Pazartesi, 16 Kasım 2009 02:55

Demokratik Açılım Bugün mü Doğdu?

Demokratik Açılım Bugün mü Doğdu?

 

            Aslınsa Türkiye de tek partili dönemden çok partili döneme geçiş tarihi olan 1946 yılından beri demokratik hak ve özgürlük ihlalleri hep yapılmakta. Geçmişimize bakacak olursak sürekli kişi hak ve özgürlüklerinin ihlalleri söz konusu olmuş. Bazen solcular, bazen sağcılar denilen kesim hep hırpalanmış. Bazen dinciler denmiş bazen gericiler denmiş ve hep ihlallere mazeretler gösterilmiş. Hal bu ki dönüp arkamıza baktığımızda geçmişte söylenen hiçbir korkunun aslında gerçeği yansıtmadığı net olarak ortaya çıkmış.

Her ne ise gelelim konumuza; Demokratik açılıma… Aslında Demokratik açılım diye nitelenen hususlar bugün bu başlığa en çok karşı çıkan iki partiden biri olan CHP nin genel başkanı Sn. Deniz Baykal’ ın talimatı ile 1990 yılında SHP’ nin MYK da gündeme alınmıştı. O günlerde “Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri” başlıklı bir rapor hazırlatılmış ve bugün gündeme alınan konular hemen hemen aynı başlıklar altında o gün rapora girmişti. Raporda özetle şöyle deniliyordu;

“Türkiye’ nin her yöresinde, her türlü düşüncenin özgürce açıklanabilmesi için gerekli tüm önlemler alınacaktır. Kürt kökenli yurttaşlarımızın da düşüncelerini özgürce açıklayabilecekleri ortam ve koşullar oluşturulacaktır. İnsanlar özgürce etnik, dolayısıyla (Kürt Kimliklerini) açıklayabilmelidir. Kürt kökenli yurttaşlarımızın çocuklarına istedikleri adları koyabilmesini, yerleşim yerlerinin geçmişteki adları ile anılmasını ve kimlikte bütünlük gösteren öğelerin ortaya çıkmasını önleyen, yasaklanmasına neden olan tüm engeller ortadan kaldırılacaktır. Kürt dilinin öğretilmesinin gerekliliği vurgulanarak, öğretim kurumları kurulmalı ve Kürt dili özgürleştirilmelidir. Kürtçe televizyon ve radyo yayınlarının serbest bırakılmasının, Kürt ve Kürdoloji enstitüsünün kurulmasının desteklenmesinin gerekliliği de vurgulanmıştır. Bunun içinde yasal ve zorunlu engeller ortadan kaldırılacaktır.”

Görüldüğü gibi bugün Ak Parti Hükümetinin Demokratik açılım adı altında desteklediği hususlar aslında bugünün eseri olmayıp yılların birikiminin bir gereği olarak doğmuştur. Gerek ve lüzumlu bir şarttır. Ancak adının Demokratik Kürt açılımı olması eksiktir, belki de yanlıştır. Türkiye de var olan bir demokrasi ihlalleri topluluğunun adı olması en doğru adımdır. Siz bunu sadece Kürt, başörtüsü, fikir özgürlüğü gibi sadece bir kesime yönelik bir demokratik açılım olarak yönlendirirseniz süreci iyi yönetemezsiniz. Nitekim DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’te meclisteki konuşmasında”…Bu Türk-Kürt sorunu değildir. Türkiye de ki mevcut demokratikleşmenin sorunudur…” diyerek kendi bakış açılarını da bence güzel bir şekilde ifade etmiştir.

Bunu Türkiye demokrasisi adına bir paket olarak ve bir kesimi hedef almadan yapmalısınız. İnanıyorum ki sayın başbakan dâhil tüm kurmayları bu bakış açılarını da dikkate alacaklardır.

Peki, madem yeni bir konu değildi öyle ise neden bu sadece Ak Parti ile DTP arasında sığ bir kapsamda yürütülmek zorunda bırakıldı. Aslında bu da çok basit sadece OY KAYGISI. Evet, maalesef sadece oy kaygısı. Bu kaygıyı duymayan tek partide Ak Partidir. Çünkü bu süreç mevcut iktidara oy kaybetme riski taşıtmaktadır. Sayın başbakan ve Kurmayları bunu bilerek bu işe girdiler. Ama diğer partilerde bu işin başarılı olması durumunda oy kaybını göze alamadıklarından köstek olmak için ellerinden geleni yapmaktalar.

Terörün artık silahla bitmeyeceği aşikârdır. 1984 Eruh baskınından bugüne bu net ortadadır. Yeni yüreklerin yanmasına hiç gerek yoktur. Sn. Başbakan bu projeyi bir Türkiye Projesi olarak uygulamak istedi ama maalesef buna yanaşmadılar. Karşı çıkanlar tarih önünde bir kez daha mahkûm olacaklardır. Irak’ ın işgali ebedi olmayacağına göre ve Kuzey Irak yönetimi de Türkiye’nin şemsiyesine muhtaç olduğuna göre PKK kalıcı olamazdı. Sn. Hasan Celal Güzel bir konferansta bir fıkra anlatmıştı. “Neferin bir Napolyon’a sorar; Ricat ediyoruz değil mi efendim. Napolyon askere döner asla Paris’e doğru ilerliyoruz.” Şimdi PKK da mevcut köylerine ve gerçek vatanına doğru ricat ederken gövde gösterileri ile ilerliyoruz diyor. Varın gerisini siz yorumlayın…

 

                                                                                                          Hamza EROĞLU

                                                                                                          15.11.2009

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...