygının güdülmesi, etiğin yerini almaya/doldurmaya çalıştığı şeylere nispeten yetersizliğine işarettir. Bunlar ahlak ve adalettir. Ahlak ve adalet yoksunluğunun sonucu olarak etik anlayış ihtiyacı doğmuştur. Ahlak kavramının kökeni ise Arapça’daki ‘huylar ve yaratılış’ anlamını taşıyan hulk kelimesidir. İnsanın yaratılış fıtratını esas alan ahlak, hayatı bütüncül olarak kapsar. Ahlaki değerlerden biri olan adalet, hakka riayet ederek davranmayı salık verir. Etik ve adalet kavramlarının birbirinden apayrı olduğundan dolayı, yükseköğretimde verilen etik derslerin iş hayatında bile adaletin tesisine kayda değer bir etkisi olamayacaktır. İşte, okulda, ailede, alışverişte ve medeni ilişkilerin her formunda ‘kendiliğinden işleyen bir hukuk sisteminin’ olabileceğine ve bu vizyon doğrultusunda ‘adil genç’ profili için adalet konulu derslerin milli eğitim müfredatında yer almasının etkili bir adım olacağına inanmaktayız.

Genç ASDER

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « Genç ASDER Hanımlar Birimi Manifestosu

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...